Yıldızı Parlayandan En Hızlı Çökene

03 Şubat 2014 Pazartesi

AKP hükümeti 12 yıllık sürede iki şeyi çok iyi yaptı ve çok iyi yaptığı bu iki şey de Türkiye’nin çökmesinin temellerini hazırladı:
1) Milleti çok iyi bir tüketici yaptı...
2) Milleti, ekonominin çarklarını da dışarıdan gelen paralarla döndürdü durdu...
10 yıldır dönen dolap bu. Yukarıdaki iki konu için gerekli paralar da yurtdışından “sermaye ithali” ile gerçekleşti. 2012 sonunda, Türkiye’nin toplam dış borcu, ülke olarak 340 milyar dolar. Açıklayan, Umut Oran. Bu rakamın 2013’te 360 milyar dolara yükseldiğini de ekonomistler yazdı. Başbakan kürsülerden söylenip duruyor ya IMF’ye borcu kapattık diye. Kapatsan ne olacak, önemli olan IMF’ye değil, dünyaya olan borcun.
Bazı AKP yandaşı akıllılar “devletin borcu az, 2012 sonunda 103 milyar dolar, özel sektör düşünsün” deme cambazlığında. Özel sektörün dış borcu, büyük oranda bankalar ve küçük oranda şirketler, 2002- 2012 arası yüzde 425 artışla 43.1 milyar dolardan 226 milyar dolara yükselmiş (Umut Oran). Tabii devletin (kamunun) iç borcu 400 milyar TL’den fazla (2012 sonu)...
Özel olsun, devlet olsun; ülke krize girdiğinde bunları kuruşuna kadar ödetirler. Kime? Tabii Türkiye’ye, Hazine’ye! Geçmişte hep böyle olmadı mı?

***

Şunu demek istiyorum: Türkiye’nin parası ve üretimi, ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor (asla da yetmedi zaten).
Bu nedenle dışarının hem parasına hem de hammaddesine, yüksek teknolojisine, makine teçhizatına muhtaçsın!
Bu dün de böyleydi bugün de böyle... Yani 12 yıllık AKP iktidarı, ekonomide mucize yarattık diye gerdan kıran Başbakan, örgütleri, işadamları ve kalemşorları, bu mucizenin nedenini ve kaynağını yazmıyor. “Mucizeyi”, ülkeye akan yabancı sermaye yarattı, AKP iktidarı değil.
AKP iktidarının halk için yaptığı en önemli şey nedir? Dışarıdan akan paranın mal, hizmet ve kredi olarak halk tarafından tüketilmesini sağlamak...
Cumhurbaşkanı Gül, Roma’da bir tek AVM görmedim, dedi. Evet ben yıllardır hiç görmedim. Hiçbir yeri yıkıp adamlar AVM yapmadılar!
Türkiye’de açılan AVM’lerin sayısı toplam 360’ı geçti 370’e yaklaştı. Son 10 yıl içinde AVM sayısı 62’den şimdi 320’ye doğru yol aldı... Vurguluyorum: 320’ye yakın! İstanbul’da alışveriş merkezlerinin sayısı 100’ü aştı. İstanbul, dünyada en çok AVM’si olan 5. kent.
Tüketim toplumunu böyle yarattılar. Bankalar tüketici kredileri açtılar... Millet aldı AVM’lere koştu... AVM’lerdeki mallar da önemli ölçüde dışarıdan geliyor. Bunları satın alıyoruz, mutlu oluyoruz. Araba satışlarında da içeride değil ithal edilen araba satışları, iç üretime göre rekorlar kırıyor. Millete açılan konut kredilerinin miktarı 100 milyar TL civarında! Konut satışlarını patlatan da bu krediler. Hele hele bir yıl öncesine kadar konut kredileri, düşük faiz oranları nedeniyle patlama yapıyordu.
Bankalar 2007’de 251 milyar TL toplam nakdi kredi kullandırırken, bu miktar 2013’te 850 milyar liraya çıkmış (Babacan).
Bunların hepsini, esas olarak dışarıdan gelen milyarlarca dolarlar sağladı...
AKP iktidarı dünyada para bolluğunun tavan yaptığı, üstelik bu paraların bizim gibi gelişen ekonomilere aktığı bir zamanda iktidar oldu... Mucize varsa budur! Büyük fonlar, ABD, ABD ve Japon ekonomilerinin durgunluğa girdiği, faizlerin yüzde 1’lere düştüğü, yani sıfır olup kendini dışa vurduğu bir dönemde, Türkiye gibi yüksek faiz veren ülkelere aktı. Devlet kâğıtlarına ve borsalara...
Dünyada bizim gibi ülkeler için bir mucize gerçekleştiyse işte budur!

***

Yıllardır iktidarı yağlayıp ballıyorlardı... Müthiş, yükselen yıldız, harika iktidar cilalarının nedeni buydu. Ama ne oldu? ABD ekonomisi adım adım toparlanmaya ve paralar vatanlarına geri dönmeye başladı. Çünkü orada garantili kazanç kapısı açıldı. Risksiz!
Hem bu gelişme hem de Türkiye’nin Başbakan’dan kaynaklanan siyasi risklerinin son derece artması... Tabii en önemlisi, iktidarın, akan dış sermayeyi üretici sektörlere kanalize edememesi sonucu, bir de baktık yükselen yıldız Türkiye, ekonomisi çökmeye aday ülkeler olan “kırılgan 5’li”nin en kırılgan ülkesi ilan edilmeye başlanmış...
Birdenbire! En tepelerden en dibe... Yıldızı parlayanlardan, en hızlı çökecek ülke statüsüne düşmek, nasıl bir şey?
İşte böyle bir şey...
Türkiye’nin ihtiyacı olan sanayi mallarını burada üretecek bir ulusalcı üretim düzeni, politikası izleyecek bir beyin- düşünce sistemin yoksa, tepetaklak gidersin.
Haaa, şu da var anımsatayım: Türkiye, herhalde gelişen ülkeler sıralamasında sanayisi, üretimi gerileyen tek ülke olsa gerek!
Bu da, Büyük Usta’nın ve adamlarının en büyük başarısı olsa gerek...
Bu iktidar çöker gider... nesnel koşulları giderek artıyor...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları