Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Hangi çizgi?

05 Ekim 2015 Pazartesi

Son kitabı “Kemalizm ve Sosyalizm” ile Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana soldaki gelişmeleri irdeleyen Mehdi Bektaş, 1 Kasım seçimlerinde, İttihat ve Terakki’nin bağımsızlıkçı, halkçı çizgisiyle, Hürriyet ve İtilaf’ın ümmetçi, işbirlikçi çizgisinin bir kez daha karşı karşıya geleceği ve tarihin yineleneceği kanısında.
Bektaş, soldan da sağdan da genelde İttihat ve Terakki çizgisinin hedefe konduğunu, Hürriyet ve İtilaf çizgisine ise laf eden çıkmadığını dile getirip diyor ki:
“Ülkedeki gerçek sorunun Hürriyet ve İtilaf çizgisi olduğu, tüm sorunların bu çizginin emperyalizmle olan işbirliğinden kaynaklandığı kuşkusuzdur.
Bu çizgi, DP, AP, ANAP, DYP, AKP ve 12 Mart, 12 Eylül ara rejimleriyle sürmüştür ve sürmektedir. Bu partilerin yer aldığı koalisyonlar, ya bu çizginin sürdürücüsü ya da geçici erteleyicisidir. Bu partilerin liderleri ABD ile görüşmeden, çeşitli konularda mutabakata varmadan ayakta duramıyorlar, sıkıştıkça bir bahane yaratıp görüşmek için koşuyorlar!
Bizler, ülkenin bağımsızlığını, halkın mutluluğunu, halkların kardeşliğini, emeğin iktidarını isteyenler, bilimi esas alan, özgürlükçü, eşitlikçi, devrimci, laik, demokratik bir hukuk devleti için mücadele edenler, nerede durduğumuzu bilmek, buna uygun davranmak durumundayız. Çünkü geçmişi bilmeden bugünü anlamak, geleceği kurmak olanaksızdır.”

Anket sonucu
KONDA, geçen hafta eylül ayı anketini açıklamıştı.
Buna göre AKP yüzde 41.7, CHP yüzde 24.8, MHP yüzde 16.4, HDP yüzde 12.3, diğer partiler de 4.9 oranında gözüküyorlar.
CHP’lilerden duyduk: KONDA’nın araştırmasının kamuoyuna açıklanmayan bir sonucuna göre seçmenler, CHP’nin şimdiki yönetimine tam güven duyamıyorlarmış. Yeni bir yönetim gelmesi durumunda CHP’ye oy vereceğini söyleyenlerin oranı yüzde 30’lara ulaşıyormuş.

Hakkâri’ye barış gelmiş!
Hakkâri bölgesi, PKK saldırıları ve çok sayıda şehidin ardından güvenlik açısından yeniden gündeme oturdu.
Çetin tepeler, dağlar ve derin vadilerden oluşan bölge için güvenlik güçleri, “Burayı ütülesiniz, bir Türkiye daha çıkarırsanız” tanımını yapıyorlar.
Başbakan Davutoğlu, her ne kadar “Bölgeye egemen olduk” dese de durum tam tersi.
Hakkâri’nin, özellikle de Dağlıca ile İran sınırı arasındaki yaklaşık 80 kilometrelik bölgesi, neredeyse tümüyle PKK’nin denetimi altında. Hakkâri kırsalındaki hemen hemen bütün devlet yolları için de aynı durum geçerli.
Yakın geçmişte, bölgede TSK’nin ciddi kayıplar verdiği biliniyor. Örneğin, şehitler ile anılan Aktütün Karakolu burada. Yine aynı alanda biri Skorsky, diğer ikisi Cobra olmak üzere üç helikopter yitirilmiş.
PKK’nin Türkiye’ye sızma yolu olan yöreye ancak bir ay önce Bolu ve Kayseri komando tugaylarından askerler konuşlandırılmış.
Niçin bir ay önce? Çünkü, daha önce, Saray’ın ve AKP’nin “barış süreci” dedikleri şey geçerliydi.
Hani Saray’daki, “Bizi kandırmışlar. Çözüm sürecinde silah stoklamışlar” dedi ya, Hakkâri bölgesi için o gelişme şöyle yaşanmış:
İki yıldır Dağlıca bölgesine havadan ikmal yapılamamış. Çözüm ya da barış süreci dedikleri şey sırasında, bölgenin hâkim tepelerine PKK, Doçka uçaksavar mevzileri bile yerleştirmiş. Askeri birlikler bırakın operasyonu, bilgi toplama faaliyeti bile gerçekleştirememiş. Halen de bağımsız operasyon yapma yetkileri bulunmuyor zaten.
Hakkâri’deki genel manzara bu. Ancak, iktidardakilere bakarsanız, PKK yok edilmiş durumda!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları