Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ülke Nasıl Temizlenecek?

27 Şubat 2014 Perşembe

Acaba nasıl ağır hatalar, yanlışlar yaptık ki ülkenin başına bunlar geldi; biz de utançtan yerin dibine girmek ve kaybolmak duygusuyla yerin üstünde kıpkırmızı yüzle dolaşmak arasında kaldık? Önceki akşam kızım geç vakit Kadıköy’deki gösterilere gidiyordu, genellikle giderim, destek veririm, gözlem yaparım ama üzerime çöken dağın altındaydım veya bedenim bir bataklığa ağır ağır gömülüyordu sanki.
İki gün evde görevliye kapıyı bile açmak ve bir şeylerle yüzleşmek gelmedi içimden. Sonunda sokağa çıkabildim. Kendimi başım önümde dolaşırken yakalıyorum, sonra silkinerek dikleşiyorum, diyorum ki bu senin utancın değil.
Biliyorum, bireysel kaçış yoludur bu. Vicdanım ise tam tersini söylüyor, dahası bu suç, bu utanç senin diye haykırıyor. Soruyorum kendime: Acaba ne yapmadım ki, neyi eksik veya yanlış yaptım ki, böylesine rezilane bir yönetim, benim ve ülkem hakkında karar veriyor. Sağcı yönetimler tamam, kifayetsizler, yeteneksizler, batırıcılar tamam... Siyasetin finansmanı da hep yolsuzluklarla yapılır... Ama neredeyse tüm bir kurulun, başındaki ile birlikte, böyle bir batağın içinde görüntüsü vermesi yooo yoo bu ağır geliyor... Burada mutlaka benim, senin, onun, bizlerin, hepimizin ağır hatası var, suçu var. Bunları nasıl getirip tepemize, ülkemizi teslim edebildik?!

***

Biliyorum diyeceksiniz ki bu ilk kez mi? Bu ülkeyi 2001’de de büyük bir bataklığın içine itmediler mi? 60 yıldır 20’ye yakın krizle bu ülke, Menderes-Demirel-ÖzalÇiller- M.Yılmaz (ve ordu) sarmalında oradan buraya sürüklenmedi mi? RTE ve ortakları kimlerin referansı? Türban neyin örtüsüydü? Camiler-kubbeler-kılıçlartopuzlar, Alpaslan, Osmanlılar, fetihler neyin kılıfıydı? Tarihimizde doğru, namuslu, milleti bütünleştirici ne varsa her şeyi yerle bir etmeye kalkışmaları da büyük soygunun sürdürülmesi amaçlı değil miydi?
Bu adamlar, milyarları villalara yığmak hedefiyle nasıl olup da böylesine örgütlenebildiler, bu milleti bu kadar kandırdılar, peşlerinden sürükleyebildiler...
Türbanları, içki yasakları, din eğitimleri, imam hatipleştirmeleri, camileri, namazları, tarikatları, cemaatleri, beş çocuk dayatmaları ile milleti yoksullaştırma çabaları bu iktidarın daha sayamadıklarımızın hepsi, bir büyük yalan, ülke çapında bir büyük büyü, milletiyoksulu uyuşturucu silahları, ülkenin üzerine büyük bir örtü, kendilerine uygun bir “milli irade” tasarlayıp iktidarlarını sürdürme politikaları. Milli irade hiçbir şeydir veya çok şeydir. Milli irade, bir hukuk ve toplumsalanayasal sistemin unsuru olarak vardır. Yolsuzluğu, rüşvetçiliği kanıtlanmış bir kişi, sandıktan çıksa bile ülkeyi yönetemez... Orada milli irade yoktur.
Millet sandığı çöpe atar.

***

Türkiye büyük bir savaşın içine çekiliyor.
Bugünün sürdürülmesi üzerine bütün politikaların, bütün ısrarların, bütün dayatmaların, bütün yalanların ve peşin inkârların varacağı sonuç, büyük bir çöküştür. Büyük acılardır, büyük vuruşmalardır. Derin yarılmalar, büyük kayıplar, gözyaşlarıdır.
Bu ülke diktatörlüğe, bir yolsuzluk ve rüşvet iktidarına izin veremez.
Türkiye muz cumhuriyeti değildir.
Bu ülkede hep bir Afrika diktatörü olma heveslisi olageldi ama hiç barınamadı.
Türkiye’nin tarihi hiçbir şey mi anlatmıyor?
Bu iktidar içinde hiç mi bir kişi yok, restini çeksin, gerçekleri söylesin ve ülkem için, milletim için, gelecek için bundan sonra olacaklara ortak olamam desin. Hey orada kimse yok mu?
Bunca milletvekili içinde bu gidişe dur diyecek ülkenin batağa giden yazgısını dönüştürecek bir avuç neden çık(a)mıyor. Hepsi mi gözbağlı, ekonomik bağlı, kötüye bağlı.
Bu hükümet devam edemez...

***

Başbakan, ne kayıttaki sesi, ne oğlunun sesini ne de böyle bir konuşmayı inkâr ediyor, sadece montaj diyor. Bir de “devletin kriptolu telefonlarını bile dinlediler”. En büyük itiraf budur! Kriptolu telefonları dinlediler derken hiç montaj falan demiyor! Kimin kriptolu telefonunu? Başbakan ve oğlunun. Onlar kim? Devlet! Derken kabak, kriptolu telefonlardan sorumlu TÜBİTAK çalışanlarının başında patlıyor: Kapı dışarı! Bilseydim elindeki telefonların da dinlenebileceğini, bu konuşmaları yapmazdım diye düşünüyor. Tuzağa düşürülmüşlük duygusu!
Başbakanın yapacağı tek büyük iyilik, bir adım geri çekilerek hiçbir perdelemeye girmeden, gerçeklerin, salt gerçeklerin ortaya çıkmasına olanak vermesidir.
Sonra, haklı çıkarsa daha büyük bir geri dönüşünün de kapılarını açmak.
Bunu yapmadığı takdirde bu ülkeyi zaten yönetemez...
Ya bir adım ileri atacak ya bir adım geri...

***

Biz de hep beraber düşünelim: Nerede hata yaptık, neyi başaramadık?!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları