Hikmet Çetinkaya

Kutulara Boncuk Koyalım...

16 Şubat 2014 Pazar

Biz bu denli saf, olup bitenleri pek umursamayan, yağmaya, talana, vurguna, soyguna aldırış etmeyen bir toplum muyuz?
17 Aralık 2013’ten bugüne dek yaşanan süreçte mi öğrendik “paralel yapı”, “devlet içinde devlet”, “çete-mete”, “darbeci”, “çıkarcı” sözlerini.
Sanki daha önceden hiç bilmiyorduk, içerden ve dışardan kurulan tuzakları!
Ne bileyim Büyük Ortadoğu Projesi’ni, Arap Baharı’nı, İsrail’de, Libya’da yaşananları...
Ben bakarım kardeşim Mursi’ye...
Bir tekme atarım darbeci Sisi’ye!
Ve dönerim Türkiye’ye...
İşleri yola koyarım, Almanya’da demokrat olur, Türkiye’de bildiğimi okurum...
İyi güzelleme yaparım, yumurtalı sucuk, biraz cacık!
Halkım beni sever, sayar, sarılır, ben kucaklarım.
Vay benim memleketim, hukuk devletim vay!
Neler gördük, daha neler göreceğiz bakalım...
Aç - kapa gözlerini, titret kirpiklerini...
Dinle şimdi...

***

Önceleri “darbeci” ve “casus” diye askerleri, aydınları, gazetecileri suçlayanlar, zindanlara atanlar, 17 Aralık 2013’te titreyip kendilerine geldiler...
Yok paralel devlet dışarıdan, büyük patrondan buyruk alıyor, yok kula kulluk ediyor...
Başbakan o zamana kadar hiç düşünmedi mi şu çetemete, kula kulluk, casusluk, iktidarı devirmek gibi birilerinin birileriyle iş tuttuğunu!
Eğer tuttuysa niçin önlemini almadı?
Kahraman polisler, müdürler, savcılar, yargıçlar 17 Aralık 2013’e değin efsaneydi, canı ciğeriydi değil mi?
Ethem, Ali İsmail, Ahmet, Abdullah öldürülürken, Hrant Dink’in katili tetikçi Samsun’da polis amcalarıyla, ay yıldızlı bayrağımızı eline alıp poz verirken...
Hanefi Avcı Devrimci Karargâh Davası’ndan yargılanırken...
Terörist Hanefi şimdi oldu kahraman Hanefi!
İktidar medyası Silivride Avcı’yla yüz yüze görüşmek için Adalet Bakanlığı önünde nöbet tutuyor...
Görüş izni çıkanlar, terörist(!) polis müdürüyle dertleşip, ona övgüler düzüyorlar...

***

Adaletsizlik, hukuksuzluk sarmalı içinde yuvarlanıp gidiyor toplum...
Başbakan Erdoğan’ın Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ zindanda...
Başbakan kürsüde...
Konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor...
Ah o çeteler, o casuslar, dışarıdan buyruk alanlar...
Korku tünelinde yaşayan merkez medyanın patronları sabaha dek uyuyamıyor!
Hocaefendi’yi çok sevenler bile sinmiş, konuşamıyor...
Haydi gelin casus avına çıkalım çocuklar!
13-14 yaşında çocukları çete kurmaktan içeri atalım, rahat edelim...
İktidarım çok yaşa, diyelim...
Kasalar kasacıklar alalım, kutucuklara boncuk koyalım...
Hukuk devletimizi birlikte seyrediyoruz...
Faşizm yok, yolsuzluk yok...
Ne var o zaman beyler, paşalar, ne var!
Otobanlar, duble yollar yapmışız, demir ağlarla örmüşüz yaşadığımız coğrafyayı...
Biat var arkadaş, biat var!

***

Mermi kovanları var Adana’da otobanda...
Devletimizin jandarması, MİT’le neredeyse silahlı çatışmaya girdi girecek...
Şu TIR’lar var ya TIR’lar...
Paralel devlet...
Polis çete, asker casus!
Oh güzelim Türkiye!
Hatırla sevgili hatırla sen de yağmurlu havalarda pencereden dışarıya bakarken...
Bir pazar sabahı, yıpranmış kelimelerin içinde dolaş, derin ve sessiz bir günün içinde havaya bak...
Sis, yağmur ve soğuk...
Ankara’dan İstanbul’a dönerken, aklıma o çocuk geldi; Çanakkale’de yola boyayla “Faşizme karşı omuz omuza” diye yazdığı için kamu malına zarar vermekten dava açılmıştı...
O dava kapandı biliyorum!
Polis amcaları yakalamıştı onu!
O büyüyecek, üniversiteyi bitirecek belki...
Sicilinde leke olduğu için kamuda çalışamayacak!
Benim canım memleketimin çocukları, insanları...
Bu pazar biraz düşünün olmaz mı?
Kutuları-kutucukları, kasalarıkasacıkları!
Dolarları-dolarcıkları!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları