Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Şaşkınlık

12 Ekim 2013 Cumartesi

Şaşkınlık

Başkanlığını Özden Toker’in
yaptığı İnönü Vakfı, Sabancı
Üniversitesi ile ortaklaşa
“Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanı
ve Lozan Antlaşması’nın 90.
yıldönümü”
nedeniyle bir
sempozyum düzenledi. Toker,
sempozyumu Abdullah Gül’ün
bir “açılış konuşması yaparak
onurlandıracağı”
nı da duyurdu.
Yani, her fırsatta İsmet
Paşa
’nın uygulamalarını
yerin dibine batırmayı,
kişiliğini karalamayı, imzasını
attığı Lozan ile kurulmuş
Cumhuriyet’in sonunu
getirmeyi görev edinmiş bir
siyasi hareketin Çankaya’ya
gönderdiği bir isime çağrı
yapılmıştı.
Sempozyumdaki programda
bir başka konuşmacı da dikkat
çekiyordu: “Cumhuriyet yanlış
kuruldu. Başımıza bela olan
ulus devletten kurtuluyoruz”

diyen AKP’nin akil adamı Prof.
Dr. Baskın Oran...
Kimi dostlarımız aradı ve
sempozyuma çağrılanlar
konusundaki şaşkınlıklarını
ilettiler.
Biz onlara hiç
şaşırmamalarını söyledik.
Asıl şaşkın olan onlar değildi
çünkü...
Abdullah Gül, açılışı
“onurlandırdı” mı peki?
Hayır. Bir küçük mesaj
göndermekle yetindi. O, kendi
çizgisinde tutarlıydı çünkü...

O İsim

Ankara Üniversitesi’nin açılış
konuşmasını bu yıl Prof. Dr.
Zeynep Korkmaz yaptı. Yani, kızlık
soyadı ile Zeynep Dengi.
Açın bakın Pertev Naili Boratav,
Behice Boran ve Niyazi Berkes’in
1948’de Ankara Üniversitesi’nden
uzaklaştırılması ile ilgili davanın
tutanaklarına. Zeynep Dengi, her üç
bilim insanımızı “komünist” olmakla
suçlayan tanıklardan biri. Boratav’ın
savunmasında “yalancı” dediği kişi.
Zeynep Korkmaz’ı daha sonra,
12 Eylül’de Atatürk’ün Türk
Dil Kurumu’nun kapatılarak bir
devlet dairesine çevrilmesi
operasyonunda da gördük.
Dönemin cuntacısı Kenan
Evren’
e özel konferanslar
verip Türk Dil Kurumu’nun
işlevsizleştirilmesine önayak
olmuştu.
Zeynep Korkmaz’a üniversite
açılış konuşması sırasında eşlik
eden DTCF Dekanı Prof. Dr.
Abdulkadir Gürer’e bir soru:
Fakültenizin saygın bir bilim dalı
olan antropolojiyi Recep Tayyip
Erdoğan
“ırkçılık”la suçlarken
neredeydiniz?

Kılıf

Siyaset bu. Minareyi
kılıfına uyduracaksın.
PKK ile her türlü
ödünlü pazarlığı “Artık
şehit vermeyeceğiz”
diye
açıklayacak, ardından
tezkere çıkaracaksın.
Suriye ile savaşmak için...

Atatürk Davası

Alpaslan Işıklı sağlığında,
avukatı İsmail Sami Çakmak
aracılığıyla, hazırladıkları
iddianamede “Atatürk’ün dahi
Ergenekon’un tarikatvari ve
dini yapısı içinde olduğu ancak
henüz zamanı gelmediğinden
açıklanmaması gerektiği”
ni
belirterek Atatürk’ü terörist
gibi gösterdikleri gerekçesiyle
Ergenekon savcıları hakkında
dava açmıştı.
Dava açılınca, AKP apar
topar, savcıları tazminat
sorumluluğu yönünden
koruma altına alan bir yasa
değişikliği yapmıştı.
İsmail Sami Çakmak,
Yargıtay’a yaptığı son başvuruda, savcıların
yargı değil, yürütme organının parçası
olduğunu savunarak; savcıları tazminat
davalarından koruyan yasanın; anayasanın
yargı yetkisi, yargılanma hakkı
ve eşitlik maddelerine aykırı
olduğunu ileri sürdü. Çakmak,
aynı yasanın Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’ne aykırılığını dile
getirdiği dilekçesinde, Yargıtay
içtihatlarına da değindi:
“Atatürk’ün hatırasına yönelik
saldırılar, Türk milletinin her
bireyine yönelik eylemler
niteliğindedir. Çünkü, Atatürk’ün
hatırasına yönelik saldırılar,
Atatürk’ün şahsına değil,
kurucusu olduğu Türkiye
Cumhuriyeti’ne ve kurduğu
devrimlere (bir değerler
sistemine) hakaret olarak
değerlendirilmektedir.”

Türküm demek ayıp, Atatürk terörist,
bayrak bez parçası, yurt desen izale-i şüyulu
arsa.
Bakalım nereye varacağız...

Boşuna Değil

Balyoz Davası mahkûmiyetlerinin ardındaki
derin anlamı algılamak
isteyenlere:
PKK ile müzakere, türbanın
kamuya yayılması, etnik dilde
eğitim... Hepsi ama hepsi
şu anda yürürlükteki
anayasaya aykırı.
Yapan kim? Anayasaya aykırı
eylemlerin odağında olduğu
Anayasa Mahkemesi’nce
karara bağlanmış AKP.
Türkiye Cumhuriyeti’ne balyoz
vurabilmenin yolu, tüm kurumlara
olduğu gibi TSK’ye de
balyoz vurmaktan geçiyordu.
Vurdular...

Neden Olmasın

MHP’den Beypazarı
Belediye başkanı
seçildikten sonra geçen
dönem yine MHP’den
Ankara Anakent Belediye
Başkanlığı’na adaylığını
koyan Mansur Yavaş’ın
adı yine CHP kulislerinde
aday olarak konuşulmaya
başlanmış.
Oysa biz duyduk ki,
Mansur Yavaş, MHP’den
aday gösterilmeyince bir
anket yaptırmış. Yerel
seçimlere AKP’den girerse
yüzde 40, MHP’den
girerse yüzde 38,
CHP’den girerse yüzde
36 oy alacağını belirlemiş
ve kendi gücünü görmek
üzere bağımsız aday
olmaya niyetliymiş.
Dışarıdan isimleri kırpıp
kırpıp Melih Gökçek’in
karşısına koymak yerine,
CHP, kendi örgüt gücüne
dayalı adaylar üzerinde
duramaz mı?
Örneğin, eski Ankara
il başkanı ve milletvekili
Hakkı Süha Okay
gibi, yine eski Ankara
il başkanı, bugün de
Anakent Belediye Meclis
Grup Başkanı olan Yaşar
Çatak
gibi...
Geçmişte Ali Dinçer,
gencecik bir Ankara il
başkanı olarak aday
olmuş, çakı gibi de
belediye başkanlığı
yapmıştı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Dişli ile Dişsiz 21 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları