Hikmet Çetinkaya

Sözde Müslümanla ortaklık...

27 Haziran 2015 Cumartesi

Cüneyt Arcayürek’i “dönüş tarihi belli olmayan” tatile değil, sonsuzluğa uğurlarken, Ankara’da olası AKP-CHP hükümet ortaklığı konuşuluyordu...
Maltepe Camii’nin geniş avlusunda, ağaçların gölgesindeydim, dostlarla birlikte...
7 Haziran seçimleri sonrası, insanların özellikle gazetecilerin derin bir soluk aldığı, Türkiye’yi baskıcı bir yönetim sarmalıyla korkutanların bir adım geri attığı açıkça görülüyordu.
Türkiye’de laik, demokratik, sosyal hukuk devletinin temellerinin sağlam atıldığı, bunu yıkıp yerine otoriter, dinci bir devlet yapısının hayata geçirilemeyeceğini elbet çok iyi biliyorduk.
Bilmemize karşın halkımızın büyük bir bölümü sinmiş, merkez medyamız korkuyla birlikte bir yılgınlığın içine düşmüştü...
Seçimler yapıldı, tek parti dönemi bitti!
Dile kolay, AKP tam 13 yıl Türkiye’yi tek başına yönetmiş, bir yıl önce meydanlarda 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu halkın onayıyla aklanmış, Erdoğan cumhurbaşkanı seçilmişti...
7 Haziran seçimlerinde, halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı anayasayı açık açık ihlal etmekten çekinmiyor, devletin tüm olanaklarını kullanarak kent kent dolaşıyor, partisini örtülü olarak desteklediği siyasal mitinglerin “cumhurun temsilcisiyim” diyerek üstünü örtüyordu...

***

Hayatımızın sayfalarını karıştırırken 7 Haziran öncesi ve sonrası karşıma çıktı Ankara’da...
Siyasi kulisler hareketliydi, olası bir AKP-CHP hükümet ortaklığı beklentisi ağırlık kazanıyordu.
Peki, CHP lideri hükümet ortaklığı konusunda istekli miydi?
Can Dündar, Emre Kongar, Erdem Gül, Ayşe Sayın, Çiğdem Toker ve Fırat Kozok öğle saatlerinde CHP lideri Kılıçdaroğlu’yla görüşmüş, ardından MHP lideri Devlet Bahçeli’yle buluşmuştu...
Can Dündar’ın dünkü yazısının başlığı şöyleydi:
Kılıçdaroğlu koalisyona sıcak...
Emre Kongar:
Kılıçdar ne havada?
Çiğdem Toker:
Unutma notları...
Fırat Kozok:
Koalisyonda yedek lastik olmayız...”
Ben cami avlusunun dışında kimi siyasetçilerle konuştum...
Kimileri, “il ve ilçe örgütlerimiz, seçmen tabanımız iktidar olma özlemi içinde” derken kimileri “AKP’yle koalisyon yaparsak iki yıl sonra yapılacak bir erken seçimde seçmen bizi cezalandırır” diyordu...
Belli bir gelenekten gelen, demokrasimizi ve özgürlüklerimizi geliştireceğini söyleyen ama bu sözünde durmayıp otoriter bir rejime yelken açan AKP’ye ne kadar güvenilir!
Ben bir gazeteci olarak güvenmem!
Türkiye’nin önünde yığınla sorun var... Bunlardan en önemlisi Kürt sorunu...
Bu nasıl çözümlenecek?
Demokrasi ve özgürlükler genişletilerek!

***

Doğru olmayan kavramlar üzerinden yaşam biçimi oluşturmak “milliciliği”, “ulusalcılık” olarak algılamak...
Laikliğin “halksal” anlama geldiğini, “ulusal egemenliğin” hiçbir zaman “derin milliyetçilik” olmadığını bilmek...
Demokrasi ve özgürlüklerin laiklik temelinde yükseleceğinin bilincinde olmak.
Biraz daha öteye gideyim...
Kimi CHP’lilerin ayrımcılık ve ötekileştirmede AKP’den ve MHP’den hiçbir farklarının bulunmaması...
Sosyal demokrasi kavramını öğrenememeleri, sermaye- emek çelişkisini dillendirmemeleri...
Yazılacak çok şey var elbet!
Şu anda korku tünelinden çıktık... Merkez medya, halkımız rahat soluk aldı...
Genç bir Meclis var!
Sömürü düzeninin olmadığı, bağımsız, laik demokratik bir Cumhuriyet istiyoruz.
İnsanca, hakça bir düzen!
Kimse kimseyi ötekileştirmeden...
Savaşa hayır, barışa evet!

***

Yetim hakkını, devletin parasını yiyenlerle, kendi varsılını yaratanlarla CHP ortaklık kuracak ha!
Vay vay vay!...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları