Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kendi Yalanına İnanmak
Dürüst olalım, hangimiz günlük hayatımızda bir biçimde beyaz yalanlara başvurmamışızdır ki? İşimize, eve ya da bir randevuya geç kaldığımızda aklımıza ilk gelen “trafik” yalanı gibi… İnanılmasa da söyleyenin yüzüne vurulmayan, çoğu zaman anlayışla karşılanan yalanlardır bunlar.
Bir de insanı acıtan, yaralayan, yalan söylenenin kendisini kandırılmış hissettiği yalanlar vardır. Bu tür yalanlar, yalan söyleyen kişiye yönelik duygu ve düşüncelerde olumsuz değişikliklere yol açar, çevresinin o kişiye karşı olan güveninde bir azalmaya hatta duyulan güvenin tümüyle yitmesine neden olur.
Yalan söyleme davranışının sürekli bir hal alması durumunda yalan söyleme hastalığı olarak bilinen “mitomani”den bahsedilebilir. Bu hastalığa yakalanmış kişiler çevrelerindeki insanlara sonunun nereye varacağını düşünmeksizin sürekli yalan söylerler
Mitomaninin nedenlerine bakıldığında çocukluk döneminde ebeveynlerinin yalanlarına şahit olmuşluk, dürüst davranıldığında dürüst davranan çocuğun annesi ve babası tarafından katı bir şekilde cezalandırılması, ilgi ve onaylanma ihtiyacı, aşağılık kompleksi gibi nedenler görülür. Narsisist kişilik bozukluğu, histerik kişilik, çocukluk döneminde istismara uğramak bu hastalığa zemin oluşturan etkenler arasındadır.
Mitomani hastalığının en vahim yanı ise yakalananın söylediği yalanlara kendisinin de inanmasıdır.
Kısacası mitomaniye yakalanmış hasta bir an önce tedavi altına alınmalıdır.
***
Gezi olayları sürecinde 1 Haziran 2013 günü Kabataş’ta “tartaklanan”, “darp edilen”, “üzerine işenen” bebek arabalı, başörtülü kadının içler acısı öyküsünü biliyorsunuz. Kadının kendisi anlatmıştı: “Ne olduğunu anlayamadığım bir anda üzerleri çıplak, elleri deri eldivenli, başlarında tuhaf bantlı 70-100 kadar adamın ortasında kaldım. Bebek arabam elimden gitti. Bir kadın, ‘Ne geldiyse bu ülkenin başına bunların başörtüsü üzerinden geldi, vurun şuna’ deyince, bir adam arkamdan tekme tokat vurmaya başladı. Bir taraftan ‘Bu ülkenin gerçek sahibi biziz anladınız mı ulan’ diye bağırıyorlar, bir taraftan tekmeliyorlardı. ‘Kutsal başörtüymüş, görün bakalım kutsalı size neler yapacağız’ diyerek aklınızın bile almayacağı şekilde küfrettiler, vurdular, vurdular. Kendimi kaybettim. Kendime geldiğimde üzerim idrar kokuyordu. Kalktım bebeğimi bulmaya çalıştım.”
Başbakan kadına inanmış, iç yakıcı bir sesle ekranlarda, “Benim başörtülü kızlarıma, başörtülü bacılarıma saldırdılar” diye haykırdıkça, “şöyle bir ağlayıp boşalma” isteğiyle yanıp tutuşan yandaşlar salya-sümük, hüngür-şakır ortaya dökülmüşlerdi.
***
Aradan geçen aylar içinde yapılan onca araştırma, soruşturma ve sorgulamaya karşın AKP’li Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu’nun 25 yaşındaki gelini Z.D’nin sokak ortasında başına gelen bu “feci ve elim” olayın ne izine, ne bir tanığına, ne de bir görüntüsüne rastlanabilmişti.
Olay nihayet iki gün önce Kanal D TV tarafından açıklığa kavuşturuldu. Kanal tarafından yayımlanan görüntülerde gelin hanım Kabataş’ta durakta birisini beklerken görülüyor. Polis raporuna göre, “Develioğlu saat 19.42’de güvenlik kamerasının görüş açısına giriyor. Elinde bebek arabası, arabada da bebeği var. Genç kadın Kabataş tramvay durağının karşısındaki kaldırıma geçiyor ve eşini bekliyor. Saat 19.43’te, yanından 8-10 kişilik bir grup geçiyor. Çevrede de olağandışı hiçbir hareketlilik gözlenmiyor. Saat 19.48’de 10-15 kişilik başka bir grup geliyor ve Develioğlu’nun yanında 30 saniye kadar duraklıyor. Polise göre burada söz dalaşından dolayı bir hareketlilik oluyor. Grup 19.50’de oradan uzaklaşıyor. Çevrede yine bir olağanüstülük gözlenmiyor. Kabataş iskelesinin güvenlik görevlileri de normal işlerine devam ediyor. Yaklaşık 10 dakika bekleyen D.’nin saat 19.58’de eşi geliyor ve bir dakika sonra ikisi birlikte yolun karşısına geçiyorlar ve kameranın görüş açısından çıkıyorlar.”
***
Büyük olasılıkla genç kadın mitomaninin pençesine düşmüş bir hastadır. Ona öfkelenmek de, kızmak da yersizdir. Yapacağımız tek şey yakınlarını, hastanın derhal tedavi altına alınması konusunda uyarmaktır. Psikiyatrlar ve psikologlar, hastanın yalanları arasında yer alan “üstleri çıplak, başları siyah bandanalı erkekler” ve fetişist bir parafili olan “üzerine işeme” (ürofili) fiillerinin kurgudaki yeri üzerine hiç kuşkusuz bir görüş oluşturacaklardır.
Başbakan ise birçok olayda olduğu gibi bu olayda da topa zamansız girmiş, ofsaytta kalmıştır.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Saadet'te yeni genel başkan belli oldu
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- İstanbul'da aile katliamı
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- 'Bu işin şakası yok, herkes ayağını denk alsın'
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- CHP'li vekilden Masterchef Sergen'e tepki