Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Demokrasiyi sıçratacaktı... İlk hecede bıraktı!

03 Haziran 2015 Çarşamba

Erdoğan artık AKP’nin sorunudur.
Türkiye’nin sorunu olmaktan çıkmıştır.
7 Haziran seçimleri sürecinde tarafsızlığını tümüyle yitiren, devlet olanaklarını sadece partisi için kullanan, devletin tüm kurumlarının AKP’ye çalışması için baskı yapan, basını susturmada kamuoyunu yönlendirmede Hitler yöntemlerini bile sollayan bir kişinin tüm Türkiye’nin cumhurbaşkanı olması artık olanaksız.
Bu anlamda, Türkiye’nin 12. Cumhurbaşkanı Erdoğan bitmiştir.
AKP’nin cumhurbaşkanı Erdoğan vardır.
Bunu ne kadar sürdürebilir?
Bu sorunun yanıtını vermeden önce bu köşede yeri geldikçe vurguladığımız diktatör tarifini yineleyelim:
Diktatörlük, bir kişinin milyonlarca kişiye hükmetmesi değildir, milyonlarca insanın bir kişinin zulmünü kabul etmesidir.
7 Haziran seçimlerini bu diktatörlük tarifine göre de okumak gerekiyor. Tablo gösteriyor ki, toplumun ciddi bir kesimi Erdoğan’ın başkanlığına karşı olduğu gibi bugünkü yöntemle Cumhurbaşkanlığı’na da karşı.

***

Erdoğan’a karşı olanlar arasına AKP’nin de önemli bir dilimi koyabiliriz.
Buna Davutoğlu da dahil...
Biraz siyasi kulis yapmak gerekirse; Davutoğlu şöyle düşünüyorsa haksız sayılmaz:
“Bana 290-300 milletvekilliği yeter. Bu durumda Erdoğan’a, ortak, halk bu kadar oy verdi, bizi iktidarda tuttu, seni koyverdi. Bu milletvekili sayısıyla başkanlık diye tutturmak olanaksız. Anayasayı değiştiremeyiz. Ben başbakanlık yapayım, sen de mevcut yasalar çerçevesinde orada kal...”
Seçildikten sonra anayasayı, yasaları hiçe sayıp her şey benim diyen Erdoğan’ı bu olasılık çılgına çeviriyor olmalı.
Kaldı ki, seçimden Davutoğlu’nun hayal ettiği tablonun çıkma olasılığı da düşük.
Seçim sürecinin başında açılışı 400’le başlattılar, sonra “330 da olur” dediler. Ardından “azınlık da kurar, hükümeti vermeyiz” demeye başladılar.
Çok partili yaşamla birlikte kurdukları partileri iktidara taşıyan liderler, çoğunlukla kendilerini partilerinden üstün görmüşlerdir. Bu durum başlangıçta parti için “güç” olmuştur, zamanla “yük”e dönüşmüştür.
AKP’yi de bu kader bekliyor.

***

Erdoğan nasıl partisinin gücü iken yükü haline geldi?
Bunun için uzun uzun analizler yapmaya gerek yok, birkaç kesit aktaralım, yeter...
Parti kurulurken “milletvekilleri sadece parmak kaldırıp indiren olmayacak” demişti.
Şimdi parlamentoyu tümüyle gereksiz hale getirecek bir sistem istiyor.
Hükümet olduktan hemen sonra, “hedef AB” demiş, Brüksel’den gelmez olmuştu. En geç 2013’e kadar Türkiye’yi AB’ye sokacaktı.
Türkiye’yi AB’ye değil, birbirine soktu.
Başlangıçta insan hakları temel kriter olacaktı.
Şimdi bunu insan haklamalarına çevirdi. Başlangıçta Yüksek Askeri Şûra kararları dahil devletin her adımının hukuka açık olmasını istiyordu, şimdi hukuku herkese kapattı.
Başlangıçta, devlet halkın hizmetinde olacaktı.
Şimdi halkı, kendi devletine kul etti.
Başlangıçta demokrasiyi sınıf atlatmayı hedeflemişti, Türkiye sıçrayacaktı.
Sıçradı mı?
İlk hecesinde bıraktı.
O yüzden aklı fikri tuvalette!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024
Çekin elinizi! 19 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları