Mümtaz Soysal

FCP

31 Ocak 2014 Cuma

SAYGI gören yaşlı beyefendi neredeyse bir parti başkanıymış gibi kendinden emin ve rahat konuşmakta. “Tevazu”yla kendisinden “fakir” diye söz etmekteyse de birazcık Türkçe bilenlerimiz ve bu toplumu az çok tanıyanlarımız anladılar ki önemli bir kişidir. İsterseniz, laik devletimizin paralelinde ortaya çıkan bu yeni güce ve bilinen “camia”sına yeni adla FCP, yani “Fakirin Cumhuriyet Partisi” diyebilirsiniz.
Hakkında söylenenlere bakılırsa kendisi pek öyle değilmiş.
Kutsal kavramlara dayanıp siyasete soyunan yaygın tiplerimizden biri kısaca. Düpedüz “politikacıyım” dese daha saygın olmaz mıydı?
Mustafa Kemal’in kurduğu bir Cumhuriyette Atlantik ötelerinde imal edilmiş “yumuşak İslam ve sömürgen kapitalizm” formüllerinin sentezlenerek dualar ve beddualarla yayılmaya kalkışılmasına gelince, propagandanın Anadolu’dan değil de uzak bir ülkenin eyalet kuytusundan yönetildiğini söylemek bu fütursuzluğu izaha yetmez.
Öte yandan, başkalarının, hem de Cumhuriyet karşıtlarının nahoş başarılarını onlara yardımcı olanların çabalarıyla açıklamayı tercih etmek, kendi yanlışlarımızı görmeyişimizi affettirmez.
Başarısızlıklarımıza ve geride kalışlarımıza ilişkin bir özeleştiri bezginlik getirmemeli. Tam tersine, özeleştiri kendi doğrularımıza dönerek onları yeniden ele alıp güncelleştirmeyi, yeni teknolojilere ve yaratıcılığa yönelmeyi kamçılamalıdır. Coşkulu yıllarımızda genç edebiyatçılarımızın şiirleriyle makineleşmeyi öven ve beşer yıllık sanayi programlarını büyük bir ciddiyetle hazırlayıp başarıyla uygulayarak çağı yakalamaya çalışan biz değil miydik?
Bugünkü iktidarın nafile dinamizmindeki toplumsal içeriksizliğe seyirci kalan ve ana muhalefetin sönüklüğüyle yetinen bir ülke olmamalı yirmi birinci yüzyılın Cumhuriyet Türkiyesi.   



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çelişki Korkusu 19 Mart 2014
Acı 14 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları