Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Yeni büyüme stratejisi’ gerçek mi?

05 Mayıs 2015 Salı

Geçen hafta İstanbul’da “39. İktisatçılar Haftası”nda “Yeni büyüme stratejisi. Gerçek mi illüzyon mu?” başlıklı bir panele katıldım. Yaptığım sunuşu salı, perşembe yazılarımda okuyucularımla paylaşmak istiyorum.

15 yıldır uygulanıyormuş
“Yeni büyüme stratejisi” önemli bir konu. Pazar günü Gavin Davies Financial Times’ da dünya ekonomisinin, üzerinde genel olarak anlaşılan beklentilerden daha büyük oranlarda yavaşlamakta olduğunu vurguluyor, toparlanma olasılığı düşmeye devam ederken resesyon olasılığın yükselmeye devam ettiğini gösteriyordu. Bu veriler genel geçer ekonomik büyüme modellerinin, araçlarının beklenen sonuçları vermediğini gösteriyor.
İlginç olan şu ki Dünya Bankası’nın 14 Ekim 2014’te düzenlediği bir toplantıda, 15 yıldır uygulanan “yeni büyüme stratejilerinin” sonuçları tartışılmış. Öyleyse “Yeni Büyüme stratejisi” denen bir şey var, 15 yıldır uygulanıyor.
Ancak, Financial Times, Wall Street Journal gibi yayınlardaki, çoğunu bu köşede aktardığım yorumlara, IMF, OECD açıklamalarına bakınca, “Yaa, sahi mi?” demekten kendimizi alamıyoruz. Öyle ya, “uzun durgunluk”, “büyük depresyon” “gelişmekte olan piyasalarda hava değişti”, “balon patlıyor” gibi kavramlar günlük yaşamın parçası olmadı mı? Nerde bu “yeni strateji”?
Dünya Bankası toplantısına katılan konuşmacılar da, bu “yeni” stratejinin sonuçları konusunda iyimser değil: Bu stratejinin “yetersiz, sonuç vermekte çok yavaş” olduğunu düşünüyorlar. Örneğin Dani Rodrik, sanayi üretiminin en önemli büyüme motoru olduğuna işaret ediyor, ancak küreselleşmenin, yeni teknolojilerin özellikle gelişmekte olan ülkelerde, küresel talep yetersizliği sorunuyla da birleşerek bir “erken- sanayisizleşme” yarattığını vurguluyor. Birer parlak nokta olan, Çin ve Asya ülkelerinde de büyüme gerilemeye başladı.
Dolayısıyla, 2007’den bu yana küresel kapitalizmin genel olarak bir durgunluk, mali kriz içinde olduğunu da düşünerek, “yeni büyüme stratejisi” denen şey ne kadar yeni, ne kadar gerçek, diye sorabiliriz.
Sakın bu “yeni strateji” aslında neo-liberal modelin içinde kalarak kimi düzenlemelerle, var olanı koruma taktiklerinden ibaret olmasın?

‘Yeni’, ‘büyüme’, ‘strateji’
Bu sorunlara, “yeni” ve “büyüme” kavramları üzerinde düşünerek yaklaşabiliriz. Tabii bir de “strateji” kavramı var. Bu da, bir özneyi var saydığı için: “Kim ya da ne” sorusunu getiriyor.
Yeni, “eskisi artık işlemiyor, başka, bir şey gerekiyor” anlamına geliyor. Peki, nedir işlemeyenler?
Çok basit: Ekonomik krizin karşımıza koyduğu sorunları aşamıyoruz. Bu krizin temelinde, kâr oranları ve üretkenlikle ilgili sorunlar var. Bu sorunlar kendilerini “aşırı üretim, talep yetersizliği” olarak gösteriyor, borç yükü, işsizlik, düşük büyüme, finansallaşma ve mali kırılma gibi sonuçlar üretiyor. Eski strateji (neo-liberal politikalar) uygulandıkça bu sorunlar daha da ağırlaşıyor.
Büyüme ise tabii ki kapitalist üretim tarzına ilişkin bir kavram; ülke ekonomisinde sermaye birikiminin sürdürülebilmesini ya da dışardan değer transfer edilebilmesini gerektiriyor. Bir “yeni strateji” için bunları sağlayabilecek önlemlerin tasarlanması gerekiyor.
Buradan strateji kavramına geçersek, bir politikalar bütünü, bunu uygulayacak bir kurumsal yapılanma/devlet biçimi, bunları talep edecek, uygulamaya konulmasını zorlayabilecek bir sınıflar dengesini, kadroları düşünmemiz gerekiyor.
Devleti, belli girdileri (personel, ideoloji, finans, teknoloji; “epistemik” toplulukların ürünleri) işleyen bir organizma (kurumlar, personel, kurumları bağlayan network, gelenek, şiddet ve iletişim teknolojileri) olarak düşünürsek, stratejiyi de çıktılarla, siyasi kararlarla ilişkilendirebiliriz. Bu organizmanın dünya ekonomisi ve jeopolitik dengeleri ile her ülkedeki sınıflar matrisi içindeki güçler dengesi gibi iki kümenin kesiştiği yerde yaşadığını da not etmemiz gerekiyor. Kümelerden gelen uyarılar, girdi, işleme ve çıktı aşamalarını etkiler.
Şimdi buraya kadar konuştuklarımızın üzerinde, bir “yeni strateji” oluşturmayı deneyelim. Devamı perşembe günü...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Siyasetin sefaleti 16 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları