Hikmet Çetinkaya

Katili Gördüm...

12 Temmuz 2013 Cuma

19 yaşındaydı, Eskişehir Anadolu Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği bölümünde okuyordu.
Siyah saçlı, güleç yüzlü bir genç.
Hataylı!
Adı
Ali İsmail Korkmaz...
Öykü insanın içini acıtıyor!
Bir yangın yeri; çığlıklar, biber gazı, gaz bombası, basınçlı su...
Tarih
2 Haziran akşamı...
Eskişehir’in doğaseverleri, demokrasi ve özgürlük isteyen gençleri,
insanları polisin engeliyle karşılaşıyor.
Devlet acımasız!
Devlet ne çocuklarını seviyor ne gençlerini...
Kaçışmalar başlıyor...
Eli sopalı
adamlar önünü kesiyor Ali’nin, öldüresiye dövüyorlar sopalarla...
Bir ara kurtuluyor Ali,
biraz daha kaçıyor, ikinci bir grupla karşılaşıyor.
O adamların da ellerinde aynı sopalar var...
Ali,
fena halde dövülüyor, eli yüzü kan içinde kalıyor...
Yunus Emre Devlet Hastanesi acil servisine gidiyor.
Güvenlik Ali’ye
“Sen önce polise başvur” diyor.
Ali, polise gitmiyor, hastaneye yakın bir yerde yatıp, sabahı bekliyor.

\n

***

\n

Yine hastane...
Muayene ediyor doktor ve şöyle diyor Ali’ye:
“Haydi evine git. Bir şeyin yok!”
Bir gün sonra fenalaşıyor, yeniden hastaneye kaldırılıyor.
Tanı şu bu kez:
“Ağır beyin kanaması!”
Gazetecilik
yaşamımda böyle olaylara darbeler dönemi ve sonrası tanık oldum ben...
80’li ve 90’lı yıllarda...
Ali’yi öldüresiye döven,
eli sopalı gördüğümüz sivil polisler miydi, yoksa intikam mangaları mı?
Bu soruyu sorduğum an birden gözlerimi kapıyor ve haykırıyorum:
“Cinayeti gördüm!”
Evet gördüm o cinayeti ben, yıllar önce İnciraltı Öğrenci Yurtları katliamında...
Bu kez faşo, jandarma çavuşu ve erleriydi...
Ankara’da
İlhan Erdost’un nasıl öldürüldüğünü gördüğüm gibi.
90’lı yıllarda Metin Göktepe...
Unuttunuz mu yoksa!

\n

***

\n

Ali’nin babası, annesi, arkadaşları; onu yüreğinin bir köşesine saklayan Eskişehirliler, Hataylılar ve tüm Türkiye...
Biliyor muydunuz Ali’nin daha önce kalp ameliyatı geçirdiğini?
Ali’nin
kalp hastalığı, kullandığı ilacın etkisi, başına inen darbeler...
Ve ölümü!
19 yaşında bir delikanlının genç bedeninin toprağa verilmesi vicdanınızı hiç sızlatmadı mı sizin?
Biliyorum
yüreğiniz manda gönünden, vicdanınız yok!
Çalarsınız, çırparsınız bir de oruç tutarsınız!
Sözüm ona Müslümansınız!
Suriye’de öldürdükleri askerlerin ciğerini söküp yiyenleri Reyhanlı’da beslersiniz.
Dindar değil kindarsınız!
Bir yandan
demokrasi dersi verip öte yandan bu ülkenin çevrecilerini, demokratlarını ve özgürlükçülerini “darbeci, işbirlikçi, terörist” diye yaftalarsınız.
Demokrasi, özgürlük!
Bunları ağzınıza almayıp, kıyısından bile geçmez,
12 Eylül yasalarının arkasına sığınıp, yüzde 10 barajını bile kaldırmaya yanaşmazsınız.
Medya
patronları avucunuzun içinde!
Her dediğinizi yaptırırsınız...
Vicdanı değil cüzdanı düşünürsünüz!
19 yaşında bir genç öldü, 16’sında olanı komada...
Baba
Mehmet Tombul’un çığlığını duydunuz mu, onu anlayabildiniz mi?
Hiç sanmıyorum!
Baba Tombul diyor ki:
“Katil benim, çünkü o polis benim vergimle maaşını alıyor!”

\n

***

\n

Acılı babalar, anneler, kardeşler...
16 yaşındaki lise öğrencisi direniyor hastanede!
Yaşam tehlikesi sürüyor...
Acılı baba soruyor:
“Görgü tanıkları polisin 5-10 metreden oğlumu hedef alıp gaz bombası attıklarını söylüyor!”
Hafif
bir poyraz esiyor dışarıda...
Ben hokkabaza bakıyorum, sonra dalkavuğa!
Konuşuyor yine!
Demokrasi ve özgürlük senin dilinde, kafan ise örümcek ağı gibi...
Anlıyorsun di mi?

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları