Bombanın ilan ettiği...

21 Temmuz 2015 Salı

Suruç’un tekin bir yer olmadığı geçen yıl belli olmuştu. Tayyip Bey “tedbiren” karadan değil havadan helikopterle ilçe merkezine indi. (9 Mart 2014)
Allah saklasın, ağzılardan yel alsın, o gün kendisine çok şükür bomba değil, sadece yumurta atıllmıştı.
Yumurta otobüsün ön camına isabet etmişti.
Ama yumurta kendisini miting yapmaktan alı koyamadı.
Konuşmasında aynen şöyle dedi:
“Zannediyorlar ki yumurta atarsak siner. Biz bu yola kefenle çıktık. Suruç’ta şu belediye bu belediye var demedik.
Suruç’ta susuzluk vardı; bunu giderdik. Bu eseri vücuda getiren herkese teşekkür ediyorum.”
(Suruç’ta belediye HDP’li.)
Tayyip Bey, yumurtaya meydan okuyan söylevini bitirdi.
Suruç Sulama Projesi’nin diğer ayağı olan “Suruç Tüneli”nin açılışını da “sinevizyon üzerinden” sanal biçimde yaparak Suruç’tan ayrıldı.

***

Onu izleyen dönemde HDP’li ve AKP’li vekil adayları Suruç’a gidip geldiler.
CHP’den kimse pek uğramadı.
Uğramayanları kınamak gerekmediği, aksine basiretli davrandıkları için kendilerini tebrik etmek gerektiği seçimlerde ortaya çıktı.
Sandıklar açılıdında Suruç’un CHP bakımından “uğranmaya değmez” olduğu iyice anlaşıldı:
CHP yüzde 1 barajının bile altında, MHP’nin bile gerisinde kalmıştı:
MHP: Yüzde 0.84
CHP: Yüzde 0.83
HDP: Yüzde 80.9 ile tarihi bir rekor kırdı.
AKP ise yüzde 15.5’te kaldı!..

***

Dünkü dehşet verici olay bir kez daha ortaya koydu ki:
Adını istemeye istemeye telaffuz etse de “Kürt Sorunu”nun -Barış Süreci’nin- iki tarafı vardır:
Fiilen (ve siyaseten) HDP;
Siyaseten ve hukuken AKP.
Sürecin bir yanında HDP (PKK/ KCK/Kandil vs.) vardır.
Öteki yanında ise süreci Oslo’da gizli kapaklı ve hile hurda ile başlatan AKP.
Süreç sözde Türkiye Cumhuriyeti adına yürütülüyordu.
Ama 7 Haziran seçimleri bu iddiyayı çürüttü.
Çünkü:
Seçim sonucları Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden, “halkın seçtiği” Tayyip Erdoğan’ın “temsiliyet ehliyetine” gölge düşürdü...
Halkın yüzde 60’lık çoğunluğu kendisinin TC’nin değil, ancak AKP’yi temsil edebileceği gerçeğini tescil etti.
Bu arada, “Dolmabahçe Protokolü’nü tanımıyorum!” demesi bir anlamda bu gerçeğin kabulü ve ikrarıdır!

***

Tayyip Bey’in “Dolmabahçe Protokolu’nü tanımıyorum!” demesinin üzerinden ancak 3 gün geçti.
Bununla dünkü kanlı olay arasında bir ilişki var mı?
Bunun üzerinde durmak gerekiyor.
Bir de “Saray’dan komutla” yönetilen bir istifa etmiş bir hükümetle Türkiye’nin idare edilmesindeki tehlikeyi.

***

HDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan birkaç gün önce bir rakam verdi:
“Başta üniversiteliler olmak üzere gençlerin PKK’ye katılımı, son 2 yıl içinde 10 bin kişiyi geçmiştir!”
HDP’li vekilin verdiği bilgiye teşekürler.
PKK’ye katılımla ilgili bu kadar net sayılar vermesi sürece köstek için midir, yoksa Tayyip Bey’e destek için mi?

***

Bu arada Tayyip Bey’in Suruç’ta söylediği o sözlerin üzerinde düşünmek de şart.
“Biz bu yola kefen giyerek çıktık!”
Bu lafları Ahmet Davutoğlu da seçimler sırasında yineledi durdu.
- “İyi de siz kefen giyip yola çıktınız. Ama dün Suruç’ta ölen yurttaşlarımız kefen mefen giymemişlerdi. Onlar hazırlıksız mı yakalandı!” diyeceğiz?

***

“Ortadoğu’ya girerseniz Ortadoğu sizden önce davranır, size girer!”
İsmet Paşa mealen hep bunu söylüyor ve buna inanıyordu.
Suriyeli 2 milyon “konuk” yetmedi. Peşlerinden de IŞİD gir çık yapıyor!

***

Dünkü bomba, koalisyonun zorunlu iki ortağı ile bir gerçeği daha ilan etti.
- Barış Süreci’ni, ancak başlatanlar sonuca ulaştırabilir!
(CHP de elbet istiyorsa dışarıdan destekleyebilir.)
TSK de ister misiniz, IŞİD’e karşı PKK ile işbirliği yapsın!
Ortadoğu coğrafyasında olmaz olmaz.
Hele “Başkomutan” da bizimki gibi biri ise hiç olmaz!..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tanrı’ya bin şükür! 15 Aralık 2024
Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları