Hikmet Çetinkaya

1 Mayıs’la Yüzleşme...

02 Mayıs 2015 Cumartesi

Yollar tutulmuş, metro, metrobüs, vapur seferleri durmuş...
Anadolu yakasından Avrupa yakasına ulaşım yok!
Taksim’e çıkan tüm yollar polis tarafından barikatlar kurularak engellenmiş...
Böylece 1 Mayıs kutlanmış oldu!
Bu ülkede konuşmak yasak, dolaşmak yasak, sevmek, sevişmek yasak...
Sıkıyönetim yıllarını anımsatıyor böylesine bir güvenlik kuşatması...
Her yerde polis ve TOMA...
Yaşasın hukuk devleti, demokrasi ve özgürlük!
Hayatımızı çoğaltmak, birey olmak, 1 Mayıs’ı kutlamayı bile çok görenlerin yeni Türkiye’si böyle işte...
Televizyonlar Konya’da yapılan kutlamaları canlı veriyor ekranlarında...
Hak-İş’in ayrıcalığı var ya!
Ah benim güzel yurdum, canım yurdum ah!
Yasaları hukuk sanan bir düşüncenin ürünü tüm hayallerimizi alıp götürürken, biz sadece seyrediyoruz.
Bakın neler oluyor bugün Türkiye’de...
Düşüncelerini ister beğenin ister beğenmeyin, bir bilim insanı Üsküdar vapurunda gözaltına alınıyor... Paralel’de tahliye kararı veren iki yargıç tutuklanıyor...
Yaşasın laik demokratik, hukukun üstünlüğü ilkesinin var olduğu özgür Türkiye!
Medya tüm olup bitenleri yazamadığı için, Konya’da yapılan 1 Mayıs kutlamalarını canlı verip büyüklerinden “aferin” alıyor.

***

Mevsimler değişiyor, ilkyaz şarkıları söyleniyor; tüm güzellikler akşam yağmurlarıyla buluşuyor.
Şafak söküyor, gün ışıyor, öğle, ikindi derken güneş batıyor...
Tan ağarırken bir sevda kanat çırpar ansızın. Ansızın bir güvercin havalanır karşıdaki kilisenin üzerinden.
O son fırtına, yağmurlar...
Bak gülüm dün 1 Mayıs’tı, bizler alanlara çıkamadık!
Oysa 1 Mayıs insanlık tarihi sayfalarının önemli bir bölümünü oluşturur, kırmızı bir karanfil gibi açar...
İnsan bilincinin inanç ipoteğinden kurtulup çiçeklendiği yerde, özgürlük ve güvence beş sözcükle karşımıza çıkar:
İş... Eğitim... Sağlık... Konut... Emeklilik...
Aslında bu sayıyı çoğaltabiliriz...
Türkiye’de dün yaşanan 1 Mayıs, halktan korkanlar tarafından Taksim Alanı’nda kutlanmadı.
Küreselleşme ve neoliberalizm galip geldi, siyasal iktidar yapacağını yaptı.

***

İstanbul’da olaylar ivme kazandı; insanlar gözaltına alındı. Tam bu sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmaya başladı. TV’ler yüzünü Cumhurbaşkanı’na çevirdi.
Her neyse!
Umutlarımızı yitirmeden, bir ilkyaz sabahında mavi göğün altında yürürken, hayatın çiçekli bahçelerinde düşler kuruyorum...
Emperyalizmin kurduğu tuzaklara düşmemek gerekmez mi?
Onun için savaş değil barış!
Çağımız insanı, özgürlük hedefine dönük bilimsel bir eğitim; her koşulda hastalığa karşı sağlık güvencesi; çalışıp üretebileceği bir iş; başını sokabileceği bir konut; yaşamını sürdürebileceği oranda bir emekli maaşı...

***

Yaşadığımız coğrafyada kin, intikam, nefret tohumları atılıyor; etnik, dinsel ve mezhepsel kimlik çatışmaları emperyalist güçlerin işine yarıyor...
Hayatın o dingin suyunu yudumlayarak temel hak ve özgürlükleri savunmak, demokrasiyi bir yaşam biçimi olarak görmek.
Ergin Günçe’nin pek bilinmeyen dizilerinde çocuklara bakmak:
“Çocuklara söğüt düdükleri dağıtırken iyi bilinen mayıs / Bir ses uyutur kulaklarında elmalar çürüten” Sessizlik bir çığlık oluyor şairin dizelerinde...
Alevlerin alacakaranlığında yitik zamanları topluyorum bir bir.
Bir deniz kıyısında ilkyazın kanat çırpışını seyrediyorum...
Haydi korkuyu, yılgınlığı atın yüreğinizden, özgürlüğe doğru koşun...
Ufuk çizgisine bakın uzun uzun...
Köle değil birey olun!
Baskıdan, zulümden korkmayın!
İçinizdeki o çocuğu hiç büyütmeyin...
İşte o zaman gerçek hayatın ne olduğunu anlayıp sıkıyönetim günlerini özgürlük günlerine dönüştüreceksiniz!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları