Hikmet Çetinkaya

Doğa insanlardan öcünü alıyor!

31 Mayıs 2015 Pazar

Gezi Direnişi’nin ikinci yıldönümü bugün...
O çocuklar hayatın akarsuyunda, ağaçların yapraklarında, hem doğa hem kent mücadelesinin simgesiydiler...
Bu yazımı Gezi Direnişi’nde yitirdiğimiz çocuklarımıza, gençlerimize adıyorum.
Onların anısına!
Merhaba Ali İsmail, Ahmet Atakan, Ethem Sarısülük, Berkin Elvan, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş ve ötekiler!.. Acılı anneler, babalar ve kardeşler!..
Merhaba hüzün!..
Biliyor musunuz doğa insanlardan öcünü almayı sürdürüyor...
Dinleyin, sizin söyledikleriniz anlatacaklarım...
Yıldız yağmuru sizlerin...

***

Haziran ayına bir adım kala iklim değişikliği kendini gösterdi...
Ege, Akdeniz ve Marmara’da sağanak yağışlar, sel baskınları özellikle Tekirdağ yöresinde etkili oldu...
İklim değişikliğini tam olarak yaşıyoruz...
Sıcaklıklar bir bakıyoruz yükseliyor, ardından düşüyor, yağış modelleri kayıyor...
Değişiklik hem sellere neden oluyor hem kuraklığa...
Olumsuz etkiler, aşırı hava olaylarının daha sık ve etkili olması insanların doğaya karşı ne denli savunmasız olduğunu gösteriyor...
Bu yüzden hem ekonomiler bozuluyor hem insan sağlığı.
Hele hele Türkiye gibi bir coğrafyada, gündemde siyaset yani genel seçim varsa, iklim değişikliği kimseyi ilgilendirmiyor.
Oysa ülkemizde sık sık vurguladığım gibi, su kaynaklarının giderek yok olması, orman yangınları, küresel ısınma, bunlara bağlı olarak ekolojik ısı düşmesi ve yükselmesi bizi riskli coğrafyaların içine sürüklüyor...
İklim değişikliği, çölleşme tehdidi altındaki yarı kurak, yarı nemli bölgeler olan İç Anadolu, Güneydoğu, Ege ve Akdeniz yöresinde ormancılıkta ve su kaynaklarında olumsuz etkiye neden oluyor.

***

Ormanlık alanlarımızda ağaçların kuruması, zararlı böcek salgınları görmezden geliniyor...
Çevrecilerin, doğa tutkunlarının çığlıklarını siyasal iktidar duymuyor, duysa bile hiç önemsemiyor...
Asit yağmurlarına ilişkin bilim insanlarının açıklamalarına kimse kulak asmıyor...
Dağlarımızı, ovalarımızı, akarsularımızı sattık, kiraladık çokuluslu şirketlere, maden avcılarına...
Hava kirliliğinin giderek artması neden?
Bunları hiç düşünmedik!
Çünkü doğanın dengesi bozuldu!
Başına buyrukluk yeni değil elbet...
21 yıl önce (1993-94 yıllarında) 2 milyon metreküp ağaç kesilmişti.
Dağlarımızın delik deşik edildiği, ağaç katliamının ivme kazandığı, taşocağı işletmelerinin doğayı kirlettiği bir gerçek.
1970’li yıllardan başlayıp bugüne dek süren yağma, talan ağaçların kurumasına yol açtı; petrol, kömür, doğalgaz gibi fosil yakıtları tüketmemiz güzelim coğrafyamızı kirletti.
Şimdi soruyorum:
“Seçimlere yedi gün kala hangi siyasal parti çevre konusunda bir şeyler söyledi?”
Söyleyenler ise “temiz çevre” demekle yetindi o kadar.
Türkiye son yıllarda ne doğru dürüst bir kış yaşayabildi, ne ilkyaz, ne yaz, ne de güz...
Mevsimler birbirine karıştı...
Haziran ayına bir adım kaldı ama gündüz ve akşam ısı değişkenliği neredeyse altı-yedi derece fark ediyor.
Yazı mı yaşıyoruz, ilkyazı mı, güzü mü belli değil.

***

İstanbul iki mevsimi, lodos ve poyrazı yaşar, İzmir’in imbatı ve poyrazı yaşadığı gibi.
Yaz ayında poyrazı yaşıyoruz İstanbul’da, önceki gün Ege kışları da nemli bir havayı yaşıyordu...
Kimileri “iklimin kafası karışık” diyor. Ben ise karşı çıkıyorum bu sava. İklimin kafası karışık değil. Doğayı kirleten, iklimleri değiştirenler insanlar.
Salt kendi çıkarları için...
Bu yüzden doğa intikam alıyor bizden!
Diyor ki:
“Benim canıma okudunuz binlerce yıldır ve beni yok etmeye çalıştınız... Siz beni yok edemeyeceksiniz, ben sizi süründüreceğim böyle.”
Bir yandan kuraklık tehlikesi öte yanda ısı değişikliği, ani yağmurlar, seller...
Kuraklığın en büyük nedeni yağmur değil, karın yağmaması...
Şöyle lapa lapa kar yağdığını gördünüz mü hiç İç Anadolu’da, Kaz Dağları’nda, Toroslar’da, Kaçkarlar’da...
Gökdelenler kenti İstanbul’du eskiden, şimdilerde Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Eskişehir ve öteki kentler yarış ediyor...
Patates tohumunu, bademi, kirazı, kavunu, karpuzu ithal eden Türkiye, iklim değişikliğinin farkında mı, diye düşünüyorum zaman zaman...

***

Aradan iki yıl geçmiş Gezi Direnişi’nin yiğit çocukları...
Kiminiz öldü, kiminiz sakatlandı!
Yaralı, şaşkın yapraklar içinde, yiten canların izinde yürüyorsunuz iki yıl sonra...
Yıldız yağmuru sizlerin üzerine yağıyor, görüyor musunuz?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları