Hikmet Çetinkaya

Akan kanın hesabını verin!..

25 Ağustos 2015 Salı

Yazılanlar, söylenenler hep tekrardan ibaret... Sıra sıra dizilmiş tabutlar, 30 yılda 40 bin ölümüz!
Ağlayan analar, babalar, çocuklar, eşler, kardeşler...
Yoksunluklarımız, belirli arzularımız kanla sulanan topraklarda, karanlığın izdüşümü, kötülüklerle yok oluyor.
Ölü bir gövdeden tek kalan ruhun küllerinde boğuluyoruz insan olarak.
Kör terör canımıza okurken, çocuklarımızı öldürürken, siyasal rant peşinde olanların kan gölüne balıklama daldığına tanık oluyoruz...
Öfkeyi kara kötülüklerden arıtıp, tanyerinin ağarmasını, hayatın sevgiyle, kardeşlikle kucaklaşmasını beklemek zor geliyor hepimize.
Kaç yıldır bekledik o aydınlık sabahları...
Yine şehit haberleri, etkisiz hale getirilen gençler...
Bir dağın eteklerinde...
Bombalı bir tuzak Silvan’da, Silopi’de; karakol baskını sınır boylarında...
Kuşak kuşak gelen ölüm, acı, gözyaşı!
Yaşamın tükenmeyen sularını görmek, masmavi gök altında yürümek; yürürken bile uzun uzun düşünmek...
Şehit düşenler, etkisiz hale getirilenler hep yoksul ailelerin çocukları...
32 yaşındaki şehit Yüzbaşı Ali Alkan’ın ağabeyi Yarbay Mehmet Alkan’ın yürekleri yakan çığlığı:
Şimdi neden savaş?

***

1995-2015...
Tam tamına koskoca bir 20 yıl geçmiş aradan...
1995 yılında doğan Mehmetlerimiz sınır boylarında, bombalı tuzaklarda şehit düşüyor 2015 yılında...
İktidarlar gelip geçmiş, başbakanlar, bakanlar değişmiş...
Demirel’den Ecevit’e, Tansu Çiller’den Mesut Yılmaz’a, Necmettin Erbakan’dan Erdoğan’a, Ahmet Davutoğlu’na dek...
Hep aynı tümceler...
Oyalamaca, kandırmaca...
Demişler ki:
Hepsi bizim çocuklarımız, canımız ciğerimiz... Dağda olsun, sınırda olsun evlatlarımız onlar... Türkiye bu kanlı çatışmadan çok şey kaybetti...
Sonra bir şeyler olmuş, bu coğrafyada yaşayanlar sevinmiş:
Türkiye bir daha o kanlı çatışma sürecine dönmeyecek, barış için adım atılacak, çözüm sürecinden ödün verilmeyecek, topraklarımız kanla sulanmayacak.
Muhalefet o kanlı günlerin özlemi içinde, ama buna fırsat verilmeyecek.
7 Haziran’da seçimler yapılmış, AKP tek başına iktidar olamayınca ne olmuş?
Kör terör ortaya çıkmış...
Birileri çığlık atmış:
Bunlar hain, çözüm süreci bitti artık...”
İmralı’da yapılan görüşmeler, akan kanın durması içindi değil mi? Ya Dolmabahçe mutabakatı neydi, söyler misiniz?
Hani çözüm süreci, barış, kardeşlik Türkiye’nin önünü açıyordu, tanyeri ağardığında insanlar birbirleriyle kucaklaşıyordu?

***

Barış umudu verenler şimdilerde savaş çığlıkları atıyor...
Tamam, teröriste terörist diyoruz; terörün, nereden gelirse gelsin bir insanlık suçu olduğunu söylüyoruz...
Türk, Kürt ne fark eder!
Etkisiz hale getirilenler, şehit düşenler yoksul evlerin çocukları...
Barış umudunu kana bulayanlar sadece dağdakiler mi?
Daha düne dek Ergenekon, Balyoz gibi benzeri uyduruk davalarla askerleri, gazetecileri, bilim insanlarını “darbeci” diye zindana atan, beş yıl sonra ise “kumpas” diyen siz değil misiniz?
O rezillikleri, kepazelikleri yapanlara “efsane savcı, kahraman polis” diyen ben miyim, siz misiniz?
Ya şu sözleri söyleyen kim?
Hocaefendi’ye söz söyletmem. O hizmet getiriyor her yere.
Okullar, dershaneler açıyor. Türk okullarının dünyada bir benzeri yok.
Pensilvanya seferleri, yalvarmalar...
Hepsini siz biliyorsunuz siz!
İmralı’yı, Kandil’i her yeri bilen siz!
13 yıldır iktidardasınız, akan kandan siz sorumlusunuz...
Şimdilik bu kadar!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları