Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
32 yılda ‘bir arpa boyu’...
Türkiye, 12 Eylül 1980’den beri:
“Az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş bir de bakmış ki, bir arpa boyu yol gitmiş!.. O bir arpa yol da geriye doğru imiş!”
Çok şaşırtıcı değil; çünkü Türkiye bugünlere, 1961 Anayasası’nın kabulünden sonra, askeri darbeler ve sağ iktidarların işbirliği ile getirildi!
***
Ankara’da patlayan bombalar, Erdoğan’ın yaptığı terör yasası açıklamaları ve bunların hemen arkasından bildiri imzalayan akademisyenlerin tutuklanmaları, bana, 32 yıl önce, Aziz Nesin ile birlikte hazırlayıp Evren’e verdiğimiz “Aydınlar Dilekçesi” olayını anımsattı.
Aşağıya o dilekçeden bazı paragraflar aldım.
O günlerde askeri savcıya ifade verirken söylediğim gibi, bugün de, imzamın arkasında duruyorum.
***
“Demokrasi, kurumları ve ilkeleriyle yaşar. Bir ülkede demokrasinin temel harcını oluşturan kurum, kavram ve ilkeler yıkılırsa bunun zararlarını gidermek güçleşir.
Demokrasiyi kendi öz değer ve kurumlarına yabancılaştırmak, biçimsel olarak koruyup içeriğini boşaltmak, onu yıkmak kadar tehlikelidir.”
***
“Halkımız, çağdaş toplumlarda geçerli insan haklarının tümüne layıktır ve bunlara eksiksiz olarak sahip olmalıdır.
Ülkemizin, insan haklarının güvenceleri yurtdışında tartışılır bir ülke durumuna düşürülmüş olmasını onur kırıcı buluyoruz.”
***
“İnsanların son sığınağı olan adalet, insanca yaşamın da başlıca dayanağıdır.
Bunun gerçekleşmesinin çağdaş hukuk devletinde geçerli yolları, adalet arayışının hiçbir şekilde engellenmemesini ve adalete ulaşmada olağanüstü yargı yollarına ve olağandışı yöntemlere başvurulmamasını gerektirmektedir.
Olağanüstü yönetim biçimlerinin olağan sayılan dönemlerde süreklilik kazanmasının çağdaş demokrasi anlayışıyla bağdaşmayacağı görüşündeyiz.”
***
“Türkiye’nin yaşadığı yoğun terör eylemlerinden demokratik sistemin kendisi sorumlu tutulamaz.
Her örgütlü toplumun şiddet eylemleriyle mücadele etmesi kaçınılmaz görevidir.
Ancak, devlet olmanın temel niteliği, terörle mücadelede hukuk ilkelerine bağlı kalmaktır.
Terörün varlığı, hiçbir zaman, devletin de aynı yöntemlere başvurmasının gerekçesi olamaz.”
***
“Dilekçe”den alıntılarım bugünlük bu kadar.
Bu çerçevede, devletin lehine kaydedilecek olumlu bir tarihsel gelişmeyi vurgulamadan da geçmeyelim:
O günden bugüne Türkiye Cumhuriyeti, dış baskılarla da olsa, idam cezasını kaldırmıştır!
Ama bu uygar gelişmenin anlam taşıyabilmesi için, unutmayalım: Eli kanlı teröristlerin varlığı, “hiçbir zaman, devletin de aynı yöntemlere başvurmasının gerekçesi olamaz!”
Ayrıca bir kez daha vurgulayalım ki, terörle mücadele, demokrasiden diktatörlüğe geçiş için bahane olarak da kullanılamaz.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!