Eşitsiz ve adaletsiz bir seçim yaşadık...
Seçim sürecinde hem Anayasa hem de pek çok yasa ihlal edildi:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarafsızlık yemini etmiş olmasına karşın, bir parti lideri gibi sürekli miting yaptı, AKP’ye destek verdi...
TRT, özel televizyonlar, havuz ve aşk medyası, sürekli olarak, her türlü eşitlik ve adalet duygusunu zedeleyen bir tarafgirlikle yayın yaptı...
AKP ve Erdoğan devletin tüm olanaklarını AKP için kullandı.
Yüksek Seçim Kurulu bütün bu haksızlık ve hukuksuzluklara “Cumhurbaşkanını denetlemek bizim işimiz değil” diyerek gözlerini kapadı, kulaklarını tıkadı!

***

Şimdi kısaca kim kaybetti, kim kazandı şöyle bir bakalım:
Diktatörlük kaybetti...
Özgürlük kazandı.

***

Kin, nefret, düşmanlık kaybetti...
Uzlaşma kazandı.

***

Başkanlık rejimi kaybetti...
Parlamenter rejim kazandı.

***

12 Eylül Anayasası kaybetti...
Milli irade kazandı.

***

Rüşvet ve yolsuzluk kaybetti...
Şeffaflık kazandı.

***

Erdoğan kaybetti...
Çoğulculuk kazandı.

***

AKP kaybetti...
Başta HDP sonra MHP, en sonra da HDP’ye verdiği desteğe karşın durumunu koruyan ana muhalefet CHP kazandı.

***

Yüksek Seçim Kurulu kaybetti...
Oy ve Ötesi, STK’ler ve vatandaş denetimi kazandı.

***

Yandaş medya, (aşk ve havuz medyası) kaybetti...
Bağımsız ve tarafsız habercilik kazandı.

***

Etnik baskı kaybetti...
Barış süreci kazandı.

***

Küçük partiler (haksız yere) kaybetti...
Barajı aşan partiler kazandı.

***

Sonuç olarak:
“İleri Demokrasi” diye yutturulan baskı rejimi ve onun temsilcileri kaybetti...
“Demokrasi umudu” ve onu savunanlar kazandı.
“Demokrasi” ne yazık ki ülkemize tam yerleşememiştir, hâlâ “umuttur”...
Ve biz bu umudun gerçekleşmesi için çalışacağız!