Hikmet Çetinkaya

Hayatın türküsünü söyle...

24 Aralık 2015 Perşembe

Bazen kendi kendime soruyorum:
“Hayat nedir?”
Bu soru hayatın anlamının ne olduğunu anlayabilmek içindir.
Güneydoğu’da çatışma ortamı, bitmeyen terör, hendekler, kurtarılmış mahalleler...
Türkiye’nin geleceği yok oluyor, çocuklar ölüyor, olan Kürt yurttaşlarımıza oluyor.
Bu çatışma ortamında bugüne dek 44 çocuk ölmüş, 52’si yaralanmış.
Baskı, şiddet artmış!
Hendekler kapatılsın ve artık çocuklar ölmesin!
Yeter artık yeter!
Anlamak algılamak, hayatı çoğaltmak için çaba harcamak, demokrasi ve özgürlüklerin birey için ne denli önemli olduğunun bilincinde olmak gerekir.
Bu yüzden Güneydoğu’da yaşamak zor arkadaş zor!

*** 

Her şeyi göremezsiniz ama algılayabilirsiniz...
1789 Fransız Devrimi’ni, Aydınlanma Devrimi’ni kim gördü? O devrimin içinde yaşayan kuşaklar mı?
Hiç sanmıyorum...
İlhan Selçuk’un deyişiyle yaşanan an ve süreç doğruyla gerçek arasındaki çizgiyi içerir...
Eğer gerçeği bilip doğruyu seçersen, o anı yaşamış olursun.
Bunun anlamı yukarıda sorduğum “hayat nedir” sorusunun karşılığıdır.
Gerçeği bilip doğruyu seçtiğin için bilinçli yurttaş olursun...
İnsan sevgisinin yok olduğu toplumlarda ne tarihsel ne de kültürel bir bilinç vardır.
Bir dünyanın mutluluğu, sevecenliği, yürek varsıllığı, insan bilinciyle gerçekleşir; demokrasi ve özgürlükler bu bağlamda ivme kazanır; hayat yaşanır hale gelir.
Terörün kuşatması altında yaşayan toplumlar, hayat kaygısı içine düşer...
Aydınlık bulutların görkemini anımsar, zamanın saat ayarına bakar, geçmişe doğru bir yolculuk yapar, kurşun vızıltıları içinde...

*** 

Bir insan doğruyu seçtiği an gerçeği görebilir...
Bir ufuk çizgisine benzer doğru!
Yaşam sürecinin ötesini görebilen insan mutludur, gerçekler karşısında şaşırmaz.
Kimse bir insanın, bir ülkenin geleceğine nokta koyamaz, hukuku, adaleti, temel hak ve özgürlükleri kafasına göre yorumlayamaz...
Can Dündar, Erdem Gül 28 gündür Silivri zindanında niçin yatıyor?
İki arkadaşımız o ufuk çizgisini görmüşlerdir.
Bir başka deyişle Türkiye’nin geleceğine bugünden tanık olmuşlardır...
İnsan görüşü yaşam sürecinin ötesindeki daha geniş bir alanı kapsıyorsa hayat güzeldir.
Can Dündar ve Erdem Gül bu süreç içinde iki gazeteci, dost ve arkadaş benim için...
Onların görüşü Türkiye’nin geleceğini görmekle, bu yüzden eşanlamlıdır; onun için yaşam ötesi bir değer taşır.
Hayatı renklendirmek, hücrede tek başlarına yatarlarken sevdikleri ülkelerini her an düşünmek bir sevdadır, hüzünlü olsa da!
Can ve Erdem’e “vatan hai-ni” yaftası asanlar onun için biraz düşünmeli...
İki yurtsever, ufukları aşan bir hayatın içinde gerçeklerin ışığında gazetecilik yaptıkları için zindanda yatıyor.

*** 

Eğer yurttaşlık bilincin gelişmemişse ne ufuk ötesini görebilirsin ne de algılayabilirsin...
Senin ve ülkenin hayatına nokta koymak isteyenler varsa demokratik mücadeleni onlara karşı yapacaksın...
Terör nereden gelirse gelsin bunun bir insanlık suçu olduğunu söyleyip karşı çıkacaksın.
Hukukun üstünlüğü, evrensel hukuk, adalette eşitlik ve dürüstlük ilkesini korkmadan savunacaksın.
Temel halk ve özgürlüklerin yanında olacaksın...
Ölümlere karşı çıkacaksın...
İnsanı, dili, dini, ırkı, mezhebi, inancı, rengi ne olursa olsun sevip kucaklayacaksın...
Mutsuzluğa kapılmayacak, siyasal iktidarlara biat etmeyeceksin...
Hayatın türküsünü söyleyeceksin bıkmadan usanmadan.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları