Hikmet Çetinkaya

Fena Halde Leman...

25 Kasım 2015 Çarşamba

Sağır, eski bir pişmanlık, anlamsız bir ayıp gibi boş sözlerin arkasına sığınıyor... Kesik çığlıklar sessiz gözlerinde inatçılığın simgesi oluyor...
Varoluşun nedenini bilmiyorsun bir kent cayır cayır yanarken. Günbatımını göremiyorsun o karanlık odanın içinde.
Ne toprağın ne de yıldızların kokusunu içine çekebiliyorsun. Bir telaş içindesin, silah sesleriyle irkiliyorsun.
Uygarlık tarihinin, çöplüğe atıldığına tanıksın sen yangın yerinde...
Yapmak isteyip de yapamadıklarımız, düş kırıklıklarımız, yarım kalmış sevdalarımız...
Köktendinci terör, gerçek İslam, hayatın yedi rengi, insan sevgisi...
Sorgulamaktan korkuyoruz hayatı, Suriye’de yaşanan kanlı iç savaşı, Rus savaş uçaklarını...
Sınırımızı ihlal eden bir Rus savaş uçağını düşürüyor jetlerimiz...
Yapılan açıklamalar, Rusya’yla gerginlik, düşürülen Rus uçağının görüntüleri...
Neden, niçin soruları...
Kaygılarımız...

***

Bir dehşet sarmalının orta yerindeyiz, bilimi, uygarlığı yıkıp atanlar, kin, nefret tohumları ekenlerle birlikte!
İnançlar altüst olmuş, kim ne istiyor, kim ne diyor, anlayamıyoruz. Mezhep çatışmalarına bakıyoruz, insanlık tarihinde öğrendiklerimizi anımsıyoruz.
Şaşkınız!
Sermaye-emek çelişkisini görmezden gelirken, patronlar “kahrolsun kapitalizm” diyor biz aval aval bakıyoruz.
Eğitimde eşitlik, evrensel hukuk, adalet duygusu, bağımsız yargı...
Etik değerlerin ne olduğunu bilmeyen biz, İslamı anlamayan biz!
Özgürlüğümüzü bitpazarına çıkaran, müşteri bekleyen, köle zihniyetine teslim olan yine biz...
Doğanın canına okuyan, fıstıkçamlarını, gürgen, palamut, zeytin ağaçlarını kesen biz, ovaları yağmalayan yine biz.
Her şey tekdüze olmuş hayatın ırmağında, aşklarımız avuçlarımızın içinden yitip gitmiş...
Kalplerdeki mutsuzluk, kör terör, kopuk bacaklar, kollar...
Ölüler ülkesinde gibiyiz!

***

İnsanlara kıyarken de yüreğimiz titremiyor ağaçlara kıyarken de...
Özgürlüğün sesine kulaklarımızı tıkamış, dolaşıyoruz sağda solda...
Acaba ne istediğimizin farkında mıyız!
Gerçek İslamda ağaca kıymak, insana kıymak var mı?
Bombalamak, mayınlı tuzak kurmak, kelle koparmak.
Yasak!
Sansür!
Baskı!
Tehdit!
Bunların İslamla uzaktan yakından ilgisi yok bu çağda...
Patronların kapitalizme karşı çıkmalarının ardından Marksistleri kucaklarlarsa hiç şaşırmam!
Peki, ya ülkeyi yönetenler?
Laikliği, Atatürkçülüğü, yurtseverliği doğrudan “faşizm” diye nitelendirirler sapla samanı karıştırdıkları için. Bilmezler demokrasinin ve özgürlüklerin laiklik temelinde yükseleceğini...
Paris katliamının hemen ardından açıklama yapıp, tepkilerini dile getirirler ama Ankara Garı katliamında üç gün boyunca sesleri, solukları duyulmaz.
Oysa laikliğin temeli Fransa’da atılmış, Yurttaşlar Bildirgesi tüm dünyaya oradan yayılmıştır.
Bugün topal ördeğe benzeyen demokrasimizin temeli olan laiklik (halksal) Mustafa Kemal ve arkadaşlarınca Fransa’dan kopyalanarak Türkiye’de yaşama geçmiştir.

***

70’li yıllarda komünizme karşı İran’daki “Yeşil Kuşak Projesi” mollalar rejimine dönüşünce, yerini 2 binli yılların başlarında “Ilımlı İslam Projesi”ne bıraktı ama bugün ortaya çıkan fotoğraf içler acısı...
Köktendinci terör salt Ortadoğu’da, Kara Afrika’da ortalığı kana bulamıyor laikliğin, demokrasinin, özgürlüklerin boy verdiği Fransa’yı ölüler ülkesine çeviriyor.
Sabah sabah Suriye’de Esad rejimine destek veren Rus savaş uçağının hava sahamızı ihlal etmesi... Uçağın vurulup düşmesi iki Rus pilottan birinin öldüğü iddiası... ABD’nin “Biz olaya dahil değiliz” açıklaması...
Rusya Devlet Başkanı Putin’in, “Terörün işbirlikçileri tarafından sırtımızdan bıçaklandık” çıkışı...
Sözün özü: Ortalık yangın yeri...
Attilâ İlhan’ın bir romanı geliyor aklıma:
“Fena Halde Leman!”
Sahi Leman nerede Leman?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları