Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Adil yargı

02 Ocak 2016 Cumartesi

Yargıtay üyesi Yargıç Fethi Alpergin’i, hukuk fakültesi öğrencisiyken okulu bitirince avukat olmayı düşündüğüm yıllarda tanımıştım. Bilgisiyle, yargıçlığının yanında bilgeliğiyle, dürüstlüğüyle çevresinde hak edilmiş bir saygı uyandırmıştı. Söylediklerini can kulağıyla dinlerdim.
Hiç unutmuyorum bir gün yargıcın önemini anlatırken şunları söylemişti:
- Davanın yürütülmesinde birinci derecede önemi olan kişi yargıçtır. Eğer yargıç işinin ehliyse, avukat gerekli usuli muameleleri yerine getirsin yeter; gerisini yargıç götürür. Yok yargıç ehil değilse, avukat ne kadar iyi olursa olsun, derdini bir türlü anlatamaz.
Kimi yargıçların kalitesi yüzünden rahmetli Fethi Alpergin’i son zamanlarda, sık sık anar oldum. TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’nun belirttiğine göre, Türkiye’de şu anda 84 hukuk fakültesi var. Ama hukuk eğitiminin kalitesi yerlerde sürünüyor. Buralardan devşirilen ürünlerin hali de malum.
Çok yargıç tanıdım, bilgisine, çalışkanlığına zekâsına hayran olduklarımın sayısı az değildir.
Bendeki yargıç saygısını, örneklerine hâlâ rastlanan bu müstesna insanlar bu akil ve adil yargıçlar oluşturdular.
Ama son zamanlarda yaşadıklarım, okuduklarım ve tanık olduklarımdan sonra bendeki bu yargıç saygısı yerini korkuya bıraktı.

***

Evet artık yargıçtan ve yargıdan korkuyorum. Bu korkunun nedeni bir ölçüde, yargının kalitesinden doğuyor. Yargının kalitesi yaşamın kalitesiyle doğrudan ilgili.
Gelişmişliğin ölçütlerinden biri de yargının, dolayısıyla yargıcın kalitesi. O da sürekli düşmekte. Nedenlerini herkes biliyor, kimse aksaklığı gidermeye teşebbüs etmiyor, edemiyor. Pek de haksız değiller, kuvvetler ayrılığı ilkesini işletip, yargının bağımsızlığını sağlamadıkça, yargıcın kalitesini nasıl yükselteceksin ki? Bağımsız olmayan yargı nasıl adil olacak ki?
Son zamanlarda, kimi şaşırtıcı adil yargı kararlarından sonra “canım yargı yine de direniyor. Tümüyle umudu kesmenin anlamı yok. Yeter ki insan helal süt emmiş bir yargıca düşsün!” türü yorumlara illet oluyorum. E
ğer yargının adaleti düştüğün hâkimin helal süt emmiş olmasına kalmış ise, çek o yargının ipini gitsin!
Yalnızca yargının gerçekten bağımsız, tarafsız, adil olması yetmez. Yargı ancak güvenceleri hâkimin kişisel niteliklerinden bağımsız olarak, nesnel ölçütlere bağlı olduğu takdirde gerçekten adildir.
Örneğin, Çarşı Grubu’nun Gezi davasından, savcının talebine uyan mahkemenin kararı ile beraat etmesi sevindirici olmakla birlikte, yargı konusundaki endişeleri giderici nitelikte değildir. Münferit olay gibi, münferit adil karar da anlam taşımaz.
Şimdi kimi yargı kararlarının garabetine mukabil, kimi yargı kararlarının adaletine bakarak teselli bulamayız. Çünkü “yargının yüzde şu kadarı adaletsiz, ama yüzde bu kadarı da adil!” gibi bir mantık olamaz.

***

Bir diyarda adil yargıdan söz edebilmek için, o yargının gerçekten adil olması tek başına yetmez. Aynı zamanda yargının adilliği konusunda kamuoyunda yaygın bir inancın da olması gerekir.
- Yargının adilliğinin varlığı zorunlu koşuldur. Ona olan inanç olmadan da yeterli koşul yerine gelmiş olmayacaktır.
Bir ülkede eğer vatandaş tam güven içinde “bu ülkede hâkimler var!” diyemiyorsa, o yargının çekiver ipini gitsin!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları