Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Zeitgeist şimdi de İngiltere’de

03 Ağustos 2015 Pazartesi

Avrupa’da muhafazakâr, sosyal demokrat partileri, SYRİZA, Podemos gibi işkence aletleriyle taciz eden Zeitgeist (zamanın ruhu) nihayet İngitere’ye de geldi, İşçi Partisi başkan adaylarından, beyaz sakallı, sakin, mütevazı Jeremy Corbin’in bedeninde...

Aniden bir adam...
İşçi Partisi genel seçimlerde berbat bir yenilgi aldı, lideri hemen istifa etti. Böylece, bir başkanlık seçimi gündeme geldi. İşçi Partisi’nde başkanı parti üyeleri seçiyor. İlk aşamada ortaya üç isim çıktı: Kazanma şansı sırasıyla, Andy Burnham, Yvette Cooper, Liz Kendall.
Seçimleri kaybeden Miliband’ın daha “normal versiyonu” olmaya çalışan Burnham, başkanlık kampanyasını iş çevrelerine yaptığı bir konuşmayla açmıştı; muhafazakâr partinin sosyal yardımlarda yeni kesintiler getiren yasa tasarısı oylanırken de ortadan kayboldu. “Değerler”, “adalet”, “teknoloji” filan gibi içi boş lafların ötesinde bir şey söylemeyi başaramayan Cooper de o oylamada yoktu. Kendall, başka bir döneme, farklı koşullara ait “III. Yol”u yeniden canlandırmaya çalışıyor. Her üç aday değişik derecelerde Miliband’la muhafazakârlar asında bir orta yol arıyorlar.
Sonra birden, The Independent’den Ash Burt’un “yolun ortasında durmaya çalışanların başına ne gelir biliyorsunuz değil mi” uyarısını haklı çıkaran bir gelişme oldu. İşçi Partisi seçkinlerinin, düzenin entellerinin, adaylar arasında adını anmaya bile tenezzül etmedikleri, 1983’ten bu yana milletvekili, sol eğilimli Jeremy Corbin’in parti üyelerindan aldığı destek hızla artmaya başladı. Önceki hafta Corbin, Burnham’dan 17 puan önde gidiyordu, geçen hafta fark 22 puana yükseldi... Sendikalar da desteklerini açıklamaya başladılar.
İki haftadır da panik, nefret, hakaret, küfür, “simgesel şiddet” yükseldikçe yükseldi. İşçi Partisi’nin diğer üç adayını destekleyen entelijensiya, bürokrasi, “Corbin partiyi muhalefete mahkûm edecek” diyor; sanki şu andaki adayların bir seçim kazanma olasılığı varmış gibi. Blair devreye girdi: “Kalbi Corbin’de olanlar gidip kalp nakli yaptırmalı”ymış. Bu nefret korosunun sesi yükseldikçe, Corbin’e verilen destek de yükseliyor. Muhafazakâr Parti’den yazarların, aslında sevinmeleri gerekirken -öyle ya İşçi Partisi muhalefete mahkûm ediliyor- “İşçi Partisi intihar edecek” diye gözyaşı döküyor olmalarının gösterdiği gibi, onlar da Corbin’in İşçi Partisi başkanlık seçimlerini kazanmasını istemiyorlar. Ama niye?

‘Başı dik ve ilkeli’
Muhafazakâr partide bakanlık, Meclis grup başkanlığı yapmış deneyimli bir siyasetçi Andre Mitchel, Corbin için “Seçmen arasında gerçek/ otantik olmanın değeri artarken o başı dik yürüyor” demiş.
Zeitgeist’in Corbin’in kimliğinde kendini göstermesi de bu saptamada yatıyor. Muhafazakârlar iktidarda. Muhalefetin onlardan farkı yok. Her ikisi de çalışanlardan yana değil. Egemen ideoloji, “neoliberal gerçekçilik” özellikle gençler (neo-proletarya) üzerinde etkisini hızla kaybediyor. Bu kesim açık, kesin konuşan, çalışanların, gençlerin, azınlıkların çıkarlarını savunan, neoliberal mutabakata karşı çıkmaya çekinmeyen bir politikacı arıyor. Corbin tam böyle biri. 1983’ten bu yana, her seçimde oylarını arttıran Corbin, gayet açık konuşuyor, sosyalist düşüncelerini saklamıyor, uzlaşmadan yana görünmüyor, “Bana İşçi Partisi’nin gerçek üyeleri oy versin” diyor,
Muhafazakâr partinin entelektüellerinin esas korkusu Corbin’in İP’ye başkan seçilmesi değil. Bunlar bir taraftan andaki “durumun yapısına” bakarak “Corbin gerçekçi değil, İP’ye başkan olursa gelecek seçimler de bizim” diye seviniyorlar. Diğer taraftan, “ya neoliberal - muhafazakâr mutabakatı sarsacak bir şey gelişiyorsa? Ya ‘gerçeklik’ değişiyorsa” diye korkuyorlar.
Sosyal demokrasi, kimi “sosyalistler” daha kolay seçilmek umuduyla “orta yola” toplanmaya, muhafazakâr düşüncelere, mutabakata yakınlaşmaya çalışırken kimi aklı başında muhafazakâr yazarlar Financial Times’ta, bu yeni “şeyin” gelişme olasılığına karşı Avrupa sosyal demokrasisinin zamanın koşullarına uygun yeni bir kriz yönetim modeli yaratacak “radikal düşünceler geliştirmesi gerektiğini” savunuyorlar.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump! Nasıl yani? (2) 14 Kasım 2024
Trump! Nasıl yani? 11 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları