Hikmet Çetinkaya

CHP’nin sorunu...

16 Ocak 2016 Cumartesi

CHP’nin 35. kurultayından nasıl bir sonuç çıkacak? Mustafa Kemal’in kurduğu parti, kendini yenileyip çağın koşullarına uygun bir yapılanmanın adımını atacak mı?
Yazımı İstanbul’dan Ankara’ya doğru yol alırken yazıyorum...
Kurultay hareketli geçecek, Kemal Kılıçdaroğlu eleştirilecek, CHP’nin 7 Haziran’ın ardından 1 Kasım seçimlerinde niçin yüzde 25 oy aldığı konuşulacak.
CHP’nin yenileşmesine karşı çıkanlar, partinin giderek sağa kaydığını öne sürüyorlar.
Bunda doğruluk payı var...
CHP’nin üst yönetimi, Türkiye’nin bugün içinde yaşadığı çalkantıyı kimi zaman görmüyor ya da görmezden geliyor...
Bir başka önemli sorun, CHP’nin sosyal demokrasinin ne olduğunu pek kavramış gibi olması.
CHP’nin yüzde 25 oy oranını yüzde 30’a çıkarması bu koşullarda çok zor...
Aynı durum AB ülkelerindeki sosyal demokrat partiler için de geçerli.
2013 Almanya federal seçimlerinde Katolik çoğunluğun yaşadığı eyaletlerde CDU ve CSU’nun oy oranlarını artırması gerçeğini unutmamak gerekir.
Deniz Kavukçuoğlu, bu konuyu zaman zaman yazıyor. Saptamaları doğru. Hıristiyan Demokrat Parti (CDU) ve Hıristiyan Sosyal Birliği (CSU), Baden Württemberg ve Bavyera’da SPD’ye fark attı.
Bu örnekleri Fransa, Belçika, Avusturya, Hollanda gibi ülkelerde değişik bir biçimde görebiliriz...
Sosyal demokrat partilerin yapısındaki laik, demokrat, eşitlikçi, çoğulcu, emekten yana dönüşümcü bir dünya görüşü AB ülkelerinde bile geçerli değil...

***

Liberalizme karşı en büyük direniş hareketleri bugün AB ülkelerinde olurken, muhafazakâr ve milliyetçi partiler bundan pay alıyor, oy oranlarını yükseltiyor.
Türkiye’ye baktığımızda liberalizm “liboşizme” dönüşmüştür. Bir dönem AKP’ye sarılan, destekleyen çevreler, “iktidar- cemaat” kapışmasından sonra birbirlerine düşmüştür.
Burada en büyük zararı CHP gördü, Türk ve Kürt milliyetçiliği sarmalındaki Türkiye’de sosyal demokratlar, sosyal demokrasiyi özümlemedikleri için hem kırsal kesimde hem de büyük kentlerde oy yitirdi...
CHP’nin bu hale gelmesinde salt Kemal Kılıçdaoğlu’nu eleştirenler, 21. yüzyılın antikapitalist ve antiemperyalist sosyalist gelenekteki, Marx ve Engels’in Komünist Manifesto’da başlattıkları proleter enternasyonalizmi; evrensel, hümanist, özgürleştirici, çevreci, feminist, demokratik sosyal hareketleri neden göremediler?
Asıl sorun burada...
Bülent Ecevit bu gerçeği 70’li yıllarda gördü... Ecevit, “Toprak işleyenin su kullananın”, “Ne ezen ne ezilen insanca, hakça bir düzen” diyerek 1973 ve 1977 seçimlerinde sandıktan birinci parti olarak çıktı...
CHP, solcuları, sosyalistleri görmezden geliyor, aldıkları oy oranına bakarak.
Oysa yanılıyor...
Ne Gezi’yi görebildi ne de Haziran Hareketi’ni...
CHP’nin ırkçılığa karşı yaptığı bir şey de yok!

***

Her şeye karşın 12 milyon seçmenin oyunu alan bir partidir CHP...
Türkiye’nin CHP’ye gereksinimi var!
AKP niçin 14 yıldır tek başına iktidarda?
Muhafazakârlık, siyasal İslam, Deniz’in değindiği gibi “kendini yeniden-yeniden” ürettiği için.
Türkiye’de solun ve sosyalistlerin işi çok zor...
Kimileri sosyal demokratların, solcuların, sosyalistlerin HDP çatısı altında toplanmalarını istiyor.
Akla ziyan!..
CHP içine düştüğü kısırdöngüyü kırmak, bu olumsuz süreci değiştirmek için önce örgütlenme yapısını masaya yatırmalıdır.
Babadan kalma CHP’lilik başka, yeni CHP yaratmak başka.
Antikapitalist, antiemperyalist sosyalist gelenekten yola çıkmak gerek...
Kısırdöngü ancak böyle kırılır!
Kurultayın ilk gününde soruyorum:
Marx ve Engels’in Komünist Manifestosu’nu CHP kurultayında oy kullancak olan kaç delege okumuştur?
Gerçekten merak ediyorum!..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları