Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

AKP böyle kadrolaştı

13 Temmuz 2015 Pazartesi

Arkadaşımız Fırat Kozok, Davutoğlu hükümetinin bol bol atama yapmaya devam ettiğini duyurdu.
Devleti, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olmaktan çıkaran AKP için çok doğal bir davranış. Şaşırmamak gerek.
Kamusal alanda araştırmalarıyla tanıdığımız emekli Mülkiye Müfettişi Mahmut Esen’e göre, AKP döneminde, kamu görevlilerinin görevden alınmalarında atama kararnamesi çıkarılması tali bir yöntem haline getirildi. Yerine toplu görevden alınmalara gidildi. Böylece kamu çalışanlarının idari yargıya gitmelerinin de önü kapatılmış oldu.
Devlet yönetiminde devamlılığın sağlanması, kurumsal hafızanın korunması, kurullara ve kurallara uyulmasını sağlama gibi konularda deneyimli bürokratik kadrolar giderek azaldı.
Mahmut Esen, 2011’de Milli Eğitim Bakanlığı ile ilgili çıkarılan kararname ve bir dizi düzenleme sonrası olup biteni örnek gösterdi:
Bakanlığın merkez teşkilatında müsteşardan şube müdürüne, taşra teşkilatında da il müdürlüğüne kadar tüm kadrolarda bulunanların görevleri hiçbir işleme gerek kalmaksızın sona erdirildi.
Kararnamede 7 kez ekleme, değişiklik yapıldı. Anayasa Mahkemesi iki ayrı kararla bu değişikliklerin bazı maddelerini iptal etti.
2014’te Milli Eğitim Temel Kanunu’nda yapılan değişiklik ile de, bakanlık personelinin görevden alınmaları konusunda yeniden, eskiye oranla daha da genişletilmiş ayrıntılı değişikliklere gidildi. Bakanlık merkez teşkilatında Talim ve Terbiye Kurulu üyesinden grup başkanlığa değin kadrolarda bulunanlar ile bakanlık taşra teşkilatında il müdüründen ilçe müdürüne değin görevler hiçbir işleme gerek kalmaksızın sona erdirildi. Ayrıca, okul, kurum müdürü veya yardımcılık görevi yapan ve görev süresi 4 yıl ve daha fazla olanların görevlerine 2013-2014 ders yılının bitimi ile birlikte son verildi.
Üstelik bu tür uygulamalar yalnızca Milli Eğitim Bakanlığı’nda değil, hatta yürütme alanında da değil, HSYK, Yargıtay ve Danıştay gibi yargı alanına da yansıtıldı.
AKP neden iktidarı paylaşmak istemiyor” sorusunun yanıtı aslında burada yatıyor.
AKP, 1923 devrimi ile kurulmuş Cumhuriyeti çürüttü. Yerine bir tek parti diktatörlüğü kurdu. Bundan vazgeçmek istemiyor.

Özgürlük
Eline bir bavul vermişlerdi. Al, aç, içine koyduklarımızı çıkar, bir bir yaz demişlerdi.
Aldı, açtı, yalan, yanlış ne varsa yazdı. İnsanları yaşamını kararttı. Sonra da gitti elindeki bavulu kendisine verenlere emanet etti.
Tutuklanınca basın özgürlüğü akla geldi.
Soru şu: Bavulcu, gazeteciden sayılır mı?
Bavulcu gazeteciden sayılırsa, basında giderek doğal bir yöntem haline gelen bavulculuk, basın meslek ilkeleri arasına eklenir mi?

Umut Oran ne diyor?
Yıllardır CHP’de siyaset yapan Umut Oran, son seçimlerde milletvekili olamadı. “Olamadı” diyoruz, çünkü isteseydi olabilirdi, ama yanıltıldı.
Yanıltan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Oran, önseçimler öncesi Kılıçdaroğlu ile görüştü. CHP lideri, o dönemde AKP’nin hedefe koyduğu Oran’a partinin ihtiyacı olduğunu belirterek, bir anlamda kendisini kontenjandan aday göstereceğini söylemişti. Bu yüzden Oran, hazırlık yaptığı önseçime girmedi. Ama kontenjan adayı da gösterilmeyince, milletvekili seçilemedi.
Olası bir kurultayda genel başkan adaylığı gündeme getirilen Oran ile CHP’nin durumuna ilişkin bir küçük söyleşi gerçekleştirdik:
- Seçim sonuçları CHP için bir zafer gibi algılanabilir mi?
- Zafer çok iddialı bir sözcük. Siyaset sonuç alma sanatıdır. Bir gerçek zaferden söz edebilmek için tek başına iktidara gelmemiz gerek. Partinin başarılı olup olmadığını neyle ölçebiliriz? Seçimden önce, genel başkan belli hedefler koymuştu. O hedeflere ulaştık mı, ulaşmadık mı? Oy oranımız diğer seçimlere oranla arttı mı, artmadı mı?
CHP örgütünün çalışmalarının, AKP’nin seçimden tek başına iktidar ile çıkamamasında payı var mutlaka. Ama buna bir zafer diyebilir miyiz?
- CHP’de liderlik sancısı var mı?
- Son bir yılda yapılan yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve son genel seçimlerin sonuçları ortada. Bu sonuçlarla bir liderin başarılı olup olmadığını da, yapılacak olan ilk kurultay belirleyecektir.
- Sizin ilk kurultayda aday olacağınız yönünde görüşler var.
- Onu da belirleyecek olan kurultay delegelerinin teveccühüdür, iradesidir.
- Yeni bir erken seçim gözüküyor. Bu kez Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözüne güvenmeyip önseçime girip aday olmayı düşünüyor musunuz?
- Öncelikle, bir erken seçimin gündeme gelmesini istemem. Son seçim sonuçlarına göre keşke bir koalisyon gerçekleşebilse. Ancak bu noktada, bir CHP-AKP koalisyonunu da doğru bulmadığımı da söylemeliyim.
7 Haziran seçimleri öncesi Sayın Genel Başkan’ın telkini oldu, önseçime girmedim. Hata yaptım. Eğer bir erken seçim gündeme gelirse, mutlaka kendimi partinin üyelerine emanet ederim.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları