Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Hırsızlık, Paralel Devletler, Daha Neler...

08 Ocak 2014 Çarşamba

Bir başka ülkede yaşanıyor olsaydı, bazen gülerek bazen de “ooo”… “yaaa”… “vay be” sesleriyle izlerdik. Ne yazık ki tüm bunlar, bizim ülkede yaşanıyor. Öfkelenerek, kaygılanarak, “sonu nereye varacak” sorusuyla birlikte izliyoruz.
Tabii bir de şaşkınlık. Yok olanlara değil, şaşıranlara şaşırıyoruz. Bu gazetede kim bilir kaç kez AKP’nin devlet anlayışının, kapitalist devletin liberal demokratik biçimine yabancı olduğunu anlattık. Hem de henüz, “işler yolunda giderken”, “yararlı salaklar” demokrasi, çoğulculuk rüyaları görürken “vesayet” dedikleri bir şeyin kalkmakta olmasına sevinirken...
Bu “yararlı salaklara” göre, AKP hükümet olmuştu, ama henüz iktidar olamamıştı. İşte o yüzden demokratik reformlar ilerleyemiyor, Avrupa Birliği’ne giremiyorduk. Ah! Askeri vesayet kalksa, bürokrasideki Kemalist saplantılar bir temizlense, Kürt sorunu da çözülecek, Türkiye Ortadoğu’da büyük güç olacaktı. Bunlar, AKP’yi iktidar yapacak anayasa önlerine gelince de “Yetmez ama evet” sloganlarıyla desteklediler, sağın en gerici entelektüelleriyle panel paylaşmaktan çekinmediler, sonra da gidip Başbakan’ı tebrik ettiler.
Ah! Fanteziler işte böyledir, gerçekleşirken müstehcen öykülere dönüşürler. AKP hükümeti iktidar olmak için gerekenleri yaparken bu fanteziler de giderek yerini “tek adam vesayeti”, “diktatörlük eğilimleri”, “kurunun yanında yaş da yanıyor” yakınmalarına, daha nelere bıraktı: Daha neleri de Ergenekon, Balyoz davalarında, 1 Mayıs 2013’te, Gezi saldırılarında gördük.
Sonunda AKP iktidar olmayı başaramadı, ama hapishaneleri, KCK, Ergenekon, Balyoz, “terörist gazeteci” filan derken doldurmayı başardı. Demokratikleşme de gerçekleşemedi, Ortadoğu’da büyük devlet olma hayalleri de...
Geçen hafta yabancı basında iki ilginç yorum vardı. Biri “Türkiye piyasası çöküyor” diyordu, diğeri de “Yatırımcılar İran’a doluşmaya başladı...” Bu sırada Esad’ın ya da en azından Esad’ın klanının daha uzun bir süre iktidarda kalacağı anlaşılıyor, birçok yorumcu da haftalardır, Suriye’den çıkacak “El Kaide türevleri Türkiye’nin başına bela olacak” diyor...
Evet, AKP “iktidar” olamadı, ama en yakın yol arkadaşıyla bir iktidar kavgası çıkartmayı başardı. Bu kavga sayesinde, tarafların kirli çamaşırları ortaya döküldü. İki iktidarsızın, iktidarı tekeline alma kavgası, devletin halk tarafından “görülmemesi gerekençirkin yüzünü de görünür kılmaya başlayarak kapitalizmin iktidarını tehlikeye sokacak olasılıkları beslemeye başladı.
“Emniyet’i size verdik”, “Paralel örgütlenme var” çok güzel iki örnek. Devletin şiddet aygıtı birilerine verilebiliyormuş meğerse. Hem de daha sonra paralel devlet olarak tanımlanacak birilerine...
Tamam, “Hizmet” paralel devlet. Ama AKP’nin kadrolaşması, hükümet sınırlarını aşarak, yargıyı güvenlik güçlerini kendine bağlama çabası da bir paralel devlet yaratmıyor mu? AKP liderliği, yabancı güçlerden, komplolardan vb, söz ettiğine göre, en azından bir paralel devlet daha var anlaşılan.
Siyasal İslamın entelektüelleri anlamayacaktır, ama postkolonyal devletin gerçek yüzünün böyle açığa çıkmaya başlamış olması vahim bir durumdur. Bu yüzden Wall Street Journal’dan The Economist ve Financial Times’a kadar AKP’nin yükselişini alkışlayan seslerin tonu değişti.
Örneğin geçen hafta uluslararası finans sektörüne hizmet veren Market Watch’ın bir yorumcusuna göre “finansal bir kaos Türkiye’ye doğru geliyor”muş. Foreign Policy’deki “To America, Erdoğan has wandered off from the reservation” başlığı da ilginçti. Bu başlığı, “Washington’a göre, Erdoğan kendisine yaşaması için ayrılmış alanın (reservation) dışına çıkmış bulunuyor” olarak çevirebiliriz. “Reservation”, korumaya alınmış vahşi hayvanlara, topraklarına el konan yerli kabilelere ayrılan topraklar anlamına geliyor.
Bloombergin yayın kurulunun yorumundaki “Türkiye’de iktidar savaşı ulusu tehdit ediyor” başlığıysa özellikle açıklayıcı bir öneme sahip. Çünkü bu iktidar savaşının iki tarafı, siyasal İslamın açık (AKP) ve gizli (Hizmet/cemaat) partileri olduğuna göre bu başlıktan, siyasal İslam ulusu tehdit ediyor anlamı çıkıyor. Bu tehdidin içeriğini de liberallerden CHP’lilere, solculardan komünistlere (genel anlamda) kadar çok iyi anlamamız gerekiyor!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Siyasetin sefaleti 16 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları