Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İktidarın Büyük Taarruzu

06 Şubat 2014 Perşembe

Başbakan Berlin’de kendisini dinleyenlere diyor ki, “Binlerce kilometrelik duble yol yaptık, eğer yolsuzluk olsaydı bu ülkede bunları yapabilir miydik?.. Öğrenciler 50 lira alıyordu yardım parası olarak, bunu şimdi 500’er liraya çıkarttıksa bu ülkede yolsuzluk olabilir mi?..”
Dinleyenlerden de böğürtü şeklinde olmaaaaz sözleri yükseliyor. Gözlerinizi faltaşı gibi açmayın. Siyasi demagojinin vardığı nokta budur... Önemli olan, bu ipe sapa gelmezliğin geniş bir destekçi kitlesinin bulunmasıdır. Bu kitle, ne söylenirse söylensin, destekleyecek, onaylayacaktır, bu nedenle oradadır. O kitle var olduğu ve ortalıktan azalmadığı sürece, demagojinin daha dip çukurlarda seyredeceğini göreceğiz.
Halbuki, orada, “duble yollar, ihaleler yaptığınız için aynı zamanda yolsuzluk yapılıyor... Para harcamasanız, ortada yolsuzluk da olmaz” sesi duyulsa, geri tepecek demagoji. Yolsuzluk esas olarak siyasetin finansmanında kullanılıyor...
İşte Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı, internette dolaşan ses kayıtları ve savcılık iddiaları... Sabah-atv alışları-satışları büyük bir olaydır ve yolsuzluğun nasıl yapıldığının örnek ve yöntemlerinden biridir. Olay, iktidar yandaşının bu gazete tekelini satın alması için devlet bankasından kendisine kredi aç(tır)ılmasıyla başlıyor. Bu siyasi kredidir! 2007 sonunda satış gerçekleştiğine göre, demek ki 6 yıl sonra, görev veya hizmet zamanının dolduğuna karar veren patron, medyadan çıkmak istiyor... Ama gerekli alıcıyı bulamıyor.. Tabii, 1.1 milyara almıştı. Zararına satacak hali yok...
İşte bu noktada iktidar devreye giriyor. Beslediği sürü sepet işadamından bazılarını (7 tane) çağırıyor; atın şurada 100-150’şer milyon bakalım, bu medyayı satın alacaksınız. Tabii en güvenilir yol da yüz milyarı aşan ihalelerle beslediği işadamlarıdır.
İşte tipik bir siyasetin finansmanına yönelik yolsuzluk durumu: Siyasetçinin, iktidarını devam ettirecek koşulları (medya destekçiliği) sağlamak için, işadamlarıyla girdiği besleyeyim-besle olayı. Bunun finansmanını cebinden veya parti kasasından yapsa yolsuzluğa girmeyecek. Ama kamu kaynaklarını kullandığı için yolsuzluktur.
Kılıçdaroğlu, salı günü Meclis’te, bu “çanağı” yönetenin Binali Yıldırım olduğunu söyledi. “Haksız ekonomik çıkar sağlamak amacı ile kurulan örgütün dördüncü grubu olarak saptanan grubun lideri”, meğer Yıldırım hakkında da fezleke düzenlenmiş!
Medyayı denetime, Büyük Usta’nın büyük önem verdiğini biliyoruz. Öyle ki taaa Fas’tan, televizyonlarda hangi görüntü ve altyazıların geçeceği konusunda talimat vermecesine!.. Ülkede, özgür bir ekonomi ilişkileri yok. İş yapacaksınız, devletten en basitinden bir onay almak zorundasınız. İpler siyasetin elinde, medyanız varsa, oradan destek çıkmaya zorlanacaksınız.. Medyanız yoksa, ortaya konan çanağa para atmaya ve istemediğiniz bir işe zorlanacaksınız…

***

Ben, bu iktidardan en çok nefret eden kesimler arasında, medyası olan işadamlarının bulunduğuna inanmaya başladım. Normal olarak medyayı gazeteciler yönetir, saikleri de en iyi gazeteciliği yapmaktır. Ama düşünün ki tepenizde bir iktidar, ne yapıp yapmayacağınızı dikte ediyor… Bu çekilir bir şey değildir. Doğal işleyen bir ekonomi, hukuk, normal devlet işleyişi yok…
Her şey çığırından çıkmış yıllardır. İşte Türkiye’nin en büyük rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasında, yargı devreden çıkarılmış; siyaset açık ve seçik yargıyı yönetiyor. 4 bakan hakkında gönderilen fezleke berhava ediliyor. Meclis’in başı ile bakanlık arasında uzuuuun bir yolculuktan sonra, savcılığa iade ediliyor. Efendim adres yanlışmış, Meclis’e gönderilmesi gerekirmiş.. Meclis başı da bakanlığa gönderilmeli, oradan bize intikal etmeli diyormuş.
Eh, fezlekeler şimdi en doğru ellere vardı! Bu kez iktidar savcıları, bakacaklar fezlekelerin içeriklerine, vayyyy bakanlarımız hakkında ne saçma sapan iddialarla doldurulmuş diyecekler ve yırtıp atacaklar... Şüphesi olan? Tersi olursa şaşarım!

Yerel seçimden iktidara onaya
Başa gelelim: İktidar, büyük bir harekât başlattı: Yolsuzluğu ve rüşveti savuşturma harekâtı! RTE’nin Berlin’de bunları söylemesi, bu stratejinin bir parçası. İnkâr edeceksin! “Yargı soruşturuyor olayı” büyük bir palavradır, sadece görünüşte öyledir. Yargı örtbas etmeye girişmiştir. Önce bu zemini hazırladılar, sonra saldırıya geçtiler!
Usta, daha önce de bizzat adı çıkmış, istifa etmiş bakanlarını seçim bölgelerine gönderdi, bu stratejinin parçası olarak. Onlar da “rüşvet ve yolsuzluk mu, hâşâaaaaa” diye propagandaya girişti. Hangi yüzle, asla anlayamam.
Tabii yine bu stratejinin parçası olarak, Rizeli E. Bayraktar, ikna edilmiş bir şekilde özürler diyerek Usta’sına biatlarını dile getirdi. Tabii, neler döndü, bilmiyoruz!
Kurulan tezgâhın en önemli parçası şudur: İktidar partisi ülke çapında makinesini harekete geçirdi, ev ev dolaşarak böyle bir şeyin gerçek olmadığını, Usta’nın iktidarını yıkmak için uydurulan yalan dolan olduğunu anlatıyorlar.
Adamlar gerçeği yalana döndürmek için seçmen tabanında çalışıyor...
Muhalefet ise üst yapıdan bağırıp çağırıyor...
Yeni bir strateji gerek, sokak sokak, esnaf esnaf, mahalle mahalle, tek, iki, üç sayfalık açık seçik yazılar...
RTE, yerel seçim düzleminden iktidara siyasi onay seçimine dönüştürüyor.
Geçen yerel seçimlerin oy ortalaması olan yüzde 38’i aşarsa, muhalefetin sırtını yere yapıştırma hesapları kuruyor.
Hey muhalefet! Nasılsın!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları