Asarım, keserim, biçerim!
As, kes, biç...
Ne yaparsan yap hükümdarım!
Konuşuyorsun, yazıyorsun, çiziyorsun!
Zalimsin sen zalim!
Sevgisiz...
Kibirli...
Sahnede iyi oynuyor, kıvırtıyorsun...
Oyuncusun oyuncu!
Bataklığın içindesin...
Battıkça batıyorsun!
Bu nefret, intikam niye?
Hayat...
Aşk...
Sevgi...
Acı..
Hüzün...
Ve ölüm...
Bunlar senin için nedir hiç düşündün mü?
Konuşma, yazma, sus artık!
Konuştukça dibe vuruyorsun, battıkça batıyorsun, karanlığın içinde yaşarken, aydınlık yalanını utanmadan, sıkılmadan söylüyorsun!
40 yıldır tanırım seni, yılan!
Tam 40 yıldır...
Çok canlar yaktın, hayatları körelttin, kimi zaman devrimcilik oynamaya kalktın, kimi zaman bölücülük; gün geldi Atatürkçülük oynadın. Bukalemun gibisin. Arşiv ortada...
Genç insanları sömürdün!
İstihbaratçılarla koyun koyuna yattın, Bekaa Vadisi’nde bölücüleri teftiş ettin, hain!
Eli kanlı ülkücülerle ortaklık kuran sen değil miydin?
Vakıf binalarına el koyan!

***

İşbirlikçilerini de tanırım ben senin...
O Sülün Osman’ları, büyük muhafazakâr holdinglere danışmanlık yapıp dolarları cebine indirenleri, çalıp çırpanları...
Patates tarlalarını “altın madeni yatağı” deyip satarak en yakınlarını dolandıranları...
İş takibi yapanları...
Rüşvet alanları...
Ahlaksızları!
Atatürkçülüğü paraya çeviren sahtekârları, delege cambazlarını.
Konuştukça dibe vurduğunu, yalanlarına artık kimsenin inanmadığını.
Aydınlıktan kara şeytan seni!
Cumhuriyet’i ele geçirmek istedin, geçiremedin değil mi?
Debelen şimdi, iftira at!
Şaşkın ördek nasıl dalar suya bilir misin?
Bilirsin bilir!
Aynen öyle dalıyorsun...
Kimse inanmıyor bu palavralarına, kimse...
İnadına yaşayacak bu Cumhuriyet, inadına...
Çünkü patronu yok!
Okurları var, çalışanları var!
Vicdansızsın!
Şaşkınsın!
İlhan Selçuk’un kemiklerini sızlatıyorsun...
Cumhuriyet Vakfı gazetenin çalışanlarından kurulu...
Orhan Erinç 50 yıldır bu gazetede...
Akın Atalay 22 yıldır...
Cüneyt Arcayürek, İbrahim Yıldız, Mustafa Balbay, Hakan Kara, Musa Kart, Nail İnal, Önder Çelik, Güray Öz, Mustafa Kemal Güngör ve ben...
Cumhuriyet Vakfı Danışma Kurulu Başkanı ise yılların deneyimli yazarı Dr. Erdal Atabek.
Ben 48 yıldır Cumhuriyet’teyim...
En kıdemsizi Güray Öz, 17 yıldır Cumhuriyet’te...
Diğer arkadaşlarımız 22 ile 40 yıl arası...
Çoğunluğu İlhan Selçuk döneminde de Vakıf Yönetim Kurulu’nda görev yapıyorlardı...

***

Demek ki sizin demokrasiye inancınız yok!
Tepeden inmecisiniz!
Darbeci!
Vakıf yönetimi seçimle olur, seçimle...
Atamayla değil!
Herkes birbirini tanır!
Öyle cemaatçi, ikinci cumhuriyetçi yaftalamalarını bırakın...
Adama anımsatırlar:
“Ey arkadaş, senin bir zamanlar Bekaa Vadisi’nde işin neydi? Sen oraya kimin adına gittin, anlat bakalım?”
Bak kendi dümenine...
Keyfine!
Çatlasan da patlasan da bu Cumhuriyet yaşayacak!
Sen de yaşa!
Sözcü, Hürriyet, Sol, BirGün, Evrensel, Yurt, Karşı, Aydınlık ve tüm gazeteler de yaşasın...
Gazeteciler hangi ideolojiden olursa olsun işsiz kalmasın!

***

Gaddar olma!
Kara çalma!
Aydınlık numaraları yapma!
Adam ol adam...
Sevgi sözcüğünün ne anlama geldiğini, barışı, kardeşliği bil; diyeceğim, yüreğin manda gönünden!
Sana göre adamlarla, ihale takipçileriyle, cambazlarla yürüyüşünü sürdür...
Bırak Cumhuriyet’le uğraşmayı...
Dedim ya arkasında ne bir holding ne de patron var...
Okurları var, sonra çalışanları...
Kendi kendini yönetiyor...
Borcu yok, harcı yok!
Kimseye boyun eğmiyor, dik duruyor...
Yazarına, çizerine sansür, baskı uygulamıyor.
Türkiye’nin en özgür gazetelerinden biri...
Kıskanma!
Yolunda yürü, yine de bizden sana zarar gelmez.
Çünkü ne olduğunu biliyoruz...
Unutmayın; Cumhuriyet Atatürkçülerin, yurtseverlerin, solcuların, sosyalistlerin, komünistlerin, demokratların, emekçilerin, emperyal güçlere karşı olan, savaş değil barış isteyen, ülkesini seven herkesin gazetesidir!..