Hikmet Çetinkaya

Tarih kanla yazılmaz...

14 Ekim 2015 Çarşamba

Kimi 9 yaşındaydı, kimi 16, 18, 21, 30, kimi 67’ydi...
Paramparça olmuş bedenleriyle yerde yatıyorlardı...
Aksaray’da valiydi, İstanbul’a Emniyet Müdürü olmuş, ilk açıklamasında şöyle demişti:
“İnşallah polisliği İstanbul’da öğreneceğim!”
Bir de baktık müdür bey, geçici hükümete dışarıdan İçişleri Bakanı olarak atandı.
Demek ki polis örgütünü iyi tanımıştı...
Memleket zaten toz duman olmuş, Güneydoğu’da PKK terörü bombalı tuzaklarla, uçaksavarlarla, silahlarla askerimizin, polisimizin canını almaya başlamıştı...
Şehit cenazeleri, ağlayan analar, babalar, kadınlar, çocuklar...
Sağduyunun yerini öfke, kin, intikam almış, kardeşlik unutulmuştu...
Saray, erken seçimde diretiyordu...
Meclis’te üç parti bir türlü bir araya gelmediğinden, Devlet Bahçeli HDP’nin 6 milyon oyunu “yok” saydığından, yüzde 60’lık çoğunluk bir türlü bir araya gelemedi, bir yıl öncesinin “çatı adayı”na CHP’nin inadı bizi acı ama gerçek bugünlere getirdi.
Acılıyız, öfkeliyiz!
İçim, içimiz yanıyor, karmaşık duygular, duygusuzluklar, kin, nefret dalgası sürüyor...
Yüz insan ölüyor, çocuk, genç, yaşlı, kadın...
Kimi öğrenci, kimi yerel siyasetçi, kimi milletvekili adayı, işçi...
Durum böyleyken bakan bey şöyle diyor:
“Güvenlik zafiyeti yoktur. Miting yeri Sıhhiye, toplanma yeri Ankara Garı’ydı... Biz güvenliği Sıhhiye’de almıştık...”

***

15-20 yıl öncesi derin, baskıcı devletten, hak ve hukuktan, faili meçhullerden söz edenler, şimdilerde ne diyorlar:
“Terör dünyanın en gelişmiş ülkelerinde de oluyor ama orada devlet suçlanmıyor...”
Oralarda devlet terörle mücadele ediyor...
Oralarda ne havuz ne de Saray medyası var!
Oralarda toplumu ötekileştirme, 6 milyon oy almış bir partiyi yok sayma” diye bir şey yok!
Oralarda bir bakan, anayasa hukukçusu, siyasetçi, gazeteci, hasım olarak bellediği seçilmişleri, muhalif gazetecileri şöyle suçlamıyor:
“Biz bu filmi Diyarbakır’da görmüştük... Oylarını artırsınlar diye bir eylem yapmışlardı... Galiba Ankara’da bir eylem öncesi ölenler olmuş... Allah rahmet eylesin, toprağı bol olsun...”
20 yaşındaki evlatlarımızı vatana feda ederken, kendi oğullarına bedelli askerlik yaptırıyor bu beyler...
Nefreti, kini, ayrışmayı kendileri körüklüyor...
Sanki yanan kömür ateşi ülkenin dört bir yanında...
Acının ateşi acının!
Baskı, dışlama...
Vicdanları kör, yürekleri manda gönünden!
Aktı işte oluk oluk kan!
Gitti canlar!
Kör teröre karşı, vicdansızlara karşı toplum sinmiyor yine...
Sinmeyecek!

***

Başkalarının çocukları ölsün, onların çocukları gemicikler alsın, kasalar, kasacıklar...
, dost, hısım, akraba, yandaş dağları, ovaları, koyları, bükleri yağmalasın...
Ezilenler, sömürülenler anasını da alıp gitsin, babasını da...
Ölsün!
Yaşı 7, 15, 20, 30, 50, 60...
Hiç fark etmez!
Yeter ki onlar yaşasın, onlar malı götürsün...
Vatan sağ olsun!
Polisine, askerine lojman yapma, savcını, yargıcını güven altına alma...
Onları da öldürsün kör terör...
En korunaklı Çağlayan Adliye Sarayı’nı bassınlar...
Öldürsünler yargıcı...
Memlekette bomba yelekleri satılsın, caniler aramızda dolaşsın... İnsanlarımız “barış” istedikleri için öldürülsün...
Muhalif bir avuç gazeteciyi sinek, böcek sanıp ezsin onlar.
Onlara kimse dokunmasın!
Temel hak ve özgürlükler sıfırlansın efendiler sıfırlansın!
Onlar yaşasın, bizlerin canı yansın...
Halkın egemenliğine gelince, buna onlar karar versin...
Çünkü onlara göre halkın egemenliğinin yolu AKP’den geçer!
Öyle sansınlar!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları