İktidarda Kalmak İçin Yasadışı Her Şeyi Yapar

16 Ocak 2014 Perşembe

Evet dün Kılıçdaroğlu; bir grup gazeteci, yazar, yayın yönetmeni, programcı ile yaptığı sohbette, başbakan hakkında temel düşüncesini böyle özetliyordu: Her şeyi yapar? Bu ne demek?
Başbakanın işi gücü cemaat. Dün alınlarından öptüklerini bugün virüs, çete, illegal yapı olarak nitelendiriyor. Tabii iktidarın yolsuzluk ve rüşvetin içine batması ve bu nedenle dört bakanın istifa etmesi konusunda RTE’de tık yok! Kılıçdaroğlu net: Çünkü bu yolsuzluk ve rüşvet ağının başında o var.
Bu açıdan bakıldığında, RTE bütün gücüyle soruşturmayı örtbas etmeye yöneldi... Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısını değiştirecek, tıpkı Deniz Feneri’nde olduğu gibi, iktidarına bağlı savcılarla bu işi kapatacak. Yani yargıyı engellemek, şu aşamada RTE için hayati bir mesele! Sonuçta olay gelip kendisine dayanacak: Bunu önlemek için yasadışı her şeyi yapar.. Cumhurbaşkanı Gül’ün de gelişmeden endişeli olduğu izlenimi aldım,” diyor.
CHP lideri “yolsuzluk soruşturmasına, Deniz Feneri davasını kapatan savcılardan birini atamışlar” diyor. 27 Mayıs 1960 öncesi Menderes iktidarının muhalefete yaptığı saldırılar anımsatılıyor... Kılıçdaroğlu, askeri darbelere karşı olduğunu söylüyor ve gazetecilere demokrasiyi koruma çağrısı yapıyor: “Başbakan medyayı susturma ve kendine bağlama saldırılarında başarılı olmasaydı, adım adım diktatörlüğünü inşa edemezdi.” Doğru... Medyayı kontrol edince yolu açıldı ve her şeyi kontrolüme alırım noktasına geldi.
Üniversiteler Nerede: Kılıçdaroğlu: Ülke tam diktaya götürülmek isteniyor ama ortada üniversite yok. Neredeler, niye seslerini çıkarmıyorlar? Bazı dernekler falan, RTE’yi destekleme ilanları veriyor. Rezaletin rezaleti. Sendikalar, demokratik dernekler, genellikle suskun. Evet üniversitelerin başı bağlandı da ondan. İktidar - Gül ortaklığında üniversite özgürlüğü tam boğuldu. Rektörler astığım astık yetkilere sahip ama buna rağmen hey üniversiteler, eğer varsanız!..
Gizli ajanda: Kılıçdaroğlu: Şimdi açıkça ortaya çıktı ki başbakanın gizli bir ajandası var. Dikta inşasında bu yargısını seslendiriyor. Aslında İslamiyeti kullanarak, yargıyı kendine bağlayarak, başkanlık sistemi dayatarak heves ettiği tek adam diktatörlüğü, uzun zamandır belli. Bence gizli değil açık ajanda ile gidiyor RTE.

***

17 Aralık: Bir dönüm noktasıdır, diyor: AKP’nin ihale-inşaat şirketlerine ve Bilal’in vakfına yönelen operasyonlar için, çok güçlü iddialar var. İstifa eden veya ettirilen 4 bakan için fezlekelerin Meclis’e sevk edilmesi engelleniyor, bu fezlekelerde kim hangi rüşvete, yolsuzluğa bulaşmış, içlerinde çok güçlü bilgiler var, diyor. Gazetemizde bunları okuyorsunuz bugün...
RTE vesayet iddialarını “kendi diktatörlüğünü kurma süreci olarak kullanıyor”.
Peki RTE’nin diktatörlüğüne karşı CHP’nin tavrı ne olacak? Mesela, Meclis’i terk, sineyimillete dönme vb... Kılıçdaroğlu’nun yanıtı: İstifa bile Meclis’in onayına bağlı... HSYK yasasını önlemek için sonuna kadar direneceğiz. Meclis komisyonlarında yasa önerileri görüşülürken, “şu maddeleri kaldırır veya şöyle yaparsanız buna destek veririz” dediklerini ama Meclis Genel Kurulu’nda, bir önerge ile komisyonda kaldırılan maddeyi yeniden gündeme getirerek yasaya eklediklerini anlatıyor. Tabii ki bir tür dolandırıcılık. Kılıçdaroğlu: Kaba güçlerine karşı da duramayız: Onlar 300 kişi, biz 150.
Göğüslerinde partinin adamı rozetleri taşıyan RTÜK gibi bir HSYK olamaz, buna karşıyız, Farklı düşünceleri olur yargıçların ama yargıç vicdanları, yasaları uygulayarak karar verirler” diyerek, RTE’nin yeni HSYK önerisine karşı çıkıyor..

***

Kenan Evren’lerin ihaneti: RTE zaten yasamanın, yani yasa yapıcı Meclis’in üzerinde yüzde 95 denetime sahip. Çünkü milletvekillerinin gelecekleri RTE’nin iki dudağı arasında. Kendisine hep evet diyecekleri seçiyor. Dolayısıyla Meclis’ten istediği bütün yasaları hemen en kısa sürede geçirebiliyor yani Meclis, RTE’nin hizmetinde. Şimdi de yargıyı tam vesayeti altına almak istiyor. Kenan Evren’lerin bu ülkeye en büyük ihaneti, milletvekillerine biatı şart koşan ve lider sultasını tam kesinleştiren siyasi partiler yasasıdır. Bu yasayı değiştirmeye yanaşmadılar.
Biliyoruz ki bu da da millete “parti disiplini” olarak dayatılıyor. Ülkeyi tek adam diktatörlüğüne, rüşvet ve yolsuzluk batağına sürükleyecek bir parti disiplini olur mu? Olmaz. Bu durumda onay veren bütün milletvekilleri tam bir şey olur; yani Menderes’in “odun”ları ve şefin sopaları. Şefi, partisini, iktidarını, ülkeyi bataklığa sürüklemekten kurtaracak hiç kimsenin kalmadığı, Kavalcı’nın peşinde denize boğulmaya sürüklenenler..
CHP ve cemaat: Kılıçdaroğlu, poliste ve yargıda cemaat yapılanması konusundaki tüm sorulara yandan yanaştı! Tavrı: Paralel devlet diyorlar varsa dava aç, kanıtları göster, yargıla.. Peki yargıda? Bakın, diyor, biz hükümeti sorumlu tutarız. Yargıda, poliste çeteler varsa savcılar verileri toplar ve soruşturma açar.. Bütün bunlar varsa sorumlusu RTE iktidarıdır. Ben iktidarı bilirim. Peki iktidar olursanız, size illegal yapı ihbarları gelirse: Gerekeni yaparız, diyor.
RTE, kendisini asla anayasa ve yasalarla bağlı görmüyor, diyor.
Yandaşlar da “millet beğenmezse sandıktan hesap sorar” demiyor mu ah sizi gidi diktatör yaltakçıları!
Anayasa ve yasalara dayanarak iktidara gel, anayasa ve yasaları çiğne geç, kendini onlara bağımlı hiç hissetme sonra kalk sandıkta hesap sorun” de.. Hukuk devleti mi değil, RTE ve adamlarının guguk devleti.
Seçimlere kadar RTE iktidarda kalabilir mi diye soruyorum kendime.
Onlar için karanlık bir dehliz var sadece. Ülkedeki gelişmeleri izleyin, hiçbir şey rastlantısal değil... __



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları