Bazı notlar ve satranç gerçeği

18 Ağustos 2015 Salı

Hep söyledik. İki büyük güvencesi var:
• Halktaki bellek zayıflığı!
• Anayasanın “Halkı eşek yerine koymayı suç saymaması”!
Belki de tüm günah danışmanlarında.
O’nu hep zorda bırakan danışmanları.
Dün yazıp söylettiklerinin bugün tersini yazıp söyletiyorlar.
Misal çok...
“Dil Konferansı” toplanıyor...
“Türkçeyi yetersiz bulmak ırkçılıktır!” diyor!
Bir süre geçiyor.
Bu kez TÜBİTAK toplantısı oluyor:
Bu kez de ona “Türkçe, felsefeye uygun bir dil değil!” dedirtiyorlar.
Nasıl danışman bunlar?
Paralel mi, yoksa terelelli mi?
Bu yoksul milletin kesesinden aldıkları maaşlar jöle olup başlarına değil ateş olup bedenlerine yapışsın, öteki dünyaya kalmadan bu dünyada yanıp kavrulsunlar...
Desek eminiz ilahi adalet bir gün tecelli edecek ama bu arada da adımız telekineziciye çıkacak...
Neyse...

***

Danışmanları geçen yıl en vahşi sözleri önüne koyup ona nutuk attırmışlardı:
“Bir yıldır gençler ölmüyor ya, bundan çok rahatsızlar. Çünkü bunlar kandan beslenen vampirler!” (21 Şubat 2014)
Önceki gün de bir eli şehit komiser Ahmet Çamur’un bayrağa sarılı tabutunda, öteki eli mikrofonda şunları söylüyordu::
“Şehadet makamına ulaşmış bu şehidi uğurluyoruz. Ne mutlu onun ailesine, ne mutlu tüm yakınlarına!”
“Allah söyletiyor!” diyemeyiz.
Dersek geçen yılki sözleri için de “Şeytan söyletti!” demek zorundayız.
Ki bir cumhurbaşkanının şeytanla işi olmaz.
Onun şeytanı olsa olsa jöleli - jölesiz, ona nutuk yazanlardır.

***

Ayıp değil anımsatması, laikliğe inanmayan bir cumhurbaşkanımız var.
Böyle birinin Kuranıkerim üzerine, el basarak “1924 Anayasası’ndaki gibi ‘Vallahi, Tallahi’ diye ve hatta çocuklarının başı üstüne yemin etmesi gerekir” diye yazmıştık. (9 Temmuz 2015, Cumhuriyet)
Bazı sanal ortam köşedaşları ile birlikte MHP lideri Devlet Bahçeli öneriyi çok beğenmiş olmalı ki, koalisyon şartlarını sıralarken Tayyip Bey’in Kuranıkerim üzerine yemin etmesi gerektiğini açıklamıştı. (31 Temmuz 2015)

***

Aslında aynı gereklilik önümüzdeki seçimler için de var.
Tayyip Bey şimdiden meydanlara çıkacağını ilan etti bile.
“Gayri yasal çalışmıyorum” demek o demek.
Her şehit için düzenlenen cenaze töreni artık onun için bir meydan nutku vesilesidir.
Hemen ardından yaptığı “PKK ile mücadelemiz kıyamete kadar sürecek!” sözü ile Davutoğlu’nun “Evlatlarımızı feda etmeye hazırız” lafları ibretliktir.
Hele TV’lere ve gazetelere yansıyan bir eli şehit tabutunda, öteki eli mikrofonda cumhurbaşkanı görüntüsü ile Tayyip Erdoğan’ımız 92 yıllık cumhuriyet tarihinin Sultan Kâbus’u olacağının garantisidir.

***

Can Dündar dün “Cumhuriyet’in Öz ile imtihanı” diye yazdı.
Aslında, imtihan Öz ile değil, Erdoğan iledir.
Savcı Zekeriya Bey, Ergenekon’un tetikçi savcısı, piyonu idi.
Asıl savcı, bizzat itiraf ettiği üzere “Ben bu davanın savcısıyım!” diyen Tayyip Bey’dir.
Ergenekon, aydınlar, silahlı kuvvetler, medya üzerine oynanan bir satranç, bir oyundu.
“Oyun bitince şah da piyon da aynı kutuya girer!” diye bir söz var.
Piyon “kutuya” girmemek için kaçtı.
Bakalım günü gelince şah ne yapacak?!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

10 Kasım ve Kehf Suresi 10 Kasım 2024
Ey ruhumun ruhu... 3 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları