Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sakın erteleme!

08 Kasım 2015 Pazar

Sevgili,
Günlük yaşamım, artık savaş filmlerinin saldırı sahnelerini çağrıştırıyor. Hani askerler elde tüfek, siperlerden fırlayıp saldırıya geçerler ve koşarken bir de bakarlar ki sağlarında, sollarında, önlerinde, arkalarında arkadaşları, kardeşleri, yoldaşları sapır sapır dökülüyorlar.
Ben de her sabah bir mekânı maluma doğru giderken bakıyorum ki, sağımda, solumda, önümde, arkamda pat diye birileri düşüveriyor.
Daha onu hazmetmeye çalışırken bir gün sonra biri daha...
Son olarak da Üstün Akmen gitti.
Cenazesinde bulunmaya hazırlanırken apar topar hastaneye koşmak durumunda kalıp orada da olamadım.
Üstün Akmen ile hemen hemen aynı kuşağın, (ben yine de ondan dört yaş büyüğüm) gençlik yıllarımızda aynı semtin çocuklarıyız da, tanışıklığımız 1998 yılına rastlar. Yedi yıl ayrılıktan sonra Cumhuriyet’e dönüşümde Üstün Akmen’i gazetenin müessese müdürü olarak buldum.
Klasik bir yönetici olmaktan çok yazın, sanat ve gönül adamıydı.

***

Nice yaşanmışlıklardan süzülüp gelmiş, hayatı müzik, sanat, tiyatro, sohbet dolu Üstün Akmen ile çabuk kaynaştık. Sık sık buluşan yakın dostlardan çok, seyrek de görüşseler hani buluştuklarında, hiçbir şey olmamış gibi, kaldıkları yerden devam edenler sınıfından olduk.
Üstün Akmen bir noktada Cumhuriyet ile yolunu ayırdı. Bizim dostluğumuz devam etti.
Son olarak, geçen yaz Çeşme’de karşılıklı rakı içtik. Görüşmek üzere ayrıldık. Sureta bir vaat değildi, “buluşalım” sözü. Hep bir telefon edip de görüşsek diye düşünüyordum. Ama bir türlü olmuyordu.
Nasıl olsa kapı gibi Üstün Akmen oradaydı, görüşürdük. Oysa böyle düşünmenin ne büyük bir hata olduğunu yaşayarak öğrenmiştim. Gençliğimde Sabahattin Eyüboğlu ile tanışmak isterdim. Bir gün ölümünü haber alınca şok geçirdim. Hep İlhan Abi’ye (Selçuk) söyleyecektim de beni götürecekti. Ama ikimiz de gideriz diye diye, bir gün gördük ki gidememişiz. Ve hayranı olduğum bu insan elimi uzatsam tutacak kadar yakınımdayken yok olup gitmişti.
Yaşamı ertelememek gerektiğini o gün yaşayarak öğrenmiştim.
Hem sevgi, hem de saygı duyduğum Üstün Akmen ile bir sofrada oturup sohbet etmek yakın zamana kadar gerçekleşmesi mümkün bir keyifti.
Şimdi ise imkânsız.
Çünkü, yaşamı erteleye erteleye, bir kez daha kaçırdım elimden.
Artık yaşamımın bundan sonraki bölümünde ne kalmışsa asla ertelememeye azmettim. Bunu da ne kadar gerçekleştirebilirsem Üstün Akmen’e borçlu olacağım.

***

Üstün Akmen’e dostum, Ahmet Kadri Ergin’in dizeleriyle veda ediyorum.

Sonra Doktor
ömrümü doktora götürdüm bugün

ilkbaharınızdan başlayalım dedi
azalmış yeşillikleriniz ama
koşuyor genede özlemleriniz
çocukluğunuzun parklarında
yazlarınıza bakalım birde
ellerinizin ateşi yüksek aldırmayın
serinlikle geçiyor geceleriniz
iki güzel erkek gözü
yutmuş sevdaları
çok uzaklarda çakıyor şimdi ışıklar
uzun yorgun kışlarınızın
önsözü gibi sonbaharlarınız
hazanlar acılarla karışmış
artık bembeyaz huzurlar
sessiz hayallerle arkadaş
geçmiş zamanlara kavuşacaksınız
sonra dedim korktuk ikimizde
ömrümü doktora götürdüm bugün  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları