Hikmet Çetinkaya

Sivrisinek...

12 Şubat 2014 Çarşamba

Gün gün temel hak ve özgürlükler ayaklar altına alınırken, medyaya yön verilirken “demokrasi paketi” kandırmacasına inanacak mıyız?
Sınır tanımaz bir güç kullanımı, biber gazı, basınçlı su...
Yaralanan insanlar!
Korku sarmalı!
Hangi çağda yaşıyoruz Tanrı aşkına söyleyin!
Geride kalan yıllara bakıyorum...
Ölümler, acılar, hüzünler!
Öldürülen gençler, bombalar, tuzaklar, kıyımlar...
Ülke “yolsuzluk, çete, hükümete darbe” iddialarıyla çalkalanırken, diktatöryal güç kendini gösteriyor; eski ortaklarını “paralel yapı”, “devlet içinde devlet” olarak suçluyor...
Sanki Türkiye’de yolsuzluk, rüşvet yok...
Yolsuzluk neymiş?
Devletin kasasından para çalmakmış...

***

Eee, cancağızım daha başka...
Kutulardan çıkan milyonlarca liralık döviz, para nedir peki?
Şey yani nasıl anlatsam, size El Cezire televizyonu...
Dur bakalım, biraz düşüneyim... Tamam tamam, buldum...
O mangırlar devletin kasasından çalınmamış...
Araştırdım, ortaya çıktı...
Ben bakanlarıma güvenirim...
Güvenmesem bakan yapar mıyım!
O çocuklar var ya o çocuklar...
Arkadaşlarımın çocukları... Bana güvenin, devletin kasasından çalınmamış o paralar.
Alınmamış, diyorsa “Sultan”ım alınmamıştır, o kadar...
Fazla soru sorulmaz.
Efendim, kurulu düzenin çarkları emperyal sömürüyle birlikte yürütülür...
Yolsuzluk ve rüşvet dünyanın her ülkesinde görülür.
Bu gerçekler ortaya çıktığı zaman, demokratik düzenin gereği yapılır!
Başbakanlar, bakanlar hukuka karşı duramaz...
Yargı şakır şakır işler...

***

Sandıktan çıkan güçlü, 12. yılına basmış bir siyasal iktidar, günümüzde piyasalar düzenine, emperyal sistemin boyunduruğuna girer.
Sermaye, dünyanın her ülkesinde kendi çıkarlarının kutsalı olur.
O nedenle elmalar, armutlar aynı torbaya doldurulup kimi zaman askeri kimi zaman sivil baskıcıdiktatoryal düzeni kurar..
Emekçilerin sendikal hak ve özgürlükleri ellerinden alınır; çokuluslu şirketler o gelişmekte olan ülkelerin dağlarını, ovalarını, koylarını, büklerini eline geçirir.
İşin doğasıdır bu!
Bir gazeteyi, vakfı, kurumu ele geçirmek için çabalar...
İster sağ, ister muhafazakâr, ister kendisini sosyal demokrat sanan partiler iktidarda olsun, fark etmez...
Bu acıyı geçmişte Ecevit de yaşamıştır, Demirel, Erbakan ve Turgut Özal’ın kurduğu ANAP da...
İnsan hakları, hukuk devleti, laik düzen bir yıldız gibi kayıp gitmiştir...
Tarikat şeyhleri bu düzenden yararlanmış, hukukun çiğnendiği yerde devletin en duyarlı birimlerinde örgütlenmiştir.
Bu yüzden kimse kimseyi şikâyet etmesin...
Hele hele “paralel yapı”, “devlet içinde devlet” falan demesin.
Sermayenin, emperyal düzenin dini-imanı yoktur; o güçler kendi çıkarları için vardır; bu onların vazgeçilmezidir.
Bu köşede, insan olmayı, hukukun dilini anlamayı, demokrasi ve özgürlükleri bir yaşam biçimi olarak görmenin gerekliliğini sürekli vurgulamamın nedeni bu!

***

Kirli çıkar ilişkisinin bataklığına saplananlar buradan kendilerini geçmişte de kurtaramadılar, bugün de kurtaramayacaklar...
Er ya da geç bu olacak!
Bu bataklıkta darbeciler, çeteciler yatıyor...
Tıpkı sivrisinekler gibi bataklığı severler ve oralarda ürerler.
Yolsuzluk bunların en önemli besin kaynağıdır...
Bu düzen büyür, obezleşir!
Siyasal İslamın değerleri, cemaat, aşiret, ahbap, din, ırk ilişkileri, inançlar bataklığının büyümesine, sivrisineklerin çoğalmasına neden olur...
Önceliğimiz insan hakları, evrensel hukuk, yargının bağımsızlığı, adalette eşitlik, demokrasi, özgürlük ve çağdaş bir anayasa...
Tüm saydıklarım gerçekleşmezse eğer...
Vallahi sonucuna hep birlikte katlanırız!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları