Hikmet Çetinkaya

Yaylalar bizim, dokunma yanarsın!...

14 Temmuz 2015 Salı

Yağma ve talan düzeni yıllar önce başladı yaşadığımız coğrafyada...
Ormanlar, tarım alanları, yabanıl zeytinlikler, koylar, bükler...
Şimdi sıra geldi Karadeniz’de yaylara...
Sakın yaylalara dokunma, oralar bizim!
Ve dinle bak neler anlatacağım:
1983 yılında ANAP iktidar olunca Başbakan Turgut Özal, Ege ve Akdeniz’in o güzelim koylarını yok etti...
Beş yıldızlı oteller, devlet desteği, turizm teşviği...
Çevre hareketleri, doğa gönüllüleri 1986 yılında on binlerce kişi Aliağa’daydı. Dönemin Belediye Başkanı Hakkı Ülkü’nün barış, kardeşlik, çevre başlıklı sevgi zinciriydi bu eylem.
Bugün Karadeniz’den Ege’ye, Artvin’den Karaburun’a, Sinop’tan Akkuyu’ya dek genç yaşlı, kadın erkek, eğitimli eğitimsiz insanlar ayakta...
HES’lere karşı çıkıyorlar, “çokuluslu altın avcıları”na karşı savaşımlarını bıkmadan usanmadan, korkmadan sürdürüyorlar.
Onlar peşkeşe, yağmaya, talana karşı eylemlerini sürdürmeye kararlı...
Pazar günü Taksim Alanı’ndaydı çevre mücadelesinin içinde olan kızlar, kadınlar...
Ne demişlerdi:
Biz amazonlarız, yılmayız, demokratik haklarımızı özgürce kullanır doğaya sahip çıkarız...”
Yıllar önce Kazdağları’nda, Bergama Ovacık’ta yapıldı eylemler...
Siyanürlü altın üretimine “hayır” diyenlere DGM’lerde dava açıldı.
Bu davanın adı neydi anımsatayım:
Vatana ihanet ve casusluk!

***

80’li, 90’lı, 2000’li yıllar...
Ülkemin dağları, ovaları, koyları, bükleri yağmalanıyor hâlâ...
Kütahya’da taşan siyanür havuzu, kanserden ölen insanlar, o güzelim Bergama’nın Kozak Yaylası, Turgutlu, Gördes, İzmir Efemçukuru, Tunceli Ovacık, Erzincan İliç...
Biga Yarımadası’nın durumu yürekler acısı, Manyas Gölü’nden kuşlar kaçıyor, kırlangıçlar bile gelmiyor artık memleketime...
Çünkü onlar zehirli havada yaşayamazlar...
Şimdilerde yandaşlara peşkeş çekilmiyor doğa...
Geçmişi var!
80’li ve 90’lı yıllar...
Gelmiş geçmiş tüm iktidarlar.
Bergama Ovacık’ta yaşananlar, bakanların, komutanların tesisleri ziyaretleri, “çokuluslu altın avcıları”na alkış tutmaları...
1995-2000 yılları arasında, çevre hareketinin öncüleri DGM kapılarındaydı...
Yıl 1999...
Bülent Ecevit, DSP, ANAP, MHP ortak hükümetinde başbakan olarak şu açıklamayı yapmıştı:
Sadece Bergama yöresinde üretilecek altından yılda 7 milyar dolar kazanacak Türkiye...
Aradan geçen yıllar!
Sahi devlet ne kazandı üretilen altından?
Şu kadar kazandı falan diyen bir babayiğit arıyorum ama yok!
Kozak Yaylası’ndan geçerken göreceksiniz çam ağaçlarının nasıl kesildiğini, çamfıstığının yok edildiğini...

***

Tarım alanlarımızı, o güzelim verimli topraklarımızı yapılaşmaya açan AKP iktidarı...
Bugün pamuğu, buğdayı, bademi, elmayı, kavunu, karpuzu, kirazı, vişneyi ithal etmeye başladık...
Köylü sütünü, yoğurdunu artık köy bakkalından alıyor, köyler boşalıyor, kentlere göç tüm hızıyla sürüyor...
Ekili alanlar gittikçe azalıyor, derelerimiz kuruyor.
Karadeniz’de, Ege’de yurdumun her köşesinde çevreciler, doğaseverler seslerini duyurmak istiyor...
Doğa can çekişirken, zeytin ağaçları katlediliyor Küçükkuyu’da, Burhaniye’de, Ayvalık’ta, Mudanya’da.
Tarım alanlarından sorumlu kim?
Gıda ve Tarım Bakanlığı!
Bakanlık anımsadığım kadarıyla bir kamu spotu yayımlıyordu 2015’in Ocak ayında...
Şöyleydi yanılmıyorsam:
Gıda güvenliği için, çocuklarımızın geleceği için tarım alanlarını yapılaşmaya açmayın!
Yahu, uluslararası tekellerin sarmalında yaşayan bir ülkede, önce gözlerine kestirdikleri ülkelerin topraklarını yok etmek için, siyasal iktidarlara yasal düzenlemeler yaptırırlar...
2006 yılında üreticimizin yerli tohumuna, fidesine yasak getiren AKP iktidarıdır...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları