Hikmet Çetinkaya

Şerefsizler(!) listesini açıkla bakayım!..

06 Ağustos 2015 Perşembe

Bir yanda barış çığlıkları, öte yandan ölüm haberleri...
Bir yanda acı, öte yanda umut!
Anlat bana gülüm, ölümün adı ne, anlat bana ciğerim barış nerede?
Silahlar susmadan, silahlar bırakılmadan barış gelir mi?..
Önce çağdaş insan olmak gerekir dağ çiçeğim, mor menekşem...
Düşmanlığın kaynağını, kökenini, gerekçesini, nedenlerini araştırıp bulacaksın... Kör güdülere ve ön yargılara benliğini kaptırmayacaksın...
Düşmanlığın kölesi olan kişinin ilkelleştiğini görürsün yakın tarihimizin kanlı sayfalarında.
Boşaltılan köyleri, o büyük kaçışı, ormanların nasıl yakıldığını.
Emperyalizmin oyununu anlayacaksın... Bağnazlığın ve şovenizmin ne olduğunu kavrayacaksın...
Sevgiyi!
Aşkı!
Barışı!
Tüm bunları alt alta koyup hayatın nasıl yaşandığını öğreneceksin...
Bu coğrafyada yaşayan tüm insanları seveceksin, kucaklayacaksın...
Ayrımcılık yapmayacaksın!
Hele hele din, dil, ırk, mezhep, inanç ayrımcılığını siyasetin içine sokup, oy devşirme aracı olarak kullanmayacaksın.
O zaman çağdaş insan olursun...
O zaman kör güdülerden ve önyargılardan kurtulur, düşünceler ırmağına doğru yürüyebilirsin.
Yükselen sularda bir hayat vardır baktığında...
Ve o an sen haykırırsın:
“Tepeden tırnağa yanıyorum çocuğum tıpkı bir aşk gibi...”

***

Masallar hep aynıdır...
O masalları sen gerçek sanırsın...
Çünkü uyursun hemen!
Uyandığında gördüğün rüyayı anımsarsın. Var olan yolsuzlukların, soygunun, talanın, hırsızların nasıl yitip gittiğini...
Kürtlerle “çözüm süreci, barış havası” dinletisiyle bunun da nasıl uçup gittiğini, “yok” sayıldığını...
Hem Kürtlerden, hem milliyetçilerden oy alma becerisinin 25 yıl alacağını sanıp 7 Haziran’da milletin “yeter artık” deyip seni yüzde 41’lere indireceğini düşünmediğin gibi...
Kürtler, dindarlar, milliyetçiler...
Al işte, azınlık hükümetini kur, MHP dışarıdan destek verecek...
Aynı seçmen tabanı, aynı düşünce...
İnançlıları var etmek, yok etmek, aynı toprakta yetiştikleri için, birbirlerinden oy kaydırmak...
Bir de karşılarında ayağı yere basan bir sol parti olmazsa, bu oyun böyle sürüp gider...
Olan yoksul evlere olur!
Onlar bekler sınır boylarında, onlar şehit edilir...
Bayrağımıza sarılı tabutlar, ağlayan babalar, analar, eşler, kardeşler.
Bu arada aklınıza gelir Tunceli... Munzur Vadisi... Oy anam yollar kapanmış... Dersim’e gitmek kolay değil...

***

Bir kıyı kasabasındayım...
Dağların üzerinden denize gömülüyor ateş topuna benzeyen güneş!
Denize bakan kahveden alev alev yanan, sonra kararmaya başlayan gökyüzüne bakıyorum.
Nice kıyımlar, katliamlar, faili meçhul cinayetlerin fotoğraflarını görür gibi oluyorum...
Kahramanmaraş, Sivas Madımak, Başbağlar, Güngören, Suruç katliamı... Doğubeyazıt, Diyarbakır, Şemdinli, Şırnak’ta PKK’nin Mehmetlerimize kurduğu kanlı pusu...
Kan üzerinden siyaset yapanlar, her şehit cenazesinden siyasal rant çıkarmak için çabalayanlar...
Ben Devlet Bahçeli’nin söylediği “oyunu HDP’ye veren şerefsizlerle(!)” birlikte ortak acılarımızı paylaşıyorum.
Ne demiş Bahçeli’nin başdanışmanı:
“Çantamda üç bin kişilik şerefsiz listesi var!”
Eğer çağdaş insan değilsen, düşmanlığın kaynağını, kökenini, gerekçesini, nedenlerini araştırıp bulamazsın...
Kör güdülere, önyargılara kaptırırsın kendini...
Akan kandan çıkar sağlamak ister, toplumu ayrıştırırsın... Elinde kan kadehiyle poz veren arkadaş üç bin kişilik şerefsizler(!) listesini açıkla bakayım!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları