90 Yıl Önce Atatürk, Recep Bey’e İktidar Yolunu Açtı

29 Ekim 2013 Salı
Düne denk gelen, ama dünden 89
yıl 364 gün uzaklıkta, 28 Ekim 1923
tarihinde Atatürk, arkadaşları Kemalettin
Sami Paşa, Kazım Özalp Paşa, Fethi
Okyar Bey, Fuat Bulca ve Ruşen
Eşref Bey’i köşkte akşam yemeğine
davet edecek ve onlara “Beyler! Yarın
Cumhuriyeti ilan edeceğiz…” diyecekti.
Böylece Recep Tayip Erdoğan’a da
başbakanlık yolu açılmış oldu! Sadece
ona mı? Abdullah Gül’e, Ahmet
Davutoğlu’na, AKP’nin kurucularına,
özetle 11 yıldır bu ülkeyi yönetenlere..
Arada sırada bunu düşünseler iyi olur...
Özellikle de Başbakan ve Davutoğlu
ikilisi...
Bugün Cumhuriyet tehlikede mi?
Başbakan geçen günkü konuşmasında,
2007 seçimlerinden hemen önce
gazetemizin kullandığı “Tehlikenin
farkında mısınız?” sloganını anımsattı... Ne
unutulmaz ve ne yakın geleceği öngören
bir sloganmış!
Cumhuriyet, büyük yara aldı
Recep Tayyip Erdoğan döneminde.
Cumhuriyet bir Erdoğan Cumhuriyeti’ne
dönüşmekte... Erdoğan Padişahlığı
yaşıyoruz. Her şeyin RTE’nin iki
dudağının arasına girdiği bir Cumhuriyet.
Taksim Parkı’nın bile geleceğini tek
başına belirlemek isteyen bir insan...
ODTÜ Ormanı’nı vurup yıkma hakkını
tek başında kendisinde gören,
hukuksuzluklara direnenleri de eşkıya
olarak nitelendirmeye kalkışan bir lider...
***
Cumhuriyet, tabii ki tehlikededir...
Cumhuriyet’in temsil ettiği ulusun
birliği hiç bu kadar parçalanmamış ve
millet hiç bu kadar birbirini yok etmeye
hazır kuvvetler olarak siperlerinde
mevzilenmemişti!
Kendisine oy vermeyenleri düşman
olarak gören bir iktidar yarattılar...
Cumhuriyet ve yarım yamalak
demokrasi için en büyük tehlike şudur:
Seçim sandığından çıkanın, kendisini
kral olarak görmesi ve artık ülkede
her şeyi tek başına ve kendi çıkarına
yapabileceğine ilişkin yeni bir hukuk
anlayışını ülkeye yerleştirmesi..
Bana diktatör diyorlar, evet
diktatörsem işte seçimler geliyor,
sandıkta diktatörü yıkın diyen bir
anlayışla karşı karşıya bulunuyoruz.
Unutuyor: Sandıktan büyük yasalar
var, bir hukuk düzeni var(dı)!
Evet bütün yasalar sandıktan büyük
ve önemlidir.
Sandık, var olan hukuk düzeninin bir
sonucudur, uzantısıdır, ürünüdür!
Sandık, hukuku yaratmamıştır, hukuk
sandığı oluşturmuş ve halkın önüne
koymuştur...
Eğer sandığın da dahil olduğu,
anayasanın emirlerini, basın özgürlüğünü,
güçler ayrılığını, ülkenin, milletin birliğini
hiçe sayar ve kaldırıp çöpe atarsanız…
…Milletin iktidara anayasal itiraz hakkını
çiğner, yok sayarsanız...
…O zaman ortalıkta sandık da
kalmamış olur..
Tepede gayri meşru bir iktidar oturuyor
olur.
Erdoğan bunu bir düşünsün...
Meşruluğun tek yolu ve seçeneği var,
anayasallık...
***
Bu iktidar, Cumhuriyeti de,
demokrasinin yarım tuğlalarını da havaya
uçurmakla uğraşıyor.
Dışişleri Bakanı diyor ki, biz yeni
Osmanlıyız, evet, ulusal devletle
hesaplaşmanın zamanı geldi...
Bu iktidar, Cumhuriyetin temel
direklerinden olan medeni hukuk ve
bilimsel-özgür eğitimi baltalıyor ve
yerlerine din aklını ve hukukunu yürürlüğe
sokacak bir dinci nesil yetiştirmeye
yöneliyor… Kadını toplumdan dışlamayı
ve öncelikle anne olarak evde yaşamasını
vaaz eden politikaları öneriyor.
Üyeleri arasında müthiş gelir uçurumları
olan, beşte biri yoksulluk sınırında
yaşayan, işi gücü, aşı olmayan milyonların
yaşadığı, fırsat eşitliğinin asla olmadığı bir
ülke, Cumhuriyet olamaz...
Cumhuriyeti ve demokrasiyi yeniden
inşa etmek gibi büyük bir görev var bu
milletin önünde...
***
Atatürk, Cumhuriyet ilan ederek
Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı ve bütün
diğer bakanlıkların yolunu açtı AKP
hükümetine, 90 yıl önce bugün...
Ama onlar en büyük saldırıyı, Atatürk’e
ve kurduğu Cumhuriyete karşı yapıyorlar..
Bunu da gerçekleştirebileceklerini
sanıyorlar...
Yanılıyorlar…
Bugün tüm meydanlarda, iktidara karşı
itirazlarımızı dile getirmenin zamanıdır.
Yaşasın Cumhuriyet!


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları