Pınar Öğünç

Yetsin artık, n’olur yaz

16 Eylül 2015 Çarşamba

İki kadın oturuyor yan yana. İki-üç hafta arayla aynı yaşlarda çocuklarını Kırımkaya Mezarlığı'na yirmi metre arayla gömen kadınlar... Erzurum'un merkezine 200 km uzaklıktaki Karaçoban, Kırımkaya'dayız. 22 yaşındaki Recep Beycur, 19 Ağustos'ta PKK'nin Siirt'te düzenlediği bombalı saldırıda ölen sekiz erden biriydi. Ondan bir yaş büyük PKK'li Rıdvan İpek, 4 Eylül'de Tunceli'de bir karakol saldırısı sırasında çatışmada öldü. Recep ile Rıdvan teyze çocukları olmanın ötesinde, İstanbul'da altı-yedi yıl aynı atölyelerde kot zımparalama işinde çalışan, aynı evde kalıp hayatta her şeylerini paylaşan iki dosttu. Rıdvan, Ekim 2012'de PKK'ye katılma kararı almıştı. Recep, PKK saldırısında öldüğünde yedi aylık askerdi.

“Bugün olsa askere yollamazdım”

Erkeklerin toplandığı taziye evinden çıkıp kadınların taziye çadırına yürüyoruz. Annesi Adul İpek, Rıdvan yerine Rezan demeyi tercih ediyor. Rezan, Rıdvan'ın örgüte katıldıktan sonra kullandığı isim; “yol gösterici” demekmiş.

Asker Recep'in annesi Seyran Beycur'un söylediklerini, aynı zamanda akrabası da olan Rıdvan'ın annesi çeviriyor Türkçe'ye. Bilmiyorum Adul Hanım kaç kez aynı cümleyi kurdu, kaç tembihte bulundu. “Yaz, duyur dediklerimi” diyordu. “Polis anneleri, asker anneleri duysun beni. Bak biz yan yanayız. Onlar da ses etsin artık. Çocuklarımız boşa ölmesin. Bu çocuklar vesile olsun, bir araya gelelim, Meclis'e gidelim. Yetsin artık, n'olur yaz.”

Seyran Beycur, “Hani Erdoğan analar ağlamayacak diyordu. Ben oğlumu askere yolladım, savaşa değil” diye yanıyor. Düzenlenen resmi şehit cenazesini hatırlamıyor bile acısından. O zaman daha Rıdvan hayatta; Adul İpek de o törende. 4 Eylül'de onun oğlu da çatışmada ölecek. Cenazesi Malatya'da morgda bir hafta bekletilip aynı mezarlığa gömülecek.

“Şimdi 400 vekil istiyor. Ben nereden bulayım ona vekil. Vekil için savaş çıkardı Erdoğan. Bizi taş mı doğurdu, kuş mu? Hepimizi insan doğurdu. Bunu anlasınlar. Yeter, herkes görsün bu savaşın neden çıktığını...” Cümlelerini birbiri ardına diziyor, sayıklar gibi, ağıt yakar gibi konuşuyor Adul İpek. Recep'in annesi Seyran Hanım “Bugün olsa oğlumu askere yollamazdım. O istese bile salmazdım” diyor. Şu an için tam rakam veriyorlar: “Köyün gençlerinden 50'si asker, 12'si gerilla”.

Erdoğan'a büyük öfke

Karaçoban, 7 Haziran'da HDP'nin yüzde 90'lara yaklaştığı bir ilçe. AKP yüzde 7'yi bulmamış. Fakat AKP oyları buraya yüzde 37'lerden (2014 Yerel Seçim), yüzde 30'lardan (2011 Genel Seçim) düşmüş durumda. Çatışmasızlık sürecinin sona erişi büyük bir Erdoğan öfkesi doğurmuş. Seçim öncesi Erdoğan'ın elinde Kuran'la mitinglere çıkması ise -daha evvel yaygınlığına kani olduğumuz bir fikirdi- halkta “dini öğretme” şeklinde algılanmış. Öyle ki PKK'li Rıdvan, köydeyken ezan okumuşluğu olan, hatim indirmiş, İstanbul'da gördüğü polis işkencesini paylaştığı Türk imamla arası iyi bir genç. Bu aileler için Kuran'ı böyle kullanmak hakaret demek.

Hele Rıdvan'la Recep'i böyle kaybettikten sonra bugün Kırımkaya'da 80 yaşındaki amcadan 8 yaşındaki çocuğa, kimse Erdoğansız, “saraysız” cümle kurmuyor. Gidişat hakkında herkes farklı düşünüyorsa da, ilk kez bu kadar ilerlemişken çözüm sürecinin bitmesi, belki AKP'nin de öngöremeyeceği sertlikte bir tepki oluşturmuş. Zaten Kürt oylarının AKP'den HDP'ye kaymasıyla, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın dediği gibi “barışın filmini” görecek hale gelmedik mi?

“Barış sürecinin oyuncak olduğunu bilmiyorduk. Kimse silah sevdalısı değil. Dağda aç susuz, kim silahın gölgesinde yaşamak ister. 30 senede bu işi zorla zulümle çözmeye kimsenin gücü yetmedi. Bunu görmüyorlar mı?” diye soruyor baba Ramis İpek. Komşuları Feyzullah Derdiyok araya giriyor: “Kürdüm diyenin evine, dükkânına saldırıyorlar şimdi. Türk halkına darılıyoruz. Savaşın nedeninin halklar değil, devletin politikaları olduğunu artık görsünler”.

Ölüm acısı üzerine bir de dava

Aileler bir de davalarla uğraşıyor şu an. Anlatıyorlar... Recep'in PKK saldırısında öldüğünün haberini vermeye gelen İlçe Jandarma Bölük Komutanı evde sadece annesini bulunca gözleri yaşlı dönmüş, diyememiş. Baba Selahattin Beycur o sırada başka bir taziyede tesadüf. Sonra köyden komşuları veriyor acı haberi. Feryat figan arasında Rıdvan'ın amcası, Recep'in dayısının oğlu Kazım İpek, içinde Erdoğan, saray geçen cümleler kuruyor. “Çocuğumuzu tek parça askere yollamışız, 40 parça gelmiş. Tepki hakkımız” diyor Rıdvan'ın babası Ramis İpek. O sırada orada bulunan askerlerin ifadeleriyle Erdoğan'a hakaretten dava açıldı, tutuklandı, şu an Hınıs Cezaevi'nde Kazım İpek. Dertlerinden onunla ilgilenmeye vakit bulamamışlar.

Bir de Recep'in diğer kuzeni Ömer Bulur var. Recep için düzenlenen resmi törende “Kardeşi kardeşe kırdırıyor. Genç kardeşimi gönderdim, cesedini alıyorum. Sayın Cumhurbaşkanı bunu bilsin. Ben bunu bu yaşa getirene kadar ne çektim biliyor mu? Allah'tan hiç mi korkmuyor?” diye bağırdığından, ‘devlet büyüklerine hakaret’, ‘suç ve suçluyu övme’, ‘askerlikten soğutma’ ve ‘tehdit’ gerekçeleriyle Terörle Mücadele Şubesi’ne ifadeye çağrıldı. Bunları dediğinde daha Rıdvan da ölmemişti. Hükümet medyası gerçek akraba olmadığı, provokasyon yaptığı iddiasıyla Bulur'u hedef gösterdi. O tutuklanmadı ama aldığı tehditler yüzünden Erzurum merkeze inemiyor şu an.

Taziye evinde çok insan asker cenazelerinde şehit yakınlarının gösterdiği tepkilerden söz ediyordu. “Artık insanlar susmuyor” diyorlardı, “ama daha çoğu bağırsın. Çocuklarımız boşuna ölmesin.”

Recep'le Rıdvan'ın babaları, köyden hısım komşuları, bir dolu çocuk, gün batmaya yakın Kırımkaya Mezarlığı'na yürüyoruz birlikte. Yine kopmamış Recep ile Rıdvan. İkisi de çok seviyormuş ya, mezarlıkta otları dalgalandıran rüzgârla içimde arabesk-rap makamından bir şarkı çalıyor. İşten çıkmışlar, bir parktalar belki, rüzgâr böyle esiyor, ikisini birlikte müzik dinlerken düşünmek içimi acıtıyor. Recep'in askerde Rıdvan'ın söyleyip kaydettiği şarkıları dinleyişi, Rıdvan'ın dağdayken Recep'in askerde öldüğünü öğrenişi... Gün batarken şimdi baktıkları ova iyice kızıllaşıyor.

Yazı dizisinin ilk bölümü: İki oğul iki acı



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir tava bir kepçe 19 Nisan 2017

Günün Köşe Yazıları