Hikmet Çetinkaya

Muz Cumhuriyeti...

22 Şubat 2014 Cumartesi

Kim iyi polisi, kim kötü polisi oynuyor?
Bir yandan “paralel yapı, çete, haşhaşi” öte yandan zeytin dalı...
Başbakan Erdoğan ve Başbakan Yardımcısı Arınç!
Enver Aysever’in CNN Türk’te “Aykırı Sorular” programına katılan AKP Adıyaman Milletvekili gazeteci Mehmet Metiner, bir dönem toprağın altından silahların fışkırdığını söyledikten sonra devam ediyor.
Ergenekon operasyonları sürecinde kandırıldıklarını belirtip şu yanıtı veriyor Aysever’e:
“Bir evde 4, 5 milyon dolar para bulunduğunu gördün mü? Toprağın altından da silahlar çıkıyordu bir dönem. Silahlar fışkırıyordu. O silahların Ergenekon silahları olduğuna inanıyor muydun? Dün beni kandıranlar bugün seni kandırıyor. Mizansen olmadığını nereden biliyorsun? Dün bizi kandırdılar bugün sizi kandırıyorlar.”

***

Metiner konuşurken 2009 yılında yaşadıklarımı anımsadım...
Bir televizyon kanalında tartışma programındaydık.
Konu Ergenekon süreci.
İlhan Selçuk’un Cumhuriyet’e bomba attırdığını öne sürmüştü.
İnanmıştı bu yalana!
Sözünü kestim:
“Gerçekten inanıyor musun İlhan Selçuk’un Vakıf adına sahibi olduğu Cumhuriyet’e bomba attırdığına?
Gerçekten inanıyordu...
Metiner tam karşımda oturuyordu.
Sözünü kestim:
“İlhan Abi ağır hasta, kendisi de burada yok, özür dilemen gerekir.”
Bir ara duraksadı, ardından özür diledi...
Metiner gibi deneyimli bir gazeteci, cemaatin devletin en duyarlı kurumlarında örgütlendiğini bilmez miydi?
Elbet bilirdi!
O zaman niye kandırıldı?
Aslında o da biliyordu bunu...
Çünkü iktidar-cemaat ortaklığı cicim yıllarını yaşıyordu...

***

Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun Silivri zindanından çıktıktan sonra yaptığı açıklama bilmem içinizi acıttı mı, yüreğinizi yaktı mı?
Hilmioğlu şöyle diyordu:
“İçeride benden daha ağır hastalar var!”
İlker Başbuğ ise kendisini Silivri’de ziyaret eden TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi milletvekillerine soruyordu:
“Bu insanları daha ne kadar içeride tutacaksınız?..”
Hurşit Tolon Paşa, Tuncay Özkan da sorunları dile getirdi...
Başbakan bir yandan “kumpas kuruldu” diyor, öte yandan o yapının nasıl kurulduğunu, kimlerin neler yaptığını açıklamıyor.
Gerçekten 7 Şubat ve 17 Aralık’ı yaşamasaydık bugün nerede olurduk?
İlker Paşa diyor bunu!
Ben de öyle düşünenlerdenim...
Haklı bir soru bu...
Eğer bu rezalet kabul edilirse, yargıçların cezalandırdığı insanları daha ne kadar içeride tutacaksınız?
Kumpası, önceden ayarlanmış savcılar, yargıçlar, polisler yaptıysa, kurulan kumpasın lideri kim?
Başbakan, cemaati gösteriyor örtülü bir biçimde...
Bülent Arınç, Londra’dan “zeytin dalı” uzatıyor cemaate...
“Cemaatin bir oyuna bile ihtiyacımız var!”

***

Bu arada MİT yasa tasarısı var...
Yasa Meclis’ten geçerse George Orwell’in “1984” adlı romanındaki (İngilizce aslından çeviren Celal Üster / Can Yayınları) ülke gibi olacak Türkiye.
Eğer tasarı yasalaşırsa kamu kurumları ve bankalar her türlü bilgi, belge ve veriyi MİT’e vermek zorunda olacak...
İnternet yasası için de bu böyle...
Demokratik ülkeler kaygıyla izliyor Türkiye’yi...
Gerçekten bu yasal düzenlemeler gerçekleşirse Türkiye bir baskıcı rejimle karşı karşıyadır...
Bir dönem askeri vesayetten söz edenler bugün sivil vesayetin adım adım ilerlediğini, temel hak ve özgürlüklerin giderek budandığını görmeye başladı.
Türkiye’nin özgürleşmesi için, demokrasiyi bir yaşam biçimi olarak görmesi, örgütlü toplum olması gerekir.

***

Ben zaman zaman umutlu, zaman zaman kaygılıyım ülkenin geleceğinden...
Türkiye ne Pakistan, ne Endonezya, ne Suriye ne de Mısır’dır...
MİT yasası çıkarsa, özel hayat, başta gazetecilerin ve tüm insanlarımızın bilgisayarları, her şey denetim altına alınır...
Türkiye muz cumhuriyeti değildir!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları