Hikmet Çetinkaya

Silvan’da ölümden kaçış...

14 Kasım 2015 Cumartesi

Diyarbakır’ın üç mahallesinde sokağa çıkma yasağı sürerken, Silvan ilçesinde yurttaşların kaçışı sürüyor...
Gelen haberler insanın içini yakıyor...
Silvan’da 23 bin kişinin yaşadığı Tekel, Konak, Mescit mahallelerinde terör örgütü PKK’ye yönelik hava destekli kara operasyonu da 11. gününü doldurdu. Şimdiye dek 10 bin kişi eşyalarını bile almadan Silvan’dan ayrıldı.
Üç mahallenin tüm giriş ve çıkışları özel harekât timlerince tümüyle kapatılırken, ekmek, su, ilaç sıkıntısı çekilmeye başlandı.
Silvan’da bir savaş yaşanıyor kim ne derse desin.
Zaten PKK’nin amacı buydu. Güvenlik güçleriyle sivil Kürt yurttaşları karşı karşıya getirmek ilçeyi kan gölüne çevirmek.
Bu nedenle hendekler kazmış, beton dökmüş, sokak çatışmasını gerçekleştirmek için böyle bir yöntemi seçmişti.
Bölgeden gelen fotoğraflar ve görüntüler, üç mahallede 100 işyerinin, çok sayıda evinin yıkıntıya dönüşmüş olması kaygı verici...
Duvarları delik deşik olmuş çoğunun...
Aziz Akın adlı bir esnaf “Günlerdir bir savaş ortamındayız” deyip ekliyor:
Bir savaş ortamındayız ve ne olduğunu biz de bilmiyoruz. Yasak olan mahallelerde çocuklar var, hastalar, yaşlılar var. Üç mahallede ağır silahlar konuşturuluyor sadece.
Kürtler Kurtuluş Savaşı’ Türklerle birlikte kazandı. Bu bayrak dedelerimizin kanıyla oluştu. Biz de askerlik yaptık, Kıbrıs’ta savaştık. Yeter artık bıktık, tükendik...

***

Acı ama gerçek olan şu:
Elbet PKK’yle güvenlik güçleri mücadele edecek. Devlet bunu yaparken her Kürt yurttaşımızı potansiyel terörist olarak görmeyecek.
2015 yılı biterken Kürt yurttaşlarımızın yüreğini incitecek sözden sakınmalıyız.
İlhan Selçuk, 1990’lı yılların başlarında yazdığı bir yazısında şöyle der:
......Üstelik Anadolu’da köyde, kasabada, mahallede, kapı komşu, yan yana, iç içe yaşayan Türk ile Kürt arasına her gün taş üstüne taş koyarak duvar örmeye çabalayanlar var; bu işi yurtseverlik adına yaptıklarını sanıyorlar...
Çok yanlış...
Anadolu’yu yurt belleyen insanların benliklerine düşmanlık tohumları serpmek, emperyalizmin oyununa gelmek demektir; bunun için herkes lafını söylerken, yazarken İlhan Selçuk’un deyişiyle dokuz kez yutkunmalı, düşünmeli, düşüncesini tartmalı.
90’lı yılları hele bir düşünün...
Asit kuyuları, faili meçhul cinayetler, PKK’nin acımasız katliamları...
Vatana feda edilen evlatlar, şehitlerimiz, gazilerimiz...
Kimin işine yaradı tüm bunlar?
Emperyalist güçlerin!
Bakın Suriye’ye, IŞİD’e yeter!
Anımsar mısınız 1 Kasım seçimleri öncesi yazdığım yazının başlığını:
PKK, AKP’nin havuzuna su taşıyor!
Celal Başlangıç ise Kürt siyasal hareketini yakından izleyen bir gazeteci olarak 1 Kasım sonrası yazısının başlığını şöyle koymuştu:
HDP baraja değil, savaşa ve barikatlara takıldı...”

***

Bir yandan şehit tabutları öte yandan ölüm haberleri...
Kuşatılmış mahalleler, hastalar, çocuklar...
Elektrik yok, sular akmıyor, dükkânlar kapalı.
Silvan’da terör örgütüyle mi mücadele ediliyor yoksa sokağa çıkma yasağı bulunan üç mahallede yaşayan 23 bin kişi göçe mi zorlanıyor.
10 bin kişi eşyalarını bile almadan Diyarbakır ve Batman’a gitmişler akrabalarının yanına...
Başta değindiğim gibi, Anadolu’yu yurt belleyen Kürtleri potansiyel terörist olarak gören bir düşünce yapısı sarıyor beynimizi...
Çağdaş insan, düşmanlığın nedenlerini araştırıp bulan, kör güdülerine ve önyargılarına benliğini kaptırmayan kişidir... Düşmanlık duygusunun kölesi olan ilkelleşir...
Ne Türkler ne de Kürtler ilkelleşmeli Anadolu’da.
Eğer ilkelleşirlerse bunun bedelini çoluk çocuğumuzla hep birlikte öderiz.
Bu yüzden kaygılıyım, korkuyorum!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları