Hikmet Çetinkaya

Başkomutan Telaşlı...

07 Mayıs 2015 Perşembe

Sömürü düzeni, emekhırsızlığı, yoksulluk, yolsuzluk...
Milletvekili değil sanki başkanlık seçimleri yapılıyor...
Biat edeceksin, her buyruğu yerine getireceksin; evrensel hukuku, adalette eşitliği ve dürüstlüğü “yok hükmünde” sayacaksın.
Demokrasiyi hak olarak görenleri, temel hak ve özgürlükleri savunanları “terörist” diyerek
yaftalayacaksın. Astığın astık kestiğin kestik olacak...
Sorgulayan bir gençlik, insan istemeyeceksin!
Sağduyuyu, aklı, bilimi bir kenara bırakıp, iktidarını korkuyla, şiddetle, baskıyla sürdürmeye çalışacaksın.
O hırsla, kinle, nefretle, ötekileştirmeyle nereye varacaksın?
Hukuk devleti düzeni içinde hak arayanları cezalandırmayla bir yere varacağına sananları çok görmüştür toplumlar...
Baskının, yıldırmanın, ayrıştırmanın bir işe yaramadığını iş işten geçtikten sonra öğrenmişlerdir...
Hani bir deyiş vardır anımsatayım:
“Maymun gözünü sonunda açtı!”
O kör inanç, sadaka toplumu seyrediyor yaşananları... Artık hiçbir şey eskisi gibi güzel ve mutlu olmayacak senin için!
Bakacaksın o yandaş sendikacılar, gazeteciler, patronlar senin yanından ayrılacaklar...
Bu kez sağduyu ve akıl devreye girecek sandık başında, şimdiden söylüyorum...
Şiddetin gücüne karşı aklın gücü galip gelecek. Çevrendekiler bunun ayrımında, sen ayrımındasın...
Bilinci kırmak toplumu sessizleştirdi... 7 Haziran’a bir ay kaldı ama bir seçim havası yok Türkiye’de...
Neden acaba?

***

Bunu ben düşündüm...
Bu sessizlik sandığın sesine karışınca bir çığlık olacak...
Halkın çığlığı!
Biliyorum en fazla oyu alıp sandıktan birinci parti olarak çıkacaksınız...
Tersini söylemem!
İşimiz gerçekleri yazıp okuru bilgilendirmek bizim... Dört parti geçecek yüzde 10 seçim barajını... Çok kızacaksın,
öfkeleneceksin!
Şöyle çık çarşıya, pazara, dolaş esnafı, işçilerle konuş, Gediz Ovası’nda, Karacabey’de üreticilerle sohbet et, anlayacaksın...
Yüzde 43 bile tek başına iktidar olmana engel...
Onun için şiddetin dozu artıyor, gençler tutuklanıyor, avukatlar dövülüyor, yargıçlar zindana atılıyor.
Bu topluma bir gözdağı değil de nedir?
Cinayet işlememiş, çalmamış çırpmamış, Taksim’e çıkmış 1 Mayıs’ta, suçu o!
Tutuklayıp yargılamak da neyin nesi? Yargıç karar vermiş, tutuklama bir koşul mu?
Yineleye yineleye bıktım ama tam sırası:
“Hukuk ve adalet bir gün herkese gerekebilir!”
Bir siyasetçi, üstelik başkomutan, toplumu böyle ayrıştırır mı?
Elinde kutsal kitap Kuranıkerim’le kürsüye çıkar mı?
Türkiye laik demokratik sosyal bir hukuk devleti...
Farklı dinlerin, inançların, etnik kimliklerin harman olduğu bir ülke...

***

Dinin siyasette yeri var mı?
Doğru, laik, demokratik, devlet çoktan yok hükmünde benim canım ülkemde...
Laik eğitim, hukuk, sosyal hayat...
Hepsini elimizden alıp bizi ayrıştırdılar...
Birlikte yürürlerken, bir şeyleri yürüttüler, istiflediler, miting alanlarında mahkeme kurup aklandılar...
Sandılar ki hep öyle olacak...
Maymun gözünü açtı arkadaş, hem de nasıl açtı bir görseniz...
Halkın arasında dolaşıp, bir kahvede oturup konuşulanları dinleseniz şaşırırsınız...
Duygulu olmak, duyarlı olmak bir erdemdir. Zamanı gelince bu halk gözlerini “fal taşı” gibi açar bakar adama.
Bencillik ve benciliğin ne olduğunu çok iyi bilir!
Bencillikten ve bencilikten uzaklaşmak için duyarlılıkla duygululuğu tümleştirmek gerekiyor. 7 Haziran akşamı bunun nasıl gerçekleştiğine hep birlikte tanık olacağız.
İnsanca bir sevgi kapımızı çalıp “ben geldim” diyecek...
Bekleyin!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları