Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yeni jeopolitik ve Türkiye

30 Haziran 2015 Salı

Son dört yazımda, güncel jeopolitik tartışmaları okurlarla paylaşmaya çalıştım. Bu konuyu burada bırakacaktım. Ancak AKP’nin ülkeyi Suriye’de bir savaşa sokma olasılığı gündeme gelince, bu konuya bir kez daha değinmeye karar verdim.

İki büyük tektonik plaka
Çin’in küresel çapta bir ekonomik ve siyasi etki alanının oluşmaya başlaması, ABD hegemonyasını tehdit edebilecek ekonomik, demografik ölçeğe sahip bir güç yaratıyor. ABD bu gücün gelişmesini engellemeye, bu güç ise “tarihsel misyonuna” ulaşmaya çalışıyor: Böylece küresel jeopolitikte soğuk savaştan sonra, daha önce görülmemiş büyüklükte, karmaşıklıkta iki “tektonik plaka” oluşuyor, birbirine sürtünerek basınç yaratmaya başlıyor.
Haberleşme, bilişim alanında oluğu kadar, silah endüstrisindeki teknolojik gelişmeler bu sürtüşmenin şiddetini, bundan kaynaklanan basıncı artırıyor. Teknolojik gelişmeler, internet üzerinden bilgi çalmada, uyduları etkisizleştirebilen silahlar/ tekniklerde ya da dünyanın herhangi bir yerindeki hedefleri bir saat içinde vurabilen hipersonik füzelerde olduğu gibi çatışma olasılıklarını artırma potansiyelleri taşıyor (The National Interest, 28/06/2015).
Bu iki tektonik plakanın sürtüştüğü bölgeler arasında, Güneydoğu Asya ile de Ortadoğu öne çıkıyor.

Çin, Ortadoğu, AKP
Çin, “tarihin gördüğü en büyük ekonomik imparatorluğu kurarken” Ortadoğu, birincisi enerji kaynakları ama daha geniş anlamda “jeoekonomi” (emperyalizm) açısından, ikincisi de, Batı’dan Doğu’ya geçiş, Avrasya’da etkili olma, daha kolay hareket edebilme, Doğu ile Batı’yı bağlama anlamında “jeopolitik” olmak üzere iki açıdan büyük önem kazanıyor.
Çin’in ekonomik büyümesini, gücünü sürdürebilmesi için gittikçe artan miktarda petrol, gaz tüketmesi gerekiyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın verileri bu tüketimin içinde ithalatın, ithalat içinde Ortadoğu’nun payının hızla artığını gösteriyor. Ancak Çin’in Ortadoğu ile genel anlamda ticareti de 2005’ten 2009’a yüzde 87, 2009’dan 2012’ye de yüzde yüz olmak üzere de katlanarak artıyor. Çin’in İran ve Suudi Arabistan başta olmak üzere, bölgede yatırımları da hızla artıyor. Önde gelen Çin bankaları bölgede şube açıyorlar, Çin’den gelen personel, örneğin Birleşik Arap Emirliği’nde 200 bin girişimci etkinlik gösteriyor. Çin, Süveyş Kanalı’nda Mısır’la birlikte bir Özel Ekonomik Bölge inşa ediyor, İran ve Irak’ta en büyük yabancı yatırımcı konumuna yükseliyor. (A.V. Kazami, X. Chen, “China and the Middle East: More Than Oil”, The World Financial Review, 26/11/2014.)
Kazami ve Chen, Çin’in Ortadoğu’ya ekonomik olarak girerken, ABD’nin aksine, siyasi olarak, tüm taraflara eşit mesafede duran bir konumu benimsediğini, çatışan taraflarla diyalog içinde olabildiğini, örneğin hem Filistin hem de İsrail’in gözünde bir “yapıcı güç” imajı yarattığını, hem Suudilerle hem de İran’la dengeli bir ilişki sürdürmeyi başardığını, Suriye’de de savaşa karşı, taraf tutmadan, siyasi çözümden yana olduğuna işaret ediyorlar.
Çin’in harekete geçirebildiği kaynaklarla, izlediği politikalarla kıyaslayınca, AKP Türkiyesi’nin dış politika fiyaskolarını anlamak da kolaylaşıyor. AKP Türkiyesi bölgeye yönelik projelerini destekleyecek ekonomik mali kaynaklardan yoksundur. Osmanlı İmparatorluğu’nun bölge halkının anlığındaki izler stratejik derinlik kaynağı değil, tam aksine aşılması olanaksız güven sorunlarının kaynağıdır. AKP’nin sunduğu sözde demokratik modelin cilası döküldü, altından otokratik bir tek adam rejimi hevesi çıktı.
Kısacası AKP Türkiyesi’nin bölgede etkili olabilecek bir “yumuşak gücü” yok. AKP’nin Suriye’de izlediği, mezhepçi yaklaşım, tam anlamıyla geri tepen bir silah oldu, cihatçı gruplara sağladığı destek elinde patlamak üzere.
AKP Türkiyesi tam bu durumun içinde, Suriye’de oluşan, uluslararası topluluğun desteğini de alan Kürt realitesi ile, hem sınır güvenliğine hem ülkesindeki iç barışa olumlu katkı yapacak bir ilişki kurmak yerine, “sert güç” kullanmak üzere Suriye’ye girmekten söz ediyor. Suriye’nin çoktan Türkiye’ye girdiğini anlayamayan AKP liderliği, adeta ölümden korkarak intihar etmeyi planlayan insanlara benziyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Siyasetin sefaleti 16 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları