Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Garip seçim

24 Ekim 2015 Cumartesi

1 Kasım seçimlerinin kampanyası İkinci Dünya Savaşı’nın başında, 3 Eylül 1939 ile 10 Mayıs 1940 arasında geçen, “garip savaş” diye adlandırılan 8 aylık dönemi andırıyor.
3 Eylül 1939’da, Fransa ve İngiltere’nin, Polonya’yı işgal eden Almanya’ya savaş ilan etmesiyle 2. Dünya Savaşı resmen başlar. Ama taraflar kendi savunma hatlarının gerisine çektikleri kuvvetlerini birbirleri üzerine sevk etmezler ve garip bir dönem yaşanır; savaşsa ilan edilmiştir ve resmen vardır, ama çatışma yoktur, cephelerde sükûnet içinde bir bekleyiş hüküm sürer... Bu savaş içindeki savaşmama hali, 10 Mayıs 1940 Alman saldırısına kadar gidecektir.
1 Kasım seçimi kampanyası da, tıpkı garip savaş dönemini anımsatıyor.
Seçimse, 8 gün içinde yapılacak, ama ne bir coşku, ne devasa mitingler... Etrafta bir sükûnet, bir hareketsizlik... Sanki sokaklar ve meydanlar normalden de daha tenhaymış gibi.
Geçenlerde, televizyonda Başbakan’ın bir mitingini yayımlıyorlardı görmeye değer.
Bir an önce bitse de gitsek havasında kerhen konuşuyor gibiydi Davutoğlu. Ne onda bir heyecan ne alanlardakilerde bir coşku...
Oysa sorun şöyle bir çevrenize, çoğu kişi size aynı şeyi söyleyecek:
- Bu defa, bu seçim yaşamsal.

***

Türkiye’nin ilk özgür ve dürüst seçimi olan 14 Mayıs 1950 seçiminde 10 yaşındaydım. Hayal meyal de olsa hatırlıyorum. Bu 65 yıl içinde, ilaç için bir tane bile yaşamsal olmayan bir seçim bilmiyorum.
Her defasında, her seçim bir ölüm kalım meselesi olmuştur. Aynı zaman zarfında, birçok demokratik ülkede yapılan seçimlerin çoğunluğu ise hep alelade seçimler olmuştur.
Bu seçimleri yaşadıktan sonra şu sonuca vardım:
Türkiye’de ne zaman yaşamsal olmayan alelade bir seçim yapılırsa ülkeye o zaman gerçekten demokrasi gelmiş olacaktır.
Tabii buna seçim güvenliği ile ilgili kuşkuları da eklemek gerekiyor.
Bizde, genellikle her seçimde, sandıkta hile gündeme gelir ve oylamadan sonra da kuşkular ve iddialar sürer gider. Yapılan kamuoyu yoklamaları da, seçmenin yarısından fazlasının 1 Kasım seçimlerinin de dürüst olmayacağı görüşünde olduğunu ortaya koyuyor.
Sandık güvenliği konusunda bu kadar yoğun kuşku hiçbir demokraside yok oysa.
Öyle ise buradan ikinci çıkarımımıza geçebiliriz:
Türkiye’ye demokrasi sandık güvenliği üstündeki büyük şaibe ortadan kalktığında gelmiş olacaktır.

***

7 Haziran gibi 1 Kasım seçimlerinin de yaşamsal olması, hayat memat meselesi haline gelmesinin baş nedeninin, “şu adamdan bir kurtulsak” takıntısı olduğunu yadsımak, “mutlak kurtulunması gereken” bu adamın Tayyip Erdoğan olduğunu görmemek mümkün mü?
65 yıldır bu hep böyleydi. Ve 65 yıl boyunca, hep bir adamdan kurtulmaya uğraştık.
Kâh kurtulduk, kâh kurtulmadık.
Yıllar boyu şundan bir kurtulsak dediğimiz adamlar değişti, tutkumuz değişmedi.
Oysa demokrasilerde, insanlar şundan bundan kurtularak değil, yeni politikalar uygulayarak sorunların çözüleceğine inanırlar, otoriter totaliter sistemlerde hep “kim” sorusu sorulurken demokrasilerde “nasıl” sorusu sorulur.
Buradan da, üçüncü çıkarımımızı yapabiliriz:
“Şundan bir kurtulsak!” tutkusundan kurtulmadan, azgelişmiş demokrasi çukurunda debelenmekten kurtulamayız.
Bakalım, 1 Kasım’da neden kurtulup neden kurtulamayacağız?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları