İlahi rüzgâra kapılanlar

17 Kasım 2015 Salı

Paris’in bir de lakabı var: “Işık Şehir” (Ville Lumière). Bu kent asırlardır bilimin, felsefenin, sanatın, modanın merkezidir.
IŞİD’in intihar bombacılarını buraya yöneltmesinde sadece politik değil tarihi, felsefi nedenler de olabilir.
Fransız bilim insanları, düşünürleri ve ruh bilimcileri elbette bu konuya da kafa yoracaklardır.
Örneğin.. 2. Dünya Savaşı’nda bomba yüklü uçaklarıyla Amerikan savaş gemilerine intihar dalışı yapan Japon kamikazeleri ile...
Devlet kurma iddiasıyla günümüz terör örgütlerinin kullandığı intihar bombacıları arasında bir “motivasyon” benzerliği olup olmadığı... Ya da uyduruk şişme botlarla çoluk çocuk denize açılan sığınmacıların çaresizliği ile bu intihar bombacılarının peşine düştükleri ilahi bir mutluluk rüyası arasındaki zavallı benzerliğe...
Kamikaze Japoncada “Tanrısal Rüzgâr” demek. İntihar eylemcileri de kendilerini, “ilahi bir ilham”la havaya uçuruyorlar.

***

Acaba tarihin en kanlı aleti “kelle kesme cihazı” icat eden bu ülkeye saldırı ile IŞİD’in asıl vahşi şöhretini “kelle keserek” yapması arasında bir bağ olabilir mi? Giyotini icat eden Joseph Guillotin adlı Fransız bir cerrah. Bu yüzden ileri yaşında bundan utanıp soyadını değiştirmiş birisi.
Aletin ilk uygulandığı yer ise, IŞİD’li intihar bombacılarının kendilerini havaya uçurduğu yere çok yakın olan Concorde Meydanı...
Dr. Guillotin aslında idam cezalarına karşı bir aydındı. İdamı önlemek mümkün olmadığından, ölüm cezasını hiç değilse, çok hızlı ve acı çekmeden uygulanmasını savunuyordu.
Cerrah olduğu için de sonradan adı ile anılacak bu aleti icat etmeşti. (1792) Giyotin, Paris cadde ve meydanlarında Fransız Devrimi sürecinde on binlerce kişiyle birlikte Kral 16. Louis ve “Ekmek bulamayan pasta yesin” diyen Kraliçe’ye de uygulanan bir “katliam makinesi” olarak yıllarca çalıştı. En son hizmet gördüğü yıl 1939 idi.

*** 

Giyotin, çok önemli bilimsel bir deneye de olanak sağladı. Modern kimyanın babası olarak bilinen Lavoisier, devrim karşıtlığı suçundan ölüme mahkûm edilmişti. (1794)
Üstadın bilimsel bir iddiası da şu idi:
“Baş gövdeden ayrıldıktan sonra beynin işlevleri bir süre daha devam eder!..”
Yani düşünür. Düşündüğüne göre pişmanlık da duyabilir sevinç de?.. İdama giderken bir dostuna vasiyette bulunur.
“Eğer kafam sepete düştükten sonra gözlerimi kırparsam, bil ki kafa kesilse bile beyin bir süre daha yaşıyor!”
Cellat aletin kolunu çeker, Lavoisier’in kafası sepete düşerken son kez arkadaşına bakar ve gözlerini kırpar...
“Hiçbir şey yoktan varolmaz. Var iken de yok olmaz. Sadece biçim değiştirir!” adlı doğa yasasının “sahibi” sayesinde belirlenen bu gerçek, bu intihar bombacılarının ruh halini çözümlemede acaba bir yol gösterici olabilir mi?
İntihar bombacısı cennet hayali ile kendisini ölüme gönderirken acaba son anda ne düşünüyor. Pişmanlık mı yoksa kimilerinin mahrem yerlerini özel olarak çelik bir kutu ile korumaya almalarına bakılırsa, cennetteki hurileri mi?
İntihar bombacılarının yarattığı vahşet üzerine çok yazılacak, düşünülecektir.
ABD, kamikazeler ile ancak Japonya’nın tepesine iki tane atom bombası atarak başa çıkmıştı. Hollande’ı geçtik, Papa bile “savaştan” söz ediyor. Atom bombası kimin üzerine atılacak acaba?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

10 Kasım ve Kehf Suresi 10 Kasım 2024
Ey ruhumun ruhu... 3 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları