Hikmet Çetinkaya

Kana doymadı, savaş istiyor!..

22 Ağustos 2015 Cumartesi

Bombalı tuzaklar, şehit cenazeleri...
PKK ve IŞİD terörünün egemen olduğu bir coğrafyada insanların yaşadıkları acılar.
Terör kıskacı Türkiye’yi ilan edilmemiş bir savaşın kollarına attı.
Böyle bir ortamda yapılması gereken bir çaba oldu mu?
Olmadı!
Terör acımasızca can alırken şehit cenazeleri kalkarken, Türk ve Kürt gençleri ölürken yapılması gereken, siyasetçilerin sağduyulu olması, çabalarını “hükümet kurmak” için harcamasıydı.
7 Haziran’da halk kararını vermişti zaten:
“AKP’nin tek başına iktidar kurmasını değil, ortak hükümet kurulmasını istiyoruz!”
Bugün gelinen sürece bakın...
Türkiye’nin geleceği için siyasal çaba bir kıyıya itilmiş, sıkıyönetim dönemlerinde kullanılan bir yetki, anayasaya aykırı bir biçimde valiler tarafından kullanılmaya başlanmış.
Bunlar olurken, MHP lideri bir adım daha atıp “iç savaş tetiklenebilir” savıyla sıkıyönetim çağrısı yapıyor.
Bahçeli bir erken seçim de istemiyor...
Nedeni şu:
“Erken seçim iç savaşı kışkırtabilir!”
MHP lideri böyle bir savı ortaya atarken Ak Saray muhtarları toplamış, aydınlara, yazarlara yükleniyor...
Aydınların, yazarların suçu neymiş dersiniz!
Teröristleri etkisiz hale getiren güvenlik güçlerine saldırıyorlarmış, kalemlerinden mürekkep değil kan damlıyormuş...
Güvenlik güçlerine saldıran aydınların ve yazarların dili alçaklık çukurunun dibiymiş!

***

Şehit tabutları üzerinden siyaset yapmak isteyenlere, o askerlerin, polislerin anaları, babaları, eşleri, amcaları gereken yanıtı veriyor.
Şehit Komando Astsubay Başçavuş Metin Aydemir’in babası Taha Tahsin Aydemir, 19 yıl önce yeğeninin de çatışmada öldüğünü söyleyip şöyle sesleniyor siyasetçilere, ülkeyi yönetenlere:
“Her iki tarafa da yazık. Ölenler bizim çocuklarımız. Barış istiyoruz. Dağdakilerin de annesi, babası var. Selahattin Demirtaş’a ve Tayyip Erdoğan’a sesleniyorum. Benim çocuğum şehit olduysa bunların ikisi sorumludur...”
Bu bir şehit babasının çığlığı!
Bu çığlığa salt siyasetçilerin değil, hepimizin kulak vermesi gerekir.
Sıkıyönetimle, OHAL’le, özerklikle bir yere varılmaz ve akan kan durmaz...
Kin ve nefretle bir şey kazanamayız...
Bombalı tuzaklarla, terör belasıyla demokrasiyi yaşam biçimine döndüremeyiz...
PKK ateşkes ilan edip silah bırakmalıdır. Bu kan gölü hayatı yutar...

***

Türkiye darbeler döneminde bile böylesine baskıcı bir rejimi yaşamadı...
6 milyon insanın oyunu alan HDP’nin 80 milletvekili var ama MHP bu partiyle masaya oturmaktan kaçıyor.
MHP, HDP’yi terör örgütü olarak görüp siyasal bir tercih yapıyor. HDP öteki partiler gibi yasaların ve anayasanın koruması, güvencesi altında bir partidir.
O yüzden de MHP’nin, anayasaya saygı gereği HDP’yle oturup konuşması gerekmez mi?
Siyaset hiçbir zaman hukukun üstünde değildir...
Demokrasilerde böyle bir şey asla olmaz! 6 milyon kişinin oyunu almış olan HDP, TBMM’de yok sayılamaz!
Demokrasi dışı küçük hesaplar, oyunu artırmak için kısır bir döngü içinde oyun kurmalar kimsenin işine yaramaz...
Halkımızın yüzde 60’ı bu siyasal manevraların, tezgâhların ne amaçla yapıldığının ayrımında...
Ak Saray’ın amacı 7 Haziran’da aldığı 258 milletvekiline 18-20 milletvekili daha katıp, tek başına iktidar olmak ve fiili başkanlık sistemini sürdürmek...
Seçim ve savaş!
Kan gölünden, şehit tabutlarından oy devşirmek, derin milliyetçiliği seçmenin yüreğine nakış gibi işlemek...
Ülke alev alev yanarken hâlâ siyasi çıkar peşindeler...
Yazıklar olsun!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları