Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

IŞİD ve bombalar

10 Aralık 2015 Perşembe

“Terörizme karşı savaş” hızlanıyor. Koalisyon güçlerinin bu savaşta, havadan, füze, bomba, karadan özel kuvvetler, elit savaşçılar ile baskın, tutsak kurtarma, istihbarat, hedef işaretleme, suikast, lider kaçırma gibi yöntemlere öncelik verecekleri, kapsamlı bir cephe savaşı düzenlemeye niyetli olmadıkları anlaşılıyor; en azından şimdilik...

Çoktan ‘metastaz’ yapmış
Koalisyon güçleri IŞİD’in yayılmasını durdurmayı, mali-lojistik beslenme kanallarını kesmeyi, kontrolü altındaki topraklarda yönetme kapasitesini aşındırarak IŞİD’i halkla karşı karşıya getirerek çökertmeyi planlıyor. Bu planın en az üç zayıf noktası var.
Birincisi, havadan bombalar, füzeler, IŞİD kadrolarının yanı sıra sivilleri de öldürdükçe, koalisyon, hem bölgede hem de kendi ülkelerinde yeni düşmanlar, bu saldırıların yarattığı imajları izleyenler arasında yeni IŞİD kadroları yaratacaklar. İkincisi, IŞİD Rakka ve Musul’dan çıkarılsa bile, Kuzey Afrika’dan Afganistan’a, ABD ve Avrupa’dan Türkiye’ye metastaz yapmış bir siyasi akımdır. Bu anlamda tüketilmesi, askeri değil siyasi ve kültürel bir sorun olarak karşımıza çıkar. Üçüncüsü, IŞİD’i cazip kılan, gençleri ona çeken koşullar, bu hava saldırıları, özel kuvvetler operasyonlarıyla oradan kaldırılamaz. Sırf bu nedenle bile onlarca yıl sürmeye mahkûm bir savaş olasılığıyla karşı karşıyayız.
Bugüne kadar on binlerce genç IŞİD’e katıldı, binlercesi öldü. Ama katılmalar devam ediyor. IŞİD’i ayakta tutan bu insan kaynağını kurutmadan, IŞİD’i ortadan kaldırmak olanaklı değildir; bir yerde imha edilir, bir virüs gibi mutasyona uğrayarak bir başka yerde ortaya çıkar.

‘Terörizmin’ insan kaynakları
Soruna buradan bakınca IŞİD’e Kuzey Afrika ve Ortadoğu’dan katılanlar ve Avrupa, ABD’den katılanlar olarak iki farklı kaynak tanımlanabilir.
IŞİD’e katılımın “yerel” kaynağında, Müslüman nüfusun kapitalist emperyalizm karşısındaki iktidarsızlık duygusunun, Arap-İsrail sorununun, Irak savaşının yarattığı yıkımın, Arap isyanlarının geri çekilmesiyle oluşan boşlukta gelişen öfkenin, düş kırıklıkları şekillendirdiği bireyleri var. Bu bireyler, “şeylerin andaki durumunda bir değişiklik yaratma” niyetiyle başlarını kaldırdıklarında, Arap milliyetçiliğinin, sosyalist hareketin yıkıntılarının molozlarıyla, emperyalist ötekinin iktidarıyla karşılaşıyorlar. Bu karşılaşma, “Radikal itiraz neden İslamın terörist, nihilist bir biçimini alıyor” sorusuna da bir cevap oluşturuyor: Sol hâlâ büyük tarihsel yenilgisinden sıyrılmış değil. Ilımlı İslam kapitalizmle, emperyalizmle işbirliği içinde. Geride, anlamını bulamamış bir hayatın feda edilmesine, özellikle de ölüme aşkın bir anlam yükleyebilen IŞİD ve benzeri yapılar kalıyor.
Batı’daki Müslüman gençlerin hedonist yaşamı terk ederek IŞİD’e yönelmelerine ilişkin ilginç tartışmalar yaşanıyor. Örneğin, Oliver Roy (Le Monde) bu gençlerin Arap dünyasında yaşanan acılardan uzak, sömürgeci pratiklerin anılarından yoksun olduklarından hareketle isyanlarında bir anlam bulamıyor. Roy’a göre, her kuşakta nasılsa isyan edecek nihilistler bulunur: Şimdilerde “nihilizm İslamlaşıyor” o kadar. Nihilizmi içi doldurulmayı bekleyen, boş bir toplumsal konum olarak görmesi bir yana Roy, François Burgat’ın (CNRS’nin araştırma direktörü) işaret ettiği gibi adeta, Batı’nın bölge politikalarının etkilerini yok sayıyor. “O bombaların bizim bombalarla bir ilgisi yok!” Halbuki, Müslüman Arap dünyasının acılarının travmatik imaj ve anlatıları, bu gençlere, tam yaşamlarına yön verecek bir anlam aradıkları, ana akım (ılımlı- düzen içi) dinden, onun özgürlüğü kısıtlayan uygulamalarından sıkıldıkları, suça, uyuşturucuya, pornografiye sığındıkları, umutsuzluğa, yeis içine düştükleri noktada ulaşıyor.
IŞİD, bu gençlere, bir intikam olanağı, ait oldukları dünyanın tüm kurallarını reddeden “müstehcen bir özgürlük” olanağı, yaşamı “muhteşem bir biçimde” feda ederek ulaşılabilecek bir başka dünya seçeneği sunuyor.
Bu “kaynaklar” bombalarla, polisiye tedbirlerle, insanlar üzerinde daha fazla baskı uygulayarak, dışlayarak, aşağılayarak kurutulabilir mi? Bu savaş bitmez!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Siyasetin sefaleti 16 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları