Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Necati Cumalı’nın Evinde...

02 Şubat 2014 Pazar

Seyrek Ankara’ya gelişlerinde Atatürk Bulvarı üzerindeki büromuza uğrardı Necati Cumalı. Çok sevdiği çay içimi sohbete en az 4-5 konu sıkıştırırdı. Ürettiklerini hem çok önemser hem de Türkiye gerçekleri içinde neyin ne kadar kıymetli olabileceğini bilirdi.
Bir sohbetimizde şiirlerinden bestelenip topluma mal olanları konuşurken bazı şiirlerinin hakkının yendiğini söylediğimde, “Dünyanın en ünlü şairinin bile tanınmış şiir sayısı 7’yi geçmez” demişti.
Gerçekçiliğinin yanında kimi haksızlıklarla karşılaşınca bir yandan mücadelesini verir bir yandan kederlenip üzülürdü.
Kopup geldiği toprakları, Balkanlar’ı en iyi kaleme alan romancılarımızın başında gelen Necati Cumalı’nın Viran Dağlar’ını okurken geçen yüzyılın başında o topraklarda yaşananların tam göbeğinde hissetmiştim kendimi.
2 yaşındayken ailesiyle suyun bu yakasına göçüp Urla’ya yerleşen Cumalı’yı 10 Ocak 2001’de yitirdik, ama dünyaca ünlü edebiyatçımız bu kentte yaşamaya devam ediyor.
Cumalı’nın Urla’da yaşadığı ev “Necati Cumalı Anı ve Kültür Evi” olarak sanki edebiyatçımız az önce deniz kıyısında yürümeye çıkmış gibi canlılığını koruyor.

***

Yazı aramızda 80 ülke dolaştım, 500 kadar şehir gördüm. Gittiğim kentlerin görmem gereken yerlerini sıralarken ilk, ünlü yazarlarını düşünür, müzesi var mı diye araştırırdım.
Moskova’da Maksim Gorki’nin evi, son notları çalışma masasının üzerinde olduğu gibi korunacak kadar titizlikle düzenlenmiştir. İnsan evi dolaşırken kimin olduğunu bilmese, “ülkenin iyi yaşayan kişilerinden birine ait olsa gerek” diye düşünür.
Varşova’da Curi’lerin evi deneylerin henüz tamamlanmadığı bir laboratuvar gibidir.
Santiago’da Pablo Neruda’nın evi ise müzeden öte Şili Üniversitesi öğrencilerinin ders görmeye devam ettiği bir eğitim kurumudur. Bir oda derslik yapılmış, kitap odaları kütüphane görünümündedir.
Paris’te Voltaire’in evinde yazarın teri henüz soğumamış gibidir.

***

Bu ülkelerin kendi yazarlarına, bilim insanlarına verdiği değeri gördükçe imrenir, “bizim ülkemizde kimi seyrek örnekler dışında neden böyle bir kıymet bilme olmaz” diye dertlenirdim.
Urla’da Necati Cumalı’nın evinde tıpkı öteki dünya şehirlerinde yaşadığım güzellikleri tattım.
Cumalı’nın evi önceki Belediye Başkanı Bülent Baratalı döneminde belediyece satın alınmış. İstemihan Talay’ın Kültür Bakanlığı döneminde belediye ile yapılan protokolle tescil edilmiş. Şimdiki Belediye Başkanı Selçuk Karaosmanoğlu’nun ayrıca gösterdiği özel ilgiyle restore edilip ziyarete açılmış.
Taş evin dışarıdan görünümü seyirlik bir heykel gibi. İçinde de Necati Cumalı’nın kişisel eşyalarından kitaplarına, aldığı ödüllerden şiirlerini, romanlarını, hikâyelerini, oyunlarını ürettiği ortama kadar güzel bir dekor var.
Adına şiir yazacak kadar Urla’ya olan sevgisini Türkiye ile paylaşan Cumalı’ya Urlalılar da vefalarını gösteriyorlar. Her yıl Cumalı’nın aramızdan ayrıldığı 10 Ocak’tan itibaren 4 gün “Necati Cumalı buluşması” gerçekleştiriliyor.
Ben de son yıllarda ağabeyim Gürol Saygı aracılığıyla gönderdiğim mektuplarla buluşmalara katılmaya çalıştım.
Hafta başında, özgürlükte ahtım olan “Cumalı’nın evine dokunma” sevincini yaşadıktan sonra dağ ve deniz kokulu havayı içime çektim, çevremdeki aydınlık yüzlü insanlara seslendim:
Haykırmalısınız gururla
Memleketiniz Urla...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024
Çekin elinizi! 19 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları