Erdal Atabek
Erdal Atabek erdalatak@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Oktay Akbal’dan Levent Üzümcü’ye bayrak yarışı…

07 Eylül 2015 Pazartesi

İnsanlığın bayrak yarışıdır bu.
İnsan olmanın, insan olabilmenin, insanca yaşayabilmenin bayrak yarışı.
Tarih boyunca insanın uğradığı zulme karşı çıkanların, insanın doğadışı güçlere kurban edildiği, baskılara isyan edenlerin taşıdığı bayrağın elden ele verildiği yarış.
Sokrates’lerin akılcılığı, Spartaküs’lerin isyanı, Montaigne’lerin, Voltaire’lerin aydınlanması ile akıldışı zulümlere karşı çıkışın bayrağını taşımanın gücüdür bu.
Oktay Akbal dünya çapında bir öykücümüzdür. Ama ömrünü çok sevdiği sanatı kadar, hatta ondan da fazla, ülkesinin demokrasi ve insanlık mücadelesine verdi. 12 Eylül faşist yönetimine karşı çıktı. Sonra AKP yönetiminin ülkeyi nereye götürdüğünü gördü, karşı çıktı.
Kendisine söylenen “Oktay Bey, yazıyorsun yazıyorsun da ne oluyor? Görüyorsun ki bir şey değişmiyor” sözünden etkilendi, bunu yazdı. Ben de yanıt vermiştim, “Sevgili Oktay Bey, sen yazdın, ben okudum, işte şimdi ben de yazıyorum. Yazdıkların kimleri etkiliyor, biliyor musun? Sen yazmanı sürdür, mutlaka yerine ulaşır” demiştim.
Tiyatro sanatçımız Levent Üzümcü’yü izliyorum. O da insanlık yolunun yolcusu. Haksızlıklara karşı susmuyor, zulme karşı direniyor, bunun sancılarını çekiyor. Soruşturma açtılar, görevine son verdiler. Ama işte çağının sanatçısı. Gerçek sanatçı. Gerçek sanatçı susmaz, yutkunmaz, bildiğini, gördüğünü, düşündüğünü söyler. Hepsi yapar mı bunu?

***

Hayır, hepsi yapmaz.
Günümüzde de, ülkemizde de susanlar, yutkunanlar var. İçinden söylenenler, mırıldananlar, kimsenin olmadığı yerde sızlananlar var. Dahası da var. Saraya sığınanlar. Ulufe bekleyenler. Gücün önünde eğilip kendini -elbette yüklüce çıkarını- güvenceye alanlar var. Yalakalıktan soytarılığa uzanan bir çizgide yerlerini alanlar... Her ülkede, tarihin her döneminde görüldü bunlar.
Ama insanlık bayrağını tutan eller arasında yer alamadı böyleleri. Tarihin kızarmış sayfalarında anıldılar.
İnsanlık bayrağını taşıyanlar, elden ele verenler, Eduardo Galeano’lar, Pablo Neruda’lar, Pablo Picasso’lar, Nâzım Hikmet’ler, Aziz Nesin’ler, Yaşar Kemal’ler ve şimdi Oktay Akbal’lar tarihteki yerlerini alıyorlar.
Unutulmazlar Galerisi”, insanlığın yüz akını sonsuz kalıcılığa taşıyacak.
Gerçek sanatçılarımız her türlü zulme karşı, insanlık suçlarına karşı, her türden zorbalığa, faşizme karşı mücadelelerini sürdürecek. Ataol Behramoğlu kardeşimin 50. yıl kutlamaları sadece onun değil, ülkemin yıllar boyu sürdürülen uygarlık mücadelesinin tarihidir.
Barış adına acılar çekmiş Barış Derneği üyeleri bu mücadele tarihinin tanıklarıdır.
İşte, Levent Üzümcü kardeşim de bu mücadelenin genç bir bayrak yarışçısı. Kendisiyle tanışamadım ama elbette onu tanıyorum.

***

Tarih uzun bir süreçtir.
Ama insan için tarih kendi yaşadığı süredir. İnsan yaşarken yaptıklarının sonucunu da görmek ister.
Sevgili Oktay Akbal da ülkesinin, uğrunda hayatını verdiği uygarlığa eriştiğini görmek isterdi. Bunu göremedi. Ama yıllar yılı taşıdığı bayrağın yeni ellerde yükseldiğini görmüş olmalıdır.
Che Guevara ne güzel söyledi: “Eğer şarkılarımız dilden dile gezecekse, silahlarımız elden ele geçecekse ölüm hoş geldi, safa geldi.”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çalınan gelecek!... 29 Nisan 2024
Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları