Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Milli irade bunu aklayabilir mi?

14 Mayıs 2015 Perşembe

12 Eylül’ün bilançosu özetle aşağıda:
-TBMM kapatıldı. Anayasa ortadan kaldırıldı, siyasi partilerin kapısına kilit vuruldu, mallarına el kondu.
-650 bin kişi gözaltına alındı. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. 230 bin kişi yargılandı.
-7 bin kişi için idam cezası istendi, 517 kişiye idam verildi. Bunların 50’si asıldı, 239 idam dosyası Meclis’e gönderildi.
-98 bin kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı.
-388 bin kişiye pasaport verilmedi. 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.
-14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı. 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti. 300 kişi kuşkulu şekilde öldü. 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.
-937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.
-23 bin derneğin faaliyeti durduruldu.
-3 bin 854 öğretmen,129 üniversite öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.
-400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi, gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 300 gazeteci saldırıya uğradı, 3 gazeteci silahla öldürüldü. Gazeteler 300 gün yayın yapamadı. 13 büyük gazete için 303 dava açıldı. 39 ton gazete imha edildi.
-Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi. 144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. 14 kişi açlık grevinde öldü. 16 kişi “kaçarken”, 95 kişi “çatışma”da vuruldu. 73 kişiye doğal ölüm raporu verildi. 43 kişinin “intihar ettiği” bildirildi.

***

12 Eylül ve lideri Kenan Evren’i değerlendirirken, yalnızca işin darbe yanıyla sınırlı kalır, bu bilançoyu ıskalarsak, olayı eksik ve yanlış değerlendirmiş ve darbenin ilk günlerinde nasıl bir toplumsal desteğe sahip olduğunu anımsatanlara karşı da doyurucu bir yanıt verememiş oluruz.
Ama Kenan Evren’i salt nasıl iktidara geldiğinden değil, aynı zamanda yaptıklarından dolayı da yargılarsak, sağlıklı bir hükme varabiliriz.
Konuyu biraz açmak için bir varsayımdan yola çıkalım: Varsayalım ki Kenan Bey, darbeyle değil de seçimle iktidara gelmiş ve aynı icraatı yapmıştı.
Milli irade bu bilançoyu meşrulaştırabilecek miydi?
Milli iradenin böyle cinayeti, hırsızlığı ve zulmü meşru kılma yetkisi var mı? Demokratik bir kavram olan milli iradenin, demokrasinin çiğnenmesine, insanların diktacı yöntemlerle asılmasına, vurulmasına, işkenceye tabi tutulmasına, sürülmesine, işinden atılmasına onay verebilmesi ve bunun hüküm ifade etmesi mümkün mü?

***

İktidarların meşruiyetlerini her zaman salt kaynaklarında aramak bizi yanıltır.
Ama aynı zamanda iktidarların niteliklerini saptarken, onların icraatlarına da bakmak zorundayız.
Yani başka bir deyişle, iktidarların niteliğini belirlemek için “Nasıl işbaşına geldiler” sorusu yetmez. Ama aynı zamanda “İşbaşında ne yaptılar? Kimin çıkarlarını korudular, hangi yöntemleri kullandılar, hangi amaçlara yöneldiler” sorularını da sormalıyız.
Ancak bu soruların da sorulması ve bunların sağlıklı yanıtlarının bulunmasıyla bir iktidarı doğru değerlendirmek mümkündür.
12 Eylül ve lideri Kenan Evren için de bu ilke geçerlidir. Ve başlangıçta var olan desteğin sonradan neden nefrete dönüştüğünün açıklaması da “İktidarlarında ne yaptılar” sorusunun yanıtında yatmaktadır.
Evet, Kenan Evren’e gösterilen tepki, salt darbe ile iktidarı ele geçirmesinden değil, ama iktidarı ele geçirdikten sonra yaptıklarından da kaynaklanmaktadır.
O yaptıkları milli iradenin onayıyla gelmiş olsaydı bile meşruiyet kazanamayacaktı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları