Hikmet Çetinkaya

Devletin İçinde Savaş!..

26 Şubat 2014 Çarşamba

Her şey ortaya döküldü, ses kayıtları, görüntüler...
Bu olay nedir?
Tam 40 yıllık bir örgütlenmenin artık devlet içinde ne denli güçlü olduğunun göstergesidir.
Bunun üzerini örtmeye gerek yok!
Dokunursan yanarsın!
Doğrusu bu işte!
Dokundular ve yandılar!
Ortaklık bozulunca her şey ortaya saçıldı, Başbakan Erdoğan’ın, oğlu Bilal Erdoğan’la yaptığı iddia edilen telefon görüşmesi bomba gibi gündeme düştü.
Dolar yine yükseldi!
Toplumu ayrıştırarak, rüşvet ve yolsuzluk savlarının üzerini örterek bir yere varılmıyor.
Bunun yakın siyasal tarihimizde örneklerinin ne denli çok olduğunu, üstünün örtülmeye çalışılmasına karşın bir işe yaramadığını Ahmet Hakan’ın “Tarafsız Bölge” programında DYP, CHP, ANAP ve RP’li eski deneyimli bakanlar anlattı.

***

Bugün yaşananlar ise bir ay önce yazdığım yazımı anımsattı bana:
“Kılıçlar çekildi, devlet içinde güç savaşı başladı...”
17 Aralık 2013’ten bugüne dek “paralel yapı”, “çete”, “haşhaşi-harami savaşı” diye meydanlara seslenen, sürekli medyayı suçlayan Erdoğan, ülkenin içine düştüğü bu bataklığı, çamuru görmüyor ya da görmezden geliyor.
Yandaş medyaya, dinlendiği söylenen 7 bin kişinin listesini kimler sızdırdı?
Durum ortada...
Devlet içinde bir savaş var!
Dün yazdım, bugün de yineleyeyim:
Şu paralel devletin başı, ayağı, kolları, parmakları, gözleri, kulakları nerede?
Bulun ve ortaya çıkarın!
Yargı kararını versin!
Her şey hukuk içinde yapılsın!
Bu ülkede “devlet içindeki güç odakları”nın kimler olduğu böylece ortaya çıksın!

***

Bir kumpas devleti çıkmış AKP’nin 12 yıllık iktidarı süresince...
Adına paralel devlet, haşhaşi, çete-mete, ne derseniz deyin!
Savcılar, polisler, yargıçlar...
Benzerini Ergenekon, Balyoz, Odatv, Poyrazköy, KCK, Hrant Dink, Devrimci Karargâh, Fuhuş ve Casusluk davalarında gördük...
Tapeler, telefon dinlemeleri, teknik izleme!
Bunlar yapılırken, ıslak imzalar elden ele dolaşırken “Ben bu davanın savcısıyım” diyen, savcılara “efsane savcı” adını takan kimdi?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin eski bir Genelkurmay Başkanı, TSK’nin kuvvet komutanları, havacı, karacı, denizci subaylar zindanda...
İlker Başbuğ, silahlı örgüt kurmaktan Silivri mahkemesince cezalandırıldı!
Zaten silahlı bir ordunun başında olan orgeneral, nasıl “silahlı örgüt lideri olur” diye hiç düşündünüz mü?
Düşünmediniz!

***

Düşünmeyince devletin istihbarat birimleri dolduruldu, dinlemeler yapıldı...
Şimdi bataklığın içindeyiz!
Bakıyorum bir tarafta “havuz medyası”, öte tarafta“paralel gücün medyası”, birkaç muhalif gazete, ortadan giden merkez medya...
Paralel medyayla havuz medyası 12 yıldır el ele kol kola yürüyorlardı...
Pensilvanya’ya gidip Fethullah Gülen’i ziyaret ediyorlardı...
Kankaydılar!
Şimdi birbirlerine savaş açtılar...
Atış serbest!
İktidar ne demişti bir zamanlar:
“Ne istedilerse verdik!”
Demek ki verdiniz...
Masum insanları dinlettiniz!
Torba davalar yarattınız!
İftira attınız!
Bunu o “paralel yapı”yla birlikte yapmadınız mı?..
Ne zaman bakan oğullarına dokundular, yerinizden zıpladınız...
Yıllardır “ceberut devlet” değil “saydam devlet” diyor, demokrasi ve özgürlüklerin genişletilmesini istiyoruz...
Demek ki demokrasiler “din kardeşliği”yle falan olacak şeyler değil!
Elbet biliyoruz gazetecilerin dinlendiğini, fişlendiğini...

***

Gezi Direnişi’ni bile terörist eylem olarak gördünüz, çocuklarımızı öldürdünüz...
Onları gece yarıları evlerinden aldınız...
Ağzınızdan hep “başörtülü bacım” çıktı, “başörtüsüz bacım” çıkmadı...
Unuttunuz mu?   



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları