Hikmet Çetinkaya

Ah Selo vah Selo... Sen yok musun sen!..

01 Eylül 2015 Salı

Keyifler yerinde, tüm senaryolar gerçek oluyor iktidar olmanın dayanılmaz hafifliği içinde, işler tıkır tıkır yürüyordu...
Ah Selo ah!
Sen yok musun Selo, inan ki yatacak yerin yok.
İşleri karıştırdın...
Sen bunları yaptın ama ben yine bir yolunu buldum, tek başına iktidar olmamanın acısını hükümet ortaklığına yanaşmayıp bozdum...
Durmak yok yola devam!
Yola devam etmek için 1 Kasım seçildi...
Arada 29 Ekim var nasıl olsa, tatil uzatılır, kumsala gidenler pazar günü dönüp oy vermez...
150 bin kişi vermese bile benim kâr haneme yazılır...
Olur mu acaba?
Selo, sen yaptın bunları, hepsi senin yüzünden.
Geceleri gözüme uyku girmiyor, hesap kitap yapıyorum ama bir türlü tutturamıyorum.
Tek başıma iktidar olur muyum olmaz mıyım? 20 milletvekili kazanmak için yola çıktım bu arada bir 20 milletvekili daha kaybedebilir miyim?
Sağıma dönüyorum olmuyor, soluma dönüyorum yine olmuyor...
Dile kolay 13 yıl.
2002’de yüzde 35’le tek başıma iktidar olmuştum. Deniz Bey kardeşim sağ olsun. Bir o bir de ben, Meclis’e girmiş, DSP, ANAP, DYP, RP ve MHP’yi siyasetin çöplüğüne atmıştık.
2007 ve 2011...
Bize dokunan yanıyor, görenler kıskançlıktan çatlıyordu.
Eh bu arada Ergenekon, Balyoz, derken... Fethullahçı kardeşlerimizle yağmurun altında birlikte yürürken...
Haykırıyorduk:
Anca beraber kanca beraber! Yaşasın Fethullahçı kardeşlik!

***

Şu dönek enteller, danteller yok mu bizim yanımızdaydı. Askeri vesayeti kaldırıp demokrasi getireceğimiz masalına kanmış, 12 Eylül 2010 halkoylamasında sadece yetmez ama evet, demeyip “sapına kadar evet” diye bangır bangır bağırıp dağları taşları inletmişlerdi.
Çözüm süreci, demokrasi, özgürlük mavrası...
Nasıl almıştık generalleri birer birer içeriye!
Seslerini bile çıkaramadılar...
Gazetecileri, bilim insanlarını...
Önümüze kim çıkarsa!
Bakın şimdi geldiğimiz duruma!
Alt tarafı dershane!
Biraz ondan biraz şundan, ne istedilerse verdik doyuramadık...
İftira attılar:
Kepçeyle götürürken, bize yemek kaşığı bile değil, çay kaşığıyla veriyorsunuz!
Doymak bilmiyordunuz yahu!
Biraz da vatan-millet için, gözünüzü Allah doyursun...
Hesabınızı kitabınızı soran mı vardı, Maliye’den denetçiler mi kapınıza dayanmıştı!
2 bin dershane, yüzlerce okul, şirket... Televizyonlar, gazeteler, yardım dernekleri, bağışlar...
Say say bitmez!

***

Dedim ya bir sağa bir sola dönüyorum sabaha dek...
Uykularım kaçıyor Selo!
Ne yaptım ne ettim ben sana, söyle haydi!
Terör başını almış dörtnala koşuyor, şehit tabutları geliyor...
Bir de başımın belası bir parti var, milliyetçiliğin kırbacıyla üzerime saldırıyor...
Bir yanda sen bir yanda o!
İnsafınız yok mu sizin!
Bak seçim hükümeti kuruldu, seçimlere şurada ne kaldı!
Tanrı aşkına birazcık oy!
Diyarbakır’ın hatırına, Van Gölü canavarının hatırına, başım üstüne...
Her yerim kaşınıyor sıkıntıdan...
Komşular gülüyor benim bu halime...
Kurban olurum sana Selo!
Önüne gelen bir çelme atıyor, oylarımı alıp götürüyor, beni ele güne rezil ediyor...
Kime dost elimi uzattıysam, barış çubuğunu yaktıysam bana kazık attı.
Eh ben de attım ama benimki siyaseten...
Gel eski günlere dönelim, bağımsızlarla gir, ben işi bitireyim.
O zaman hayat bayram olur bu ülkede inan ciğerim...
Birlikte söyleriz şarkılarımızı, birlikte haykırırız “özgür Türkiye” diye...
Haydi gel kırma beni!
Ah Selo vah Selo, çok seviyor ben seni!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları