Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
HDP’nin demokrasi mücadelesine köstek olmayalım
Yazdığım gazetelerin manşetlerine karışma hakkını kendimde görmem, ama bağımsız biri olarak, tepki gösterme hakkımın olduğunu düşünüyorum. Bu meyanda, gazetemizin çarşamba günü “HDP dışardan desteğe sıcak” manşetini en az HDP’liler kadar yadırgadığımı ifade etmek istiyorum. “En az HDP’liler kadar” diyorum, çünkü manşete konu olan Demirtaş’ın Adıyaman mitingi ertesinde, Cumhuriyet gazetesi ile yaptığı röportaj-sohbette ben de vardım. Yazdığım kısa izlenim yazısında da belirttim, Demirtaş ile yaptığımız yemekli görüşme sohbet havasında geçti; zaman zaman ikili sohbetlere daldık, belki o esnada Demirtaş’ın genel siyaset üzerine yaptığı yorumlardan manşete konu olan yorumu çıkarmak mümkün idi, bilemiyorum.
Bence asıl önemli olan, sohbet içinden çıkan bu “izlenimin” manşete taşınması; kötü niyet söz konusu değilse de, unutmayalım ki “cehenneme giden yollar iyi niyet taşları ile döşenebilir”. Mevcut siyasi atmosfer dikkate alındığında böylesi bir “izlenim”in, HDP’ye yönelik kuşkucu bakışı pekiştireceği bilinmek gerekirdi. Tam da bu nedenle, manşeti tartışmaktan ziyade daha faydalı bir iş yaparak, HDP’ye karşı kuşkucu bakış üzerine birkaç kelam etmek istiyorum.
Yok, “Bazı siyasi parti, görüş, çevreler ve münhasıran HDP sorgulanmadan övülsün, desteklensin” demiyorum.
İki yönlü kıskaç
HDP konusunda asıl sorun, bu parti ne yaparsa, ne söylerse söylesin, iki yönlü bir kıskacın baskısından kurtulamaması. Şöyle ki: Bir yandan iktidar partisi, başkanlık sistemine açık muhalefetinden dolayı HDP’ye karşı, demokrasi sınırlarını fazlasıyla zorlayan bir karalama kampanyası sürdürüyor. İş iktidar partisi ile kalmıyor, bu kampanyanın başını Cumhurbaşkanı çekiyor; yani bir siyasi parti, doğrudan devlet baskısına maruz kaldığı bir seçim süreci yaşıyor. Diğer taraftan, tüm bunlara rağmen muhalefet çevreleri, HDP’nin iktidar partisi ile gizli bir ittifak yürüttüğü paranoyasını bir türlü terk edemiyor.
Kürt siyasetinin, müzakere sürecine ilişkin dikkatli tutumunun, bu kuşkuyu canlı tuttuğu ileri sürülebilir. Keşke, bu konuyu kuşku zemininde tutmaktan ziyade, doğru dürüst tartışmayı başarabilseydik, olmadı. O halde şimdilik kısa bir iki not düşmekle yetineyim: Birincisi, Kürt siyasetinin müzakere masasında ısrar etmesinin, iktidar ile ittifak değil, bir zorunluluk olduğu gerçeği. İkincisi, Kürt siyasetinin bu ısrarının kıymetinin bilinmesi zorunluluğu; Kürt siyasetinin demokratik zeminde mücadele etme gayretine köstek değil, destek olmak gerekliliği. Hal böyle iken muhalefet cephesi müzakere sürecine uzak durmayı tercih ediyor, sonra da “neden iktidar ile müzakere ediliyor?” diye sorguluyor.
Daha ne yapsınlar?
Affedersiniz ama mevcut şartlarda Kürtlerin kiminle müzakere etmesini bekliyordunuz? Veya müzakere yerine çatışma siyasetine mi dönselerdi, daha mı iyi olurdu? Şimdi, iktidar kanadının “müzakere sürecini başkanlık pazarlığına rehin alması”na rağmen, HDP, Kürt siyaseti, başkanlık sistemine açıkça karşı çıkıyor, sizi inandırmak için daha ne yapsınlar? Doğrusu ben HDP’nin tavrının daha ötesinde, muhalefetin bir gerçeği daha anlamasında fayda olduğunu düşünüyorum.
Bu gerçek şu: Kürtler ile bir barış, uzlaşma olacaksa, bu, iktidar veya değil geniş sağ-muhafazakâr kesimi içine almak zorunda. Şu anda asıl sorun, iktidar partisi ve Cumhurbaşkanı’nın ılımlı, demokrat sağ-muhafazakârlıktan, otoriter, milliyetçi-dinci-mezhepçi bir yöne savrulmuş olması, yoksa, bu ülkede gerek Kürtler ile, gerek daha genel çerçevede demokratik siyaset ve toplumsal barış, sağ-muhafazakârlığı dışlamak değil, içermek durumunda.
İktidarın Kürtler ile barışı, sol muhalefeti dışlayarak gerçekleştirme gayreti de toplumsal barış açısından başarısızlığa mahkûm, muhalif çevrelerin muhafazakârların içinde olmadığı bir Kürt meselesi çözümü temennisi de son derece isabetsiz.
Şu anda birincil meselemiz, bu ülkede yaşayan, iktidar partisini sorgusuz sualsiz destekleyenler dışındaki herkes için tam bir cehennem senaryosu olacak, despotik bir gidişata karşı topyekûn demokratik muhalefet seferberliğini başarmak. İktidar, demokratik dirençleri sindirmek, susturmak konusunda elinden geleni yapıyor, ama asıl sorun muhalefet çevrelerinin böylesi bir demokrasi seferberliğinin gereklerini hâlâ kavrayamamış olması.
Bu kavrayışsızlık, iktidarın genelde otoriter rejim inşası, özelde ise HDP’ye karşı yürüttüğü sindirme kampanyasına su taşımaktan başka işe yaramayacak, haberiniz olsun. İster CHP’ye, ister HDP’ye oy verin, ama lütfen asıl büyük tehlikeyi görmezden gelecek işlerden uzak durun.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
-
İmamoğlu ve İBB’yle ilgili 560 milyar iddiasına yanıt
-
Mustafa Balbay sert eleştirdi
-
Mezhep çatışması değil insanlık suçu
-
Emekliye bayram ikramiyesi ne kadar olacak?
-
Alfa Romeo'nun ilk elektrikli modeli: Junior Elettrica
-
'Kayyum atamaları, hukuksuzluk ve kontrollü kaos'
-
AKP’de kongre öncesi hazırlığı devam ediyor: Prof. Kalay
-
Emeklilerin Gözü Bayram İkramiyesinde: Beklentiler Karşı
-
Hutbelerde Bunlara Dikkat Edin!
-
Ekonomist Atilla Özkan'dan Şok Eden Enflasyon Yorumu!
En Çok Okunan Haberler
-
Özel direnişin yeni adresini açıkladı, saat verdi!
-
Özel, güncel boykot listesini duyurdu
-
'Ben sana ne lakap takayım?'
-
Türkiye nereye gidiyor? İki ülkeyi örnek verdi...
-
Süleyman Soylu'dan 'tehdit' gibi sözler!
-
Erdoğan'dan '1 saatliğine' sokağa çıkma izni istedi
-
Üniversite öğrencileri Şişli Belediyesi'ne yürüdü
-
Espressolab: 'Biz siyaset değil, kahve yapıyoruz!'
-
Kayyum Kent Lokantalarını kapattı mı?
-
Başsavcılıktan Emniyet'e 'İmamoğlu' talimatı!