Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İki seçenek ve koalisyonu hangi koşul belirleyecek?

21 Haziran 2015 Pazar

İki seçenek kaldı: AKPMHP ve AKP-CHP... Her ikisi de mümkün, ama en olası koalisyon hangisi? Veya yanıt, hiçbiri, Meclis’in feshi ve yeni seçim mi? 45 gün var. Bu süre içinde bir hükümet kurulabilirse, hangi koşullarda ve hangi kriterlere göre ve kimlerle kurulacak? Bu soruya yanıt verebilirsek, daha doğru bir kestirimde bulunabilir miyiz?
Olabilir, deneyelim.

Suriye ve ‘Kürt koridoru’
Türkiye’nin içinde bulunduğu iki güncel ve önemli sorun var. İlki, Suriye’nin parçalanmasının hızlanması ve Suriye komşuluğunun yerini Suriye Kürdistanı komşuluğunun alması. ABD IŞİD’i bombalıyor, PYD/PKK silahlı güçleri ilerliyor. Çok sözü edilen bir “Kürt koridoru” kısmen gerçekleşti.
Akdeniz’e açılan topraklarda yaşayan Arap vb. nüfusun şu veya bu şekilde Kürtlerin denetimine alınması/girmesi/ verilmesi durumunda, bu koridor denizle, Akdeniz’le buluşacak. Güneydoğu Anadolu ile Suriye tarafının kucaklaşmasının önünde “bir fiziksel sınır” kalacak. Ruh, inanç, kültür ve etnik birliğin karşısında bir tel örgü ne kadar dayanır?!
Ankara’nın eteği tutuşmuş durumda. O Ankara ki, Suriye’de 3 yıldır iç savaşı körükleyerek güçsüz bir “merkezi yönetim”in (Esad iktidarı) oluşması kafasızlığını gösterdi. Suriye’ye egemen olabileceği ve “Kürt ilerleyişini engelleyebileceği” gibi bir hayalle, dünyanın büyük nefretini kazanmış IŞİD desteklendi.
Oysa ABD ve Batı, IŞİD’i her durumda kapana kıstırmaya kararlı. Kürtler bu konuda ön cephedeler, yolları açılıyor ve ilerliyorlar. IŞİD “hapsedilince”, savaş meydanının galibi ve pay sahibi kim olur?! Ankara bu duruma karşıysa, tek yapacağı, Esad yönetiminin ülkeye egemen olmasına destek vermekti.
Irak ve Suriye (diğerleri sonra) mezheplere ve etnisitelere dayalı devlet yapılarına dönüşecek yeni bir haritanın ilk kurbanları durumunda. Türkiye’nin Güneydoğusu bu çerçevede, Ankara için “öncelikli güvenlik sorunu” olarak gözüküyor.

Çözüm süreci
RTE, denetlediği Kürt oylarının önemli ölçüde HDP’ye kaçtığını gördüğü için seçim öncesi “masayı devirdi”. Yeniden nasıl kurar, belli değil. Yazmıştım: “AKP, eh, Kürt seçmenler de benden gittiğine göre, MHP ile koalisyonun bu açıdan bir sakıncası kalmadı” diyebilir. Yukarıda betimlediğim Suriye’deki gelişmeler Türkiye’nin önlem alması gereken bir numaralı sorunu olarak algılanıyorsa RTE/AKP tarafından, MHP ile koalisyon kurar.
MHP, CHP’den kaçıyor, “başbakanlık rüşveti”ni bile reddediyor, çünkü tek amacı var: Çözüm sürecini koalisyonla AKP’ye bitirtmek. Bahçeli, “Türkiye’nin başındaki büyük tehlike” gerekçesiyle, öne sürdüğü bazı şart ve isteklerinden geri çekilerek, hükümet olmaya hazır. Bu, “üniter birliği” korumayı en önemli sorun olarak gören ordunun da görüşüdür. Öncelikle bir güvenlik koalisyonu.
MHP yine de AKP’yi sıkıştıracaktır. AKP’de çözüm sürecinin sürmesini isteyen önde gelen politikacılar var. Giden Kürt oylarını geri alamazlar, ama desteğini hâlâ aldıkları Kürt seçmenler artık AKP’de kalıcıdır, derlerse, çözüm sürecini ölmeyecek şekilde ayakta tutabilirler. Yok, çözüm süreci hâlâ temel politikadır görüşü AKP’ye egemen olursa, rota, CHP ile koalisyona ve/veya seçimlerin yenilenmesine kırılır.
Öyle görülüyor ki, seçimde başlıca etken olacak çözüm süreci/Kürt politikası: “Milliyetçi oylar” üzerinde kavga. Kürt meselesi sertleştikçe, milliyetçilikler büyüyecek. CHP’nin bile buna kurban gitme olasılığı var.

Ekonomi ve CHP
İkinci önemli konu ise ekonomi. Eğer koalisyon anlayışında ekonomi ön plana çıkarsa, kartlar yeniden karılabilir. CHP ile koalisyon olanağının, ekonomiye rahat nefes aldıracak ve Kürt meselesinin de yumuşak geçiştirilebileceği ana düşünce olarak egemen olursa, AKPCHP koalisyonu dayatılır.
Her durumda RTE’nin o buyrukçu, dediğim dedik döneminin sonuna geldik. Hukuk ve daha pek çok şeyin rayına oturma olasılığı yükselir. Yine de, siyasetin sertleşeceği bir döneme giriyoruz.

Bir kitap
Kerem Çalışkan’ın “Alman Cihadı ve Ermeni Sürgünü” kitabını öneririm... Tartışmalarda eksik halka. Kerem’in, 1915 olaylarının hep dile getirilen ve üzerinde fazla durulmayan bir yönünü, Almanların tehcir politikalarını inceleyen ve gündeme getiren kitabını unutmayalım. Bu tehcirde, o sırada Osmanlı üzerinde etki sahibi olan ve Doğu’ya açılma, İngilizlerin Hindistan egemenliğine doğru karadan yönelme politikası izleyen Almanların rolünü görüyoruz. Remzi Kitabevi. 189 sayfa.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları